İNTERNET
KİBAR
HANIMLARIN TEDAVİSİ
( Mikes Kelemen )
Ömrünün son yıllarını Tekirdağ’da geçirmiş
ve şehrimizde ölmüş Macar yazar Mikes Kelemen, sadece Tekirdağ’ın kültürel,
sosyal değerleriyle değil, o günün Osmanlı İmparatorluğu içindeki resmi,
kültürel, sosyal ilişkileri de önemli buluyor. Engin bilgi, görgü ve mizah
anlayışı içerisinde düşündüren, güldüren Türkiye Mektupları eseri sadece edebi
yaşam için değil Milli kültürümüz için de çok değerli bir eser.
Mikes Kelemen’in dili, duyarlılığı ve görüşleri
300 yıl öteye uzanmamızı sağlıyor. O günün Edirne şehrine, İstanbul’a ve
Tekirdağ folkloruna dokunmak, anlamak için bu eser başucu olabilecek, her
hayali mektup sürekli edebi serüveni, irdelenip bizleri başka düşüncelere,
araştırmalara yollayacak kadar güçlü ve temiz bir dille konuşuyor…
Macar yazarın sözünü ettiği kibar hanımlar,
ya Romanya, Macaristan, ya da bir süre yaşadıkları Fransa’da tanıma, izleme,
görüşme fırsatı verdiği hanımlardan olmalı. Bana soracaksanız; dünyadaki bütün
kibar hanımları da anlatıyor…
Genç yaşta evlenen zengin ve kibar
hanımların tutulmuş oldukları çiçek hastalığı sonucunda ve sonrası uygulanan
tedaviler nedeniyle, yüzlerinde siyah lekelerden söz ediyor. Bunun için bu
kibar hanımların döneminin en iyi doktorları tarafından, diğer hanımlardan
faklı ve pahalı tedaviler uygularmış!
Kibar hanımlardan birisi hastalanınca etrafa
toplanan hekimler farklı farklı tedaviler önerirlermiş. Hekimler için bu
öneriler epey karlı bir işmiş… Böyle hekim önerilerinden birisi de, çiçek
hastalığına tutulmuş kibar hanımın yüzünün yaldızlanmasıymış! Bu iş nasıl
oluyor demeyin? Yaprak şeklinde olan altın yaldızları yüzlerine yapıştırılan
kibar hanımlar bir süre böyle kalırlarmış. Yaldız kaplı yüzlerin ardından bakarmış;
kibar ve korku dolu gözler…
Yüze yapışık ve bir yere çıkamayan kibar
hanımların yüzlerindeki yaldızları kaldırmaya gelince bir başka kibar hanım acıları,
sıkıntıları çekiliyormuş. Yapışmış yaldızları kaldırmak ayrı marifetmiş.
Çeşitli sular, kuruyan, yüze sımsıkı yaldızları çıkarmaya çalışmak uğraştırıcı
olmanın yanında kibar hanımın canını çok yaktığı belli olsa da, kibarlık adına
bu işin de yapılması kaçınılmazmış…
Her şey bittikten sonra, çiçek hastalığı
tedavi edilecek diye yapılan bu uğraşlardan sonra yaldızların söküldüğü yerde
kalan siyahlıklar da kibar hanımın bir ömür taşıyacağı lekelerden birisiymiş…
Mikes Kelemen hayali mektubundaki sözünü
ettiği kibar hanım olayı ülkemize gelmiş olduğu ilk yıllarda; Yeniköy İstanbul
Aralık 1717 yılında yazılmış, üzerinden 300 yıldan fazla geçtiği halde edebi
dünyanın ölümsüzlüğünü anlama ve anlatma adına önünde saygı duyacağımız,
geçmişimize bir pencere aralamaktan öte bir kapı açtığını ifade etmek isterim.
Dönemin sadrazamının kendilerine çok iyi
davrandığını da sıkça notları arasına alan Mikes Kelemen, yiyecek içecek
yönünde karınlarının doyduğunu ama üstlerinin, başlarının döküldüğünü, giyecek
sorunları olduğunu da tarihe, şehrimizin simgeleri haline gelmiş olan Rakoczi
Müzesi ve bu müzeye ismini veren Macar Prens II. Ferenc Rakoczi’nin elinin sıkı
olduğunu da anlıyoruz.
Macar yazar, Prens Rakoczi’nin danışmanı,
kâtibi olan Mikes Kelemen aynı tarihlerdeki hayali mektubunda “ Efendimizin bir
huyu da var ki, istemeden bir şey vermez. Bu kadar yıldır hizmetindeyim, daha
bir kere bile bir şey istemiş değilim.” Saf gerçeğine, yaşadıkları sorunlara da
kendi yazı ve felsefesiyle tarihsel bir dokunuş bırakıyor…
Dilin kendi döneme dokunuşu, kara mizah ve
mizahın günlük olaylarla iç içe girmesi, bu edebi esere çok daha farklı tatlar
katıyor.
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder