17 Mayıs 2025 Cumartesi

REALİST BİR KADINIM

 

İNTERNET

GUSTAVE COURBET

                                                         REALİST BİR KADINIM!

               ( Bir Kadın İyileşmiyorsa… )

   Hastane koridorunda bulunan rahat bekleme koltuğunda oturan minyon tipli sarışın kadın sesini hiç sakınmadan, tam da karşısında oturan tekerlekli sandalyede oturan kadına;

“ Ben realist bir kadınım!” sözüyle giriş yaptı. Başlangıç yapmakla birlikte en az üç dört kez kullandı bu çıkışını. Realizmini, mücadeleler karşısındaki duruşunu anlatırken sadece kulaklarımı değil gözlerimi de görevlendirdim.

   Yaşının 66 olduğunu orada bulunanlarla birlikte bende duydum. Özellikle üzerine basarak söylemişti. Giyinişi, görünüşü ve yine kendi sesinden işittiğimiz;

 “ Ben, her gün 10 km yürüyorum. Realist bir kadınım ben. Mücadeleyi severim!”

   En çok yaşını söylediğinde diğer kadınlardan övgü bekledi. Hastaneye geliş olan ve her kadının ayrı bir derdi olduğu için “ Vay be! Altmış altı yaşında mısın? Hiç göstermiyorsun!” Sözlerini duymadığı için uzun bir süre uzun sarı saçlarıyla küçük bir kız gibi oynadı.

   Çevresinde en az altı kadın, uzak çevresinde de en az yirmi kişi öyle veya böyle dinliyor, çaktırmadan izleyenler bile vardı. Spor yaptığı, kendine baktığı fiziksel yönden haklı olduğunu anlatıyordu. Ama kadınların ilgisini iyi bir hatip gibi gözlemledikten sonra yine iddialı bir çıkış yaptı;

 “ Bir kadın, eğer ki iyileşmiyorsa, bilin ki o erkek yüzündendir! Erkeğin dırdırındandır…”

   Bu sözden sonra dinleyicisini iyice etkisi altına aldığını realist kadın da biliyordu. Artık, söz de ondaydı, saz da…

  Sevgili eşinin bilmem hangi büyük kurumda müdür olduğunu, artık bu dünyada olmadığını, erken ölen erkeklerin kendi dırdırları yüzünden öldüğüne kadar sosyologlara meydan okuyacak kadın sorunlarına parmak bastı. O konuştukça diğer kadınlar da hastanede ve hasta olduklarını bir güzel unuttular. Her biri sırasıyla erkeklerden neler çektiğini hiç çekinmeden, sanki komşuya gidip de çok özel bir zamanda konuşuyormuş gibi rahat bir şekilde anlattılar.

   Realist kadın artık merkeze oturmuştu. Diğer kadınlar fazla konuşur, sözünü çabuk bitirmezse hiç beklemeden araya giriyor, yine erkeklerin erken ölmesini, kadınların mücadelesini anlattıkça anlatıyor, yüzü gözü kapalı olan kadınlarda bile gülümsemeye, onlarında bu realist kadının konusuna katılmaya davet ediyor ve başarıyordu.

     Kadınlar, kadınlarımız; erkek dünyaları hakkında ne kadar çok şikâyet etseler; inanın bana haksız olan kadınlar için bile “ Haklıdırlar… Bir değil, bin değil, bir milyar kez özür dilenesi, ellerinden, hatta ayaklarından öpülesi” canlılar olduklarını erkek saltanatı olarak söylemeyi borç biliyorum…

   Şu doğanın ve şu evrimin kanunları yok mu? Yabanıl hayatta bu yana sunan erkek gaddarlığının ucu bucağı yok gibi… İstisnaları söylemeyi, gelişmiş ülkelerdeki erkek kadın özgürlüklerini de yok saymadan bir başka canlının erkek cinsinden söz edeceğim.

   Yıllardır erkek aslanlara gıcık olurdum. Özellikle yavruları büyütmede, avlanmada hep dişi aslanlar önde ve öncü görünüyorlardı. Belgesellerin zenginliği ve merakım arttıkça bu işin, yani madalyonun diğer tarafını gördüm. Meğer çok büyük avlarda dişi aslanlar erkek aslandan yardım istiyorlar. Erkek aslan ölümcül sorumluluğu o büyük avlarda hiç çekinmeden üstleniyor.

   Ama bu konunun bir başka can alıcı tarafı daha var. Yan gelip yattığını sandığım erkek aslan kendi dönemini ancak 2–3 yıl kadar sürdürebiliyor. Neslini devam ettirmek için üremenin yanında sürekli bölgesini diğer erkek aslanlardan korumak için yüzlerce, binlerce km yol alıp, sürekli bölgesini kolaçan ediyor. Asıl sorun da bölgeye giren diğer genç ve güçlü aslanlara ölümcül savaşları sadece kendi başına veriyor. Dişiler bu savaşa karışmıyor…

   Görünen o ki, hayvanlar dünyasındaki ilişkileri inceledikçe, izledikçe ve anlamaya çalıştıkça, insanlar dünyasında, ülkeler arasındaki insanlığın, erkek ve kadının aldığı yolların da ne kadar çok ayrı ve ayrıcalıklarla dolu olduğunu görüyor, şaşarak anlamaya çalışıyoruz…

  Realist kadının aklımda kalan üzerine basarak birkaç kez söylediği sözlerden birisi de; “ Karı koca lafını kabul etmiyorum. Evlilik yapan kadın ve erkek yol arkadaşıdır. Hiçbirisi birbirini ezemez!”

   Realizm böyle bir şey; dinlettiriyor kendini… Haklı mı; fazlasıyla…

Güven SERİN 

 

   




Hiç yorum yok: