Kamera; Güven Huzurunuzda Behiç Ak Usta
BARIŞ GÖRÜŞMELERİ NASIL GİDİYOR
Barış sözcüğünü
duyunca, hangi kavganın barışı olabilme ihtimali üzerinde şaşkınlık
geçirdiğinizi biliyorum. O kadar çok kavgamız var ki, hangisini barış ile
sonlandıracağız, zamanın içindeki soylu yöneticilerin yeşermesine bağlı.
Yüzüncü maymun hikâyesi bir gün gerçek olacak bu diyarda; kavgalar gibi,
başarılı insanlar da çoğalıp sürü olmaktan kurtaracaklar kendilerini.
Turhan Selçuk, o
muhteşem sanatkârın, Cumhuriyet hayranının, karikatür sanatını yücelten
şahsiyetin 3. ölüm yıl dönümü. O, ölmüşken yaşıyor; mizaha, düşünceye, sevgiye,
vatanperverliğe süzüldüğü her çizgisi, beyefendiliğin de yaşıyor.
Abdülcanbazın
yaratıcısı olan Turhan Selçuk'u önünde eğilerek anıyorum. Bir başka ve yaşayan
bir karikatüristin bize sunduğu sanatın anlattıklarına kulak vermek istiyorum.
Behiç Ak, yaşayan karikatüristlerimiz içinde önem verdiğim, beğendiğim bir
sanatçı. Mizahı, çizimi, günceli takibiyle saygıyı, minnettarlığı hak eden bir
insan…
Behiç Ak’ın
Cumhuriyet Gazetesinde yakın zaman önce çıkan bir karikatürü çok ilginç ve çok
güncel ve bir o kadar da şaşkınlığı, şaşırmışlığını, zavallılığı anlatıyor. Bir
kadın şiş göbekli bürokrata soruyor;
“ Af edersiniz BARIŞ görüşmeleri nasıl gidiyor? “
Şiş göbekli bürokrat
kendinden çok emin cevap veriyor;
“ Çok iyi… Yalnız, barışın kim ile kimin arasında olacağı
konusunda tam bir mutabakat yok…”
Bu zavallı barışı,
bu kimsesizliğim-izi yaşanan muhteşem oyunları, köşe kapmaları, oy
hesaplarını, yönetilme alışkanlıklarını, vatanperverlikten ve insanlıktan uzak
şovları ancak iyi bir karikatürist anlatabilirdi. İşte bunu, bu işi Behiç Ak
yapmış…
Neredeyse otuz beş
yıldır devam eden büyük kan, kargaşa ve vahşet; hiçbir zaman tam manasıyla
bitirilme insanlığıyla kucaklaşamadık Ne Kürtleri temsil ediyoruz diye bağıran
muhteşem terör ağalarının derdiydi o yörenin insanlarının ölmesi, ne de siyasi
krallıklarını koruyan yöneticilerin derdi. Daha iyi alkış almak, daha çok oy
toplamak ve muhterem silah sanayinin şiş göbeklerine biraz daha şişlik katmak
için, yapılan silah alımları…
Savaşlar insanlıkla
doğar. Habil ile Kabil’in savaşıyla… Ölüm, insanın, canlıların olduğu her
yerde, yaşam kadar yakın bize. Ama hiçbir ölüm ve öldürme, insan kurnazlığıyla
boy ölçüşemez. Bir taraftan gözyaşı dökerlerken, bir taraftan silah alımlarıyla
gönüllere su serperler…
Gerçekten de BARIŞ
görüşmeleri iyi gidiyor da, acaba kiminle kim arasında iyi gidiyor. Bu işe
çomak sokanların sayısı belli midir? En başta olanların görünmezliğini dağdaki
çoban bile biliyor ama bizler kuyrukla meşgul olmayı; balığın baştan
kokmuşluğuna bir karşılık vermek adına mı yapıyoruz, o da belli değil…
Neredeyse kırk
yıldır hiçbir doğu siyasetçisinin kendi bölgesinin o kör, o zavallı talihini
değiştirme çabalarına tanıklık etmedim. Daha çok yol, okul, hastane, kreş,
sağlık ocağı, üniversite yerine; inanılmaz bir kargaşa, telaş ve çıkar içinde
genç insanları adeta KURBAN olarak sundular. Sunmaya da devam ediyorlar. Bu
ülkenin, bu ülke insanının doğu ile nasıl barışık olduğu, batı şehirlerimizdeki
doğulu insanların yaptıkları işlerden, batılı insanların onlara kucak
açmalarından bellidir. Hiç kimse demesin ki, bu ülke insanı kendi içinde bir
ayrıma gidiyor. Canı yananların söylemeleri, eylemleri de sosyolojik, bilimsel
açıklamalarla tatminkar bir açıklamaya dönüşür.
Cumhuriyetin ilk
yıllarına gidip tarihin hilesiz penceresini bir açın; o günün doğulusu, daha
çok kitap okuyor, daha çok sinemadan, tiyatrodan besleniyor. Ya bugünün doğu
insanı, bu günün savaş kahramanları neyle besliyor anları? Kinle, şiddetle,
açlıkla, ölümle…
Birbirimize düşürmek
için ne kadar çok uğraşıldı, doğu ile batılıyı, kuzeyliyi, güneyliyi. Bugünün
yerleşik yaşamı, iç içe karışmışlığımız, bir ayrılık referandumu yapılsa komik
bir destek alacakları ortadayken, bu güzel ulusun kadersel bir sınavdan geçişi
yaşanırken, çıkarılan hileli savaşların, sonra da barış görüşmeleri yapılacak
denmesi; insan aklı, zekâsı, geçmişimiz ve geleceğimiz adına ne hazin bir BARIŞ
görüşmeleridir bunlar; ne hazin…
Barış sopasını tutanlar, cellatın kucağında şamar oğluna döndü!.Memleket şarlatanlar yurduna!.
YanıtlaSilGeç kalmadan, bu derin uykulardan ümit ederim uyanacak bu millet!.uyur-gezerlerde hafif kıpırdanmalar ve pirelenmeler başladı gibi!..toplu taşıtlarda çokça şahidim buna!..Mizahımıza konu olan Türk'ün aklı -ya kaçarken ya (...)- sonradan gelir hesabı.)
Şiir de, karikatür de, mizah da, müzik de, resim de...iyi ki var! iyi ki sanat var!. ve sanat öncelikle halk için var!
esenlikler dilerim..
YanıtlaSilGünaydın Esmir. İnanmışlığını kaybetmiş, yalancı çobana dönmüş insanların barış için soyunması, büyük kibirlerini makyajla örtmeye çalışmaları, ne garip, ne büyük zavallılık...
İyi ki varlar; şiir,karikatür,müzik; iyi ki varlar; tarih,resim,mimari, mizah,masal,destan,mitoloji; iyi ki varlar...