"Oku Evladım! "
HER KİTAP YENİ BİR
DÜNYA
“ Okumak gözlerin
açıkken hayal kurmaktır… Her kitap yeni bir dünyanın kapılarını aralar. Kitap
zekâyı kibarlaştırır.” Böyle seslenir Cemil Meriç; böyle de yaşamıştır son ana
kadar…
Bir kaza nedeniyle
erken yaşlarda gözleri kör olduğunda, gecenin ilerleyen saatlerinde
kütüphanesine usulca girip, kitaplar üzerine kapanıp hüngür hüngür ağlayan bir
yazar, bir düşünürdür.
Ya İtalyan düşünür
Machiavelli’ye ne demeli! Akşam olunca San Cassino’da çile dolduran
Machiavelli, kütüphanesine girerken kirli elbiselerinden sıyrılıp, bir kralın
huzuruna çıkar gibi, özenle giyinip öyle gidermiş kitaplarının başına.
Ya bizler? Peki, ya
sizler? Bugün elimizde bulunan akıllı telefonlarla yüzlerce kütüphaneye,
milyonlarca kitaba ulaşma imkânı olan insanlar-insancıklar, daha erdemli, daha
mutlu, daha zengin bir yaşam sürmenin formüllerini bulmak için o engin denize,
onun uçsuz bucaksızlığına dalıyor musunuz?
Tekirdağ şehri, bütün
imkânsızlıklarına rağmen, içinden çıkaracağı kıymetten öte, paha biçilmez
insanlarını içinde barındırıyor. Barınanların ya haberi var, ya da o büyük
ilahsal güce teslim olmuş, bir türlü aşağıya, denizin boyuna, insanların
yakınına inemezler.
Devamlı büyüyün bir
üniversitemiz; NAMIK KEMAL, bir köyden, kasabaya, şimdi kente dönüşüyor.
Fakülteleri, Yüksek Okulları ve bir üniversiteyi üniversite yapacak olan en
önemli iki unsunu; öğreticileri ve öğrencileriyle birlikte, bir şehrin
doğuşuna, başka şehirlere, ülkelere gıpta, imrenme duyguları tattıracak
gelişmelerin öncülüğüne hazırlanmayı ümit ediyorum.
İç içe geçmiş
tepeleriyle, vadileri, yaylalarıyla Yeniköy’den Şarköy’e uzanan Ganosları ise
söylemiyorum. Çok az şehrin övüneceği şiirsellikte, mitolojinin taze delikanlı,
genç kız söylencelerinde her daim baharat kokan yerler…
İnsan; yani bizler;
hani hayvandan öte, bütün canlıların en güzeli olan Âdem baba ile Havva ananın
çocukları; çevremizi, bizi biz yapan en küçük kırıntıyı dahi anlamak,
değerlendirmek, bütün bu büyük oluşuma; yani YAŞAMA şükran dilekleriyle bakabilmek
için KİTAPLARA, yani bilgiye, öğretilere muhtacız…
Bastığımız yerlerin
nadide çiçeklerini, baharatlarını bilmek, o yerenin önemini anlatır bize.
Utangaç Ardıç Kuşunun gizemli yaşayışını, Ardıç ağacıyla olan yakın ilişkisini
anlayınca, toprağı da anlarız. Bizi biz yapan toprağı… Hani, ekini, buğdayı,
ekmeği, arpayı, çavdarı, kuzuyu, keçiyi yetiştiren toprağın küçücük Ardıç
kuşuna kendi diliyle nasıl da teşekkür ettiğini, kitapların dünyası; yani
ilimin efendileri anlatır, öğretir; öğrenmek, dinlemek isteyene…
İnsan, göklerde
aradığı cenneti yalnız ve yalnız öğrenmekle içine, bu büyük boşluğun yaşam
kokan, soluyan bedenine çağırır. İçimizde ki cennet, yalnızca doğruyu,
doğruların eğrilerden sonra gelen seçeneklerini, nihai tercihi, yine okumak ve
öğrenmekle sonuçlandırır.
Sosyolog Ümit
Meriç’in söylemi düşündürüyor beni; “ Beş bin sayfa oku, beş sayfa yaz!” Yani,
bilgiyi damıtarak ortaya çıkart!
Ümit Hanım, “ Ben
okurken kitabı adeta yerim!” der. Özümsemenin, süzülmenin ne büyük kıymet
olduğu, sadece göz gezdirmenin yetersizliğini de öne, su yüzüne çıkartıyor Ümit
Meriç.
Bilgiyi, kitabı,
okumayı bu kadar yücelten sosyolog Ümit Meriç, bilgi havuzundan süzülenlerin
şiire dönüşen tarafını da aktarır;
Aşağıda iskelede
İncecikten bir kar değil,
Yağan hafif bir yağmurdur
Bir rahmettir, bin rahmettir
Gamzesi sineye batan
Bin bir rahmettir Üsküdar
Serv-i revana sarılmış
Mor bir salkımdır Üsküdar.
Sosyolog Ümit
Meriç’in babası Cemil Meriç, yaşamının son otuz yılını körlüğün narına teslim
etse de, onun yakınında olan herkese şu sözü söyler; “ OKU EVLADIM!”
Bu makalenin sön sözlerini Cemil Meriç’e minnetle
bırakıyorum;
“ Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Hayatı anlamadan
geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak, kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın
daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
Harami mağaralarının
kapılarını değil, hükümdar hazinelerinin açan büyü, kitap! “
“İzm’ler üzerimize giydirilmiş birer deli gömleğidir”
inancıyla olgunlaşırken, yaşamının son zamanları ise; “ YANILMIŞIM,
medeniyetler ideoloji sayesinde ayakta durur.” Der, okumanın olgun, cesur
haliyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder