Sayfalar

4 Nisan 2016 Pazartesi

HER KİTAP YENİ BİR DÜNYA


"Oku Evladım! " 

 HER KİTAP YENİ BİR DÜNYA

  “ Okumak gözlerin açıkken hayal kurmaktır… Her kitap yeni bir dünyanın kapılarını aralar. Kitap zekâyı kibarlaştırır.” Böyle seslenir Cemil Meriç; böyle de yaşamıştır son ana kadar…

  Bir kaza nedeniyle erken yaşlarda gözleri kör olduğunda, gecenin ilerleyen saatlerinde kütüphanesine usulca girip, kitaplar üzerine kapanıp hüngür hüngür ağlayan bir yazar, bir düşünürdür.

 Ya İtalyan düşünür Machiavelli’ye ne demeli! Akşam olunca San Cassino’da çile dolduran Machiavelli, kütüphanesine girerken kirli elbiselerinden sıyrılıp, bir kralın huzuruna çıkar gibi, özenle giyinip öyle gidermiş kitaplarının başına.

 Ya bizler? Peki, ya sizler? Bugün elimizde bulunan akıllı telefonlarla yüzlerce kütüphaneye, milyonlarca kitaba ulaşma imkânı olan insanlar-insancıklar, daha erdemli, daha mutlu, daha zengin bir yaşam sürmenin formüllerini bulmak için o engin denize, onun uçsuz bucaksızlığına dalıyor musunuz?

 Tekirdağ şehri, bütün imkânsızlıklarına rağmen, içinden çıkaracağı kıymetten öte, paha biçilmez insanlarını içinde barındırıyor. Barınanların ya haberi var, ya da o büyük ilahsal güce teslim olmuş, bir türlü aşağıya, denizin boyuna, insanların yakınına inemezler.

 Devamlı büyüyün bir üniversitemiz; NAMIK KEMAL, bir köyden, kasabaya, şimdi kente dönüşüyor. Fakülteleri, Yüksek Okulları ve bir üniversiteyi üniversite yapacak olan en önemli iki unsunu; öğreticileri ve öğrencileriyle birlikte, bir şehrin doğuşuna, başka şehirlere, ülkelere gıpta, imrenme duyguları tattıracak gelişmelerin öncülüğüne hazırlanmayı ümit ediyorum.

 İç içe geçmiş tepeleriyle, vadileri, yaylalarıyla Yeniköy’den Şarköy’e uzanan Ganosları ise söylemiyorum. Çok az şehrin övüneceği şiirsellikte, mitolojinin taze delikanlı, genç kız söylencelerinde her daim baharat kokan yerler…

 İnsan; yani bizler; hani hayvandan öte, bütün canlıların en güzeli olan Âdem baba ile Havva ananın çocukları; çevremizi, bizi biz yapan en küçük kırıntıyı dahi anlamak, değerlendirmek, bütün bu büyük oluşuma; yani YAŞAMA şükran dilekleriyle bakabilmek için KİTAPLARA, yani bilgiye, öğretilere muhtacız…

 Bastığımız yerlerin nadide çiçeklerini, baharatlarını bilmek, o yerenin önemini anlatır bize. Utangaç Ardıç Kuşunun gizemli yaşayışını, Ardıç ağacıyla olan yakın ilişkisini anlayınca, toprağı da anlarız. Bizi biz yapan toprağı… Hani, ekini, buğdayı, ekmeği, arpayı, çavdarı, kuzuyu, keçiyi yetiştiren toprağın küçücük Ardıç kuşuna kendi diliyle nasıl da teşekkür ettiğini, kitapların dünyası; yani ilimin efendileri anlatır, öğretir; öğrenmek, dinlemek isteyene…

 İnsan, göklerde aradığı cenneti yalnız ve yalnız öğrenmekle içine, bu büyük boşluğun yaşam kokan, soluyan bedenine çağırır. İçimizde ki cennet, yalnızca doğruyu, doğruların eğrilerden sonra gelen seçeneklerini, nihai tercihi, yine okumak ve öğrenmekle sonuçlandırır.

 Sosyolog Ümit Meriç’in söylemi düşündürüyor beni; “ Beş bin sayfa oku, beş sayfa yaz!” Yani, bilgiyi damıtarak ortaya çıkart!

 Ümit Hanım, “ Ben okurken kitabı adeta yerim!” der. Özümsemenin, süzülmenin ne büyük kıymet olduğu, sadece göz gezdirmenin yetersizliğini de öne, su yüzüne çıkartıyor Ümit Meriç.

 Bilgiyi, kitabı, okumayı bu kadar yücelten sosyolog Ümit Meriç, bilgi havuzundan süzülenlerin şiire dönüşen tarafını da aktarır;

Aşağıda iskelede
İncecikten bir kar değil,
Yağan hafif bir yağmurdur
Bir rahmettir, bin rahmettir
Gamzesi sineye batan
Bin bir rahmettir Üsküdar
Serv-i revana sarılmış
Mor bir salkımdır Üsküdar.

  Sosyolog Ümit Meriç’in babası Cemil Meriç, yaşamının son otuz yılını körlüğün narına teslim etse de, onun yakınında olan herkese şu sözü söyler; “ OKU EVLADIM!”

Bu makalenin sön sözlerini Cemil Meriç’e minnetle bırakıyorum;

“ Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak, kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.

  Harami mağaralarının kapılarını değil, hükümdar hazinelerinin açan büyü, kitap! “

“İzm’ler üzerimize giydirilmiş birer deli gömleğidir” inancıyla olgunlaşırken, yaşamının son zamanları ise; “ YANILMIŞIM, medeniyetler ideoloji sayesinde ayakta durur.” Der, okumanın olgun, cesur haliyle…

 Güven Serin 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder