Issızlığın içinden bir ses duyulur; şairin sesidir bu ses.
Hayata dair bir şeyler fısıldar;
anlamı ile anlamsızlığı ve iyilik ile kötülüğü
üzerine... Döngünün hatırına,yaşam fışkıran
dünyanın sahibi olmaya çalıştıkça insan hoyratlığının
insana oynadığı KORKUNÇ oyunu, yine insan,
satranç gibi, felsefenin,sanatın, tarihin salıncağına
tutunarak,et ve kemik bedeninin ağırlıksız ruhuna
dokunabilir ve korkulan ölümü,seçeneklerin kaçınılmaz
sanatı kabul eder...
ŞAİR ŞİİRLE CEVAP VERİR
Şiir zariftir,
zarafet ile donatılmıştır. Kavgasını silah, hilebazlık ve düzenbazlık ile
vermez. Mısraların yer çekim kanununa meydan okuması bile gönüllü bir ahenk
içerir…
Şiir yazan nice şair
vardır. Milyonlarca şiir seven insanların olduğu gibi… Dimağlarda taht kuran,
ölmüşken yeniden doğan şairler azdır, kıttır… Özdemir Asaf’da böyle değerli ve
kıt insanlardan birisidir. Az oldukları için değerli, değerli oldukları için de
kıttırlar…
Sevgiyi, aşkı,
adaleti, felsefeyi, sanatı kanunlarla dayatarak değil, soylu kurnazlıklara
yaslanarak hiç değil; nazik ve berrak mısralara sarılarak yaşamıştır, yazmıştır
Asaf.
Özdemir Asaf’ı en
iyi anlayan kişilerden birisi de Doğan Hızlandır. Hızlan, Asaf hakkındaki
düşüncelerini şöyle dile getirir;
“ Şairlerin düzyazıları beni hep kendi şiirlerine doğru
çekmiştir. Çünkü şiir algılamaksa, sezmekse, düzyazı da bir o kadar anlamaktır.
İşte, şairlerin düzyazılarını okurken, o şairin şiirine göndermeler yaşarım.
Daha doğrusu şiirine yeni yaklaşımlarda bulunabileceğimin ipuçlarını ararım,
bulurum da.
Özdemir Asaf’ın düz yazısındaki bazı cümleler bir özdeyiş
biçimi andırır. Aşk için söylediklerini bu başlık altına koyabilirim;
Ben aşkı hiç ölçmedim. Ama aşk beni ölçtü.
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen
kavrulursun. Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç…
Ne yapmak istedi Özdemir Asaf?
Bütün dünyayı
Kucaklamak istedim;
Kollarım yetişmedi.
Özdemir Asaf 89.
Doğum gününde anılıyor. Türk edebiyatına, insanın yüreğindeki değerleri
anlamaya, budaklı bedenlerimizi törpülemeye ve cilalamaya çok önemli katkılar
yapan Asaf sadece doğum-ölüm yıl dönümlerinde değil, her an yaşam buluyor
mısralarının tekrarlandığı maviliğin serin esintilerinde.
Asaf’ın şiirini
sevenler bu sevgi ile kendi sevgisini tetikleyenler şairin yaptığı gibi
kollarını açıp tüm dünyayı bir kez daha kucaklamak istiyorlar.
Şair “yakın” şiiri
ile seslenir;
Bir ışık düşerse üstüne basma
Daha yakınlaşır, korkarsın.
Bir leke, silmeye-gör.
Leke kalır, sen çıkarsın.
“Telaş” dizelerinde;
Yaşamak değil,
Beni bu telaş öldürecek, diye seslenin coşkuyu, yaşam ve
yaşama arzusunu hiç tüketmeyen insanın ruh âlemini buluruz.
Kızı Seda Arun
yıllar önce; 1966 yılı Mayıs ayında yaşadıklarını şöyle anlatıyor;
1966 yılı Mayıs ayı;
erguvanlar İstanbul’u kuşatmıştı. Sevgilimle evlilik kararı aldık. Babama
söylemeye çekindim. Evlilik kararımı anneme söylediğimde; “babanla konuşalım”
dedi. Annem ile babam ayrılalı beş yıl olmuştu. Babam ikinci evliliğini
yapmıştı. Babam annemin Caddebostan’daki evine geldi. Sofraya karşılıklı
oturdular. Annem benim evlilik konusunu açtı. Babam hiç ses çıkarmadan, masada
bulunan tabakları yana, rakı kadehini de daha uzağa koyduktan sonra; “benim
şiir kitaplarımı getirin” diye seslendi.
Annem babamın şiir
kitaplarını getirdi. Babam sayfaları karıştırmaya başlayınca cevabı şiir ile
vereceğini anladım. Orada sehpanın üzerinde duran makaralı teybin düğmesine
bastım. Şiirlerin sesi ile oynayarak, bazen yavaş, bazen hızlı, bazen fısıldar
gibi, bazen bağırır gibi okudu. Hiç ara vermeden okuyordu şiirlerini. Gece uzun
sürdü. Vakit bir hayli geç olmuştu. Kitaplarını kapattı, bizlere;
“ HOŞÇA-KALIN” diyerek gitti.
Zarif ruhlu insanlar kabalığın krallığından kaçarlar.
Ömürleri kabalıkları, kötülükleri silmek, zımparalamak ve cilalamak ile geçer.
Bir aldatmacadır dünyanın muhteşem zenginlikleri. En huzurlu olanlar sevgi ve
erdem ile donatılmış olanlardır. Şiirlerin sevdalı şairleri de bunları
yaparlar;
Kendimi sileceksem, bilirim sende varım.
Senin ben yarısıyla seni ben tamamlarım.
Seni sende bütünler, sana sende inanır,
Seni sende silerim, seni bende yazarım.
Güven Serin