GÖREV İNSANI:
GÜRKAN YILDIRIM
Bazı insanların yaratılışında vardır: -Yaptığı
işi en iyi bir şekilde yapma tutkusu… Ülkemizin ve şehrimizin en önemli
eskilerinden birisi nedir deseniz: Marka yaratmak ve var olan markaları elinden
kaçırmak! Derim…
Babası Emin Yıldırım nasıl marka yaratmışsa,
Emin Yıldırım ismini şehrimizin dışına, diğer şehirlere taşımışsa, Gürkan
Yıldırım da, babasının hünerlerini daha da ötelere taşıdığını gözlemliyorum.
Emin Emlak, başlı başına kendisi bir marka
olmasının en önemli sebebi; Emin Yıldırım ile Gürkan Yıldırım’ın istikrarı,
sağlamlığı, doğruluğudur… En fazla hataların, güvensizliklerin emlak
piyasasında yaşandığını düşünürsek, iki ismin de alnının akıyla bu işten marka
yaratarak çıkmaları; şehrimizin de başarı öyküsüdür…
Devlet işleyişinde veya diğer sivil
örgütlerimizde hünerli, liyakatli insanlara öncelik verilseydi, Gürkan Yıldırım
en önde gelen isimlerden olurdu…
Hüseyin Pehlivan Pasajı esnafının komşuluk
ilişkileri iyi ve istikrarlıysa, bir araya gelince yüzleri gülüp, birbirlerine
güvenmenin verdiği samimiyet ve espri içinde yaklaşıyorlarsa, burada da Gürkan
Yıldırım’ın çok özel ve samimi yeteneği vardır.
Sıklıkla bir araya geldiğimiz ve pasajın
kültüründe Gürkan Yıldırım ve ailesi gibi gördüğü arkadaşları, dostları; tavla
şanına yakışır oyunlar, rekabetler de bu pasajda yaşanır.
Ona şanına yakışır seslenişi gün boyu yapar
dururuz; “ Başkan…” Yeri geldi görev verildiğinde Tekirdağ Müşavirleri ve
Komisyoncuları Derneği Başkanı oldu. Pasajın vazgeçilmez yöneticisi, Muhtar
vekili ve en önemlisi, artık bunca birikimin ve hiç ara vermeden halkın içinde
olmanın karşılığı; “ Vekilim” seslenişim boşuna bir çaba ve düş değildir…
Gürkan Yıldırım’ı sadece bir açıdan değil iş
ahlakı açısından da değerlendirmek isterim. Kim bilir kaç kez onu, diğer
insanların çözemediği, çok problemli olan işleri; hünerli bir taş ustası, terzi
veya bir orkestra şefi gibi çözdüğüne şahitlik ettim.
Bir işi bütün kalbiyle yapanların öyküsü,
ister ticari isterse siyasi olsun; yapılan bu işten herkes mutlu, huzurlu olur.
İşin içinde hile değil, deneyim saklıdır…
Gürkan Yıldırım’la çay sohbetlerine, iş
ustalığına çok şahit olsam da onu kahve içerken çok az gördüm. En çok sevdiği
arkadaşları yanında ve ister istemez bu anın arşivsel, sosyal ve kültürel
kaydını tutmak gönüllü bir şekilde bana düştü.
Çocukluk arkadaşı Yılmaz Doğanay, Özcan Abacı
ve Eşref Aydın, sanki Nazım’ın arkadaşı Abidin Dino’ya seslenişindeki rica
gibi; mutluluğun resmini yapıyorlardı.
Bu resmin olduğu dükkâna, mutluluğun
yaşandığı yere tereddütsüz girdim. Yeterince mutsuzluk ekicileri var nasıl olsa…
Ve yine içimden geldiği gibi Gürkan Yıldırım’a seslendim;
“ Başkan oldun, yönetici oldun, muhtar vekili
oldun! Şimdi sıra Milletvekilliğinde…”
Aslında gördüğüm bu samimi manzarayı diğer komşularımız,
Hamit Keskin, Eşref Aydın ve Gürkan Yıldırım ile sıklıkla yaşıyoruz. Bir yudum tebessüm,
birkaç yudum latife, kim bilir hangi hastalıklarımıza şifa niyetinedir…
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder