14 Mart 2013 Perşembe

BARIŞ GÖRÜŞMELERİ NASIL GİDİYOR


Kamera; Güven  Huzurunuzda Behiç Ak Usta


BARIŞ GÖRÜŞMELERİ NASIL GİDİYOR

  Barış sözcüğünü duyunca, hangi kavganın barışı olabilme ihtimali üzerinde şaşkınlık geçirdiğinizi biliyorum. O kadar çok kavgamız var ki, hangisini barış ile sonlandıracağız, zamanın içindeki soylu yöneticilerin yeşermesine bağlı. Yüzüncü maymun hikâyesi bir gün gerçek olacak bu diyarda; kavgalar gibi, başarılı insanlar da çoğalıp sürü olmaktan kurtaracaklar kendilerini.

  Turhan Selçuk, o muhteşem sanatkârın, Cumhuriyet hayranının, karikatür sanatını yücelten şahsiyetin 3. ölüm yıl dönümü. O, ölmüşken yaşıyor; mizaha, düşünceye, sevgiye, vatanperverliğe süzüldüğü her çizgisi, beyefendiliğin de yaşıyor.

  Abdülcanbazın yaratıcısı olan Turhan Selçuk'u önünde eğilerek anıyorum. Bir başka ve yaşayan bir karikatüristin bize sunduğu sanatın anlattıklarına kulak vermek istiyorum. Behiç Ak, yaşayan karikatüristlerimiz içinde önem verdiğim, beğendiğim bir sanatçı. Mizahı, çizimi, günceli takibiyle saygıyı, minnettarlığı hak eden bir insan…

  Behiç Ak’ın Cumhuriyet Gazetesinde yakın zaman önce çıkan bir karikatürü çok ilginç ve çok güncel ve bir o kadar da şaşkınlığı, şaşırmışlığını, zavallılığı anlatıyor. Bir kadın şiş göbekli bürokrata soruyor;

“ Af edersiniz BARIŞ görüşmeleri nasıl gidiyor? “

  Şiş göbekli bürokrat kendinden çok emin cevap veriyor;

“ Çok iyi… Yalnız, barışın kim ile kimin arasında olacağı konusunda tam bir mutabakat yok…”

  Bu zavallı barışı, bu kimsesizliğim-izi  yaşanan muhteşem oyunları, köşe kapmaları, oy hesaplarını, yönetilme alışkanlıklarını, vatanperverlikten ve insanlıktan uzak şovları ancak iyi bir karikatürist anlatabilirdi. İşte bunu, bu işi Behiç Ak yapmış…

  Neredeyse otuz beş yıldır devam eden büyük kan, kargaşa ve vahşet; hiçbir zaman tam manasıyla bitirilme insanlığıyla kucaklaşamadık  Ne Kürtleri temsil ediyoruz diye bağıran muhteşem terör ağalarının derdiydi o yörenin insanlarının ölmesi, ne de siyasi krallıklarını koruyan yöneticilerin derdi. Daha iyi alkış almak, daha çok oy toplamak ve muhterem silah sanayinin şiş göbeklerine biraz daha şişlik katmak için, yapılan silah alımları…

  Savaşlar insanlıkla doğar. Habil ile Kabil’in savaşıyla… Ölüm, insanın, canlıların olduğu her yerde, yaşam kadar yakın bize. Ama hiçbir ölüm ve öldürme, insan kurnazlığıyla boy ölçüşemez. Bir taraftan gözyaşı dökerlerken, bir taraftan silah alımlarıyla gönüllere su serperler…

  Gerçekten de BARIŞ görüşmeleri iyi gidiyor da, acaba kiminle kim arasında iyi gidiyor. Bu işe çomak sokanların sayısı belli midir? En başta olanların görünmezliğini dağdaki çoban bile biliyor ama bizler kuyrukla meşgul olmayı; balığın baştan kokmuşluğuna bir karşılık vermek adına mı yapıyoruz, o da belli değil…

  Neredeyse kırk yıldır hiçbir doğu siyasetçisinin kendi bölgesinin o kör, o zavallı talihini değiştirme çabalarına tanıklık etmedim. Daha çok yol, okul, hastane, kreş, sağlık ocağı, üniversite yerine; inanılmaz bir kargaşa, telaş ve çıkar içinde genç insanları adeta KURBAN olarak sundular. Sunmaya da devam ediyorlar. Bu ülkenin, bu ülke insanının doğu ile nasıl barışık olduğu, batı şehirlerimizdeki doğulu insanların yaptıkları işlerden, batılı insanların onlara kucak açmalarından bellidir. Hiç kimse demesin ki, bu ülke insanı kendi içinde bir ayrıma gidiyor. Canı yananların söylemeleri, eylemleri de sosyolojik, bilimsel açıklamalarla tatminkar bir açıklamaya dönüşür. 

  Cumhuriyetin ilk yıllarına gidip tarihin hilesiz penceresini bir açın; o günün doğulusu, daha çok kitap okuyor, daha çok sinemadan, tiyatrodan besleniyor. Ya bugünün doğu insanı, bu günün savaş kahramanları neyle besliyor anları? Kinle, şiddetle, açlıkla, ölümle…

  Birbirimize düşürmek için ne kadar çok uğraşıldı, doğu ile batılıyı, kuzeyliyi, güneyliyi. Bugünün yerleşik yaşamı, iç içe karışmışlığımız, bir ayrılık referandumu yapılsa komik bir destek alacakları ortadayken, bu güzel ulusun kadersel bir sınavdan geçişi yaşanırken, çıkarılan hileli savaşların, sonra da barış görüşmeleri yapılacak denmesi; insan aklı, zekâsı, geçmişimiz ve geleceğimiz adına ne hazin bir BARIŞ görüşmeleridir bunlar; ne hazin…

 Güven Serin

  


2 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...

Barış sopasını tutanlar, cellatın kucağında şamar oğluna döndü!.Memleket şarlatanlar yurduna!.

Geç kalmadan, bu derin uykulardan ümit ederim uyanacak bu millet!.uyur-gezerlerde hafif kıpırdanmalar ve pirelenmeler başladı gibi!..toplu taşıtlarda çokça şahidim buna!..Mizahımıza konu olan Türk'ün aklı -ya kaçarken ya (...)- sonradan gelir hesabı.)

Şiir de, karikatür de, mizah da, müzik de, resim de...iyi ki var! iyi ki sanat var!. ve sanat öncelikle halk için var!

esenlikler dilerim..

GÜVEN SERİN dedi ki...


Günaydın Esmir. İnanmışlığını kaybetmiş, yalancı çobana dönmüş insanların barış için soyunması, büyük kibirlerini makyajla örtmeye çalışmaları, ne garip, ne büyük zavallılık...

İyi ki varlar; şiir,karikatür,müzik; iyi ki varlar; tarih,resim,mimari, mizah,masal,destan,mitoloji; iyi ki varlar...