8 Mart 2024 Cuma

KİBAR HANIMLARIN TEDAVİSİ

 

İNTERNET

                                 KİBAR HANIMLARIN TEDAVİSİ

                                             ( Mikes Kelemen )

     Ömrünün son yıllarını Tekirdağ’da geçirmiş ve şehrimizde ölmüş Macar yazar Mikes Kelemen, sadece Tekirdağ’ın kültürel, sosyal değerleriyle değil, o günün Osmanlı İmparatorluğu içindeki resmi, kültürel, sosyal ilişkileri de önemli buluyor. Engin bilgi, görgü ve mizah anlayışı içerisinde düşündüren, güldüren Türkiye Mektupları eseri sadece edebi yaşam için değil Milli kültürümüz için de çok değerli bir eser.

    Mikes Kelemen’in dili, duyarlılığı ve görüşleri 300 yıl öteye uzanmamızı sağlıyor. O günün Edirne şehrine, İstanbul’a ve Tekirdağ folkloruna dokunmak, anlamak için bu eser başucu olabilecek, her hayali mektup sürekli edebi serüveni, irdelenip bizleri başka düşüncelere, araştırmalara yollayacak kadar güçlü ve temiz bir dille konuşuyor…

   Macar yazarın sözünü ettiği kibar hanımlar, ya Romanya, Macaristan, ya da bir süre yaşadıkları Fransa’da tanıma, izleme, görüşme fırsatı verdiği hanımlardan olmalı. Bana soracaksanız; dünyadaki bütün kibar hanımları da anlatıyor…

    Genç yaşta evlenen zengin ve kibar hanımların tutulmuş oldukları çiçek hastalığı sonucunda ve sonrası uygulanan tedaviler nedeniyle, yüzlerinde siyah lekelerden söz ediyor. Bunun için bu kibar hanımların döneminin en iyi doktorları tarafından, diğer hanımlardan faklı ve pahalı tedaviler uygularmış!

   Kibar hanımlardan birisi hastalanınca etrafa toplanan hekimler farklı farklı tedaviler önerirlermiş. Hekimler için bu öneriler epey karlı bir işmiş… Böyle hekim önerilerinden birisi de, çiçek hastalığına tutulmuş kibar hanımın yüzünün yaldızlanmasıymış! Bu iş nasıl oluyor demeyin? Yaprak şeklinde olan altın yaldızları yüzlerine yapıştırılan kibar hanımlar bir süre böyle kalırlarmış. Yaldız kaplı yüzlerin ardından bakarmış; kibar ve korku dolu gözler…

   Yüze yapışık ve bir yere çıkamayan kibar hanımların yüzlerindeki yaldızları kaldırmaya gelince bir başka kibar hanım acıları, sıkıntıları çekiliyormuş. Yapışmış yaldızları kaldırmak ayrı marifetmiş. Çeşitli sular, kuruyan, yüze sımsıkı yaldızları çıkarmaya çalışmak uğraştırıcı olmanın yanında kibar hanımın canını çok yaktığı belli olsa da, kibarlık adına bu işin de yapılması kaçınılmazmış…

   Her şey bittikten sonra, çiçek hastalığı tedavi edilecek diye yapılan bu uğraşlardan sonra yaldızların söküldüğü yerde kalan siyahlıklar da kibar hanımın bir ömür taşıyacağı lekelerden birisiymiş…

   Mikes Kelemen hayali mektubundaki sözünü ettiği kibar hanım olayı ülkemize gelmiş olduğu ilk yıllarda; Yeniköy İstanbul Aralık 1717 yılında yazılmış, üzerinden 300 yıldan fazla geçtiği halde edebi dünyanın ölümsüzlüğünü anlama ve anlatma adına önünde saygı duyacağımız, geçmişimize bir pencere aralamaktan öte bir kapı açtığını ifade etmek isterim.

   Dönemin sadrazamının kendilerine çok iyi davrandığını da sıkça notları arasına alan Mikes Kelemen, yiyecek içecek yönünde karınlarının doyduğunu ama üstlerinin, başlarının döküldüğünü, giyecek sorunları olduğunu da tarihe, şehrimizin simgeleri haline gelmiş olan Rakoczi Müzesi ve bu müzeye ismini veren Macar Prens II. Ferenc Rakoczi’nin elinin sıkı olduğunu da anlıyoruz.

   Macar yazar, Prens Rakoczi’nin danışmanı, kâtibi olan Mikes Kelemen aynı tarihlerdeki hayali mektubunda “ Efendimizin bir huyu da var ki, istemeden bir şey vermez. Bu kadar yıldır hizmetindeyim, daha bir kere bile bir şey istemiş değilim.” Saf gerçeğine, yaşadıkları sorunlara da kendi yazı ve felsefesiyle tarihsel bir dokunuş bırakıyor…

   Dilin kendi döneme dokunuşu, kara mizah ve mizahın günlük olaylarla iç içe girmesi, bu edebi esere çok daha farklı tatlar katıyor.

 Güven SERİN 

 

 

 


Hiç yorum yok: