VİRAN EVE
SON SARILIŞ
(
Muhteşem Veda )
Ertuğrul Mahallesi içinde bulunan ahşap ve bahçeli evlerimizden birisi… Beş altı ay öncesine kadar sağlam denecek kadar sağlamdı…
Her ahşap evin başına gelen bu evinde geldi. Önce içinde oturanlar terk etti. Sonra, ahşap kapısı ve pencereleri bir bir sökülmeye başlandı. Nasıl derler; tabiat boşluk kabul etmez ise, ahşap evler de insansız yaşayamaz…
İnsansız her evin başına gelen bu evinde geleceği belliydi. Ahşap ve taşı yaşatmak için bu kültüre inanmış insanlar lazım. Göç ettikten sonra ruhunu kent bilinci, sevgisiyle doldurmayan, yaşam ve yaşama telaşı olan insanların yapacağı, saracağı bir yara değildir…
Ne hazindir ki pek şanlı, şöhretli yöneticilerimizin de elinden bir şey gelmiyor. Bir de dillere destan bir kurumumuz var; Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü! Tam olarak ne iş yapar; bilen varsa beri gele…
İki katlı ahşap ve bahçeli binanı vedası da muhteşem oluyor. Belki de son bir tanıklık etmek, son bir fotoğraf çekmek ve kendimizle yüzleşmek için bir kez yanına uğramalı ve doğanın ve evin insanlara; hatta Tekirdağ insanlığına olan muhteşem vedasını izlemelidir diye düşünüyorum…
Nasıl derseniz? Anlatmak isterim. Bu evin yanından ne zaman geçsem, sağlam olduğu, sağlam durduğu için, diğer evlerin yıkılışı, terk ediliş sancıları için bir teselli görüyordum.
Son olarak yanından geçtiğim vakit duydum; evin son iniltilerini. Büyük ahşap giriş kapısı yerinden sökülmüş. Muhtemelen başka viran bir binanın kapısı veya kış günleri ısınmak isteyen bir insan için birkaç saatlik ısınma enerjisi olmuştur.
Ne hazindir ki, yapması, koruması, kollaması yıllar sürerken, yıkılması, yok edilmesi haftalar, hatta günler içinde gerçekleşiyor.
Fakat bu eve sarılmış sarmaşıkların güçlü enerjisini, evin veda zamanına yaklaşmış olmasını hissetmiş olmalarına tanıklık ettim. Tüm zamanlardan daha fazla bir sarılış içinde, neredeyse bütün enerjilerini evin korumak, evden ayrılmamak için veriyorlar.
Manzara görülmeye değer… Kucaklaşma da öyle; viran ahşap ev ile daha önce sarılmadıkları, kucaklamadıkları kadar sarılma ve kucaklaşma yaşanıyor…
İşin garibi, insanlık evlerin içlerine, dizilerin korkunç elem dolu öykülerine esir olmuş. Ne sarmaşığın sarılış şefkatini, ne evin “Kurtarın Beni!” demesini göremeyiz… Duyamayız…
Evrimin bu konuda hiçbir sancısı yok. Doğanın doğallığı bu evden sonra da devam edecek; her boş gördüğü yere, kendi canlı varlığını kök salacak…
Esas sorun şudur ki,21.yüzyıl yaşanırken, şehirlerimize, ahşap ve taş kültürlerimize ve onların öykülerine, onlar için harcanan emeklere sahip çıkacak gücümüz ve takatimiz yok…
Ne hazin bir şehirli öyküsü; varken ahşap, bahçe, üretim kültürleri vardı komşuluk ilişkilerinin en yüceleri. Ya şimdi? Mahkûmuz, uygar dünyanın acımasız yalnızlığına ve bencilliğine…
Sarmaşıklar ile ahşap evi vedası ve sarılışını görmeniz, belki paslı olan, kabuk bağlamış ruhumuzun bir yerinde bir kırılma, aydınlanma ve cilalanma olur; kim bilir…
Güven SERİN