Kamera; Güven Bergama
Tarih,medeniyet,öğreti ve bugünün arkeoloji ile
çaresizliğinin bulunduğu diyar.
MEZAR TAŞLARI-STELLER
Stel denilen yüksek
ve yekpare taşlara yıllar öncesinin bildirimleri yazılmıştır. Yüzyıllardır o
taşa kazılı halde duran çok büyük inancın, kalıcılığın iradesiyle yazılan bu
duyurular ilgimi çekiyor, heyecanlandırıyor beni. Geçmişin izlerini taşıyan ve
yaşanmış uygarlıkların yaşanan uygarlığa katkısı olarak kabul ediyorum bu
kitabeleri.
Tekirdağ Arkeoloji
Müzemizde de steller vardır. Küçük de olsalar, üzerinde ki anlatımları çok kısa
da olsa bunlar da geçmişin anlatımını yazı ile taşa kazımışlığının kültürünü
taşırlar. Üzerlerinde dönemlerin güçlü insanlarının, krallarının geleceğe bir
miras gibi bıraktığı seslenişleri, duaları ve lanetleri vardır.
İstanbul Şark
Eserleri Müzesi çok güzel ve görkemli stel (mezar taşı) kitabeleriyle daha da
zengin bir gösteri içindedir. İslamiyet Öncesi Arabistan Eserlerinden, Mısır,
Mezopotamya, Anadolu Eserlerine kadar paha biçilmez eserlerle ağzına kadar
doludur. Burası, tarihi, arkeolojiyi, felsefeyi, resmi seven, geçmiş ruhlara
saygı duyan her insanın yılda birkaç kez uğrayacağı bir nefes alma yeridir. Bu
yer, insanın keşfedilmiş sanılan dünyada yeniden kâşif olması, yeniden şiir,
yazı, hikaye yazıp, resim yapmalarına büyük katkı sağlayacaktır.
Bir saray memuru
olan ve günümüzden 2750 yıl önce yaşamış Bel-harran-beli-usur, yazıtta şöyle
der;
Assur’un kralları
Salmanasar ve Tiglat-Plezer’in vekilharcı yüce tanrılardan ve kudretli
efendilerden korkan ben, onların yüce emirleriyle çöldü bir şehir kurdum. Onu
temellerinden tepesine kadar tamamladım. Bir tapınak yaptırıp bu kutsal mekana
koydurdum. İçine yüce tanrılar için, dağların yerleştiği gibi sağlam temel
duvarlarını sonsuza kalacak gibi yaptırdım. Dur-bel-harran-beli-usur koydum
adını.
Bir taş yazdırdım,
üzerinde yüce tanrıların suretleri biçimlendirilmiş. Diktirdim onu tanrının
evine. Adaklar yapılsın, tütsüler yakılsın buyurdum. Bu tanrılar için her
zaman... Bu kenti özgür kıldım ki ondan tahıl vergisi alınmaya, samanı
vergilendirilmeye, suyunu kimse başka kanal (lar)a akıtmaya, sınırını ve sınır
taşlarını yok etmeye kimse kalkmasın.
Her kim ki benim
yazıtımı ve ismimi yok ederse, büyük tanrılar, Assur, Samas ve Adad (onun)
geleceğini mahvetsin ve ona merhamet etmesin.
Tarih, arkeoloji bu
yüzden çok önemlidir. Uygarlıkların var oluşlarını, yaşama bağlanmışlıklarını
ilerlemelerini, büyük veya küçük bir medeniyet oluşturduklarını belgeler ve
bugüne taşır. Bu yüzdendir ki, tarihi yavan görmenin büyük bedellerini bütün
uygarlıklar ödemiştir.
Uyarlıkların
yıkılmasını hiçbir kitabe, lanet, güç, kale duvarı engelleyememiştir. Görünen o
ki, yıkımların birçok sebebi olduğu gibi ana sebep, birkaç taneden öteye
gitmiyor. Uygarlığın büyük ve görkemli bir zenginliğe kavuşması yıkılma, istila
edilme sebeplerinden birisi. Etrafa saçtığı korku, verdiği zarar büyüdükçe o
uygarlığın yıkılışı da hızlanmaya başlıyor; bu da ikinci sebebi.
Artan güç ve
zenginlik büyük korumalara muhtaçlık duyar. Büyük korumalar da etrafa zarar,
ziyan verdikleri gibi adaletsizliği, hilebaz lığı görmezden gelmeye başlarlar.
Dünyanın merkezi, vicdanın, merhametin merkezi kendilerini gören her uygarlık,
her insan büyük cüssesi altında ezilmeye, tabiata armağan edilen kum taneleri
gibi ufalanmaya mecburdur. Bu yüzden, güçlerimizin devamı, uygarlıkların daha
büyüyüp, daha görkemli kaleler ardına saklanması geleceğinin daha garanti
olması anlamına gelmiyor.
Yaşam hakkını,
merhameti, kalıcılığı kendimiz için istemeden önce başkaları için de istemeyi
öğrenmenin sade, adaletli ve saygın yaşamı gibi güzel uygarlık, güzel kalıcılık
gibisi var mıdır acaba?
Tarih, matematik,
fizik, kimya kadar önemlidir. Büyük paralar kazanıp büyük araçlara binmeden
daha da önemlidir. O yüzden mezar taşları, kitabeler de önemlidir; biraz zaman
harcayıp okumak ve irdelemek ise fikirlerimize taşıyacağımız en güzel
zenginliktir.
Benim dünyam budur
işte; tarihe uzanan, bir parça felsefe, gün içinde yol alan sıradan bir
gezginim. Yıkılacak kaleleri olan birisi değilim; kuşatılacak şehirlerim de, istila edilecek
zenginliğim henüz büyük paralar yapmıyor çünkü…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder