27 Ağustos 2024 Salı

CİNAYET Mİ?VAHŞET Mİ?

 


                                              CİNAYET Mİ? VAHŞET Mİ?

      ( Hoşça kal Mustafa Can Ekiciler )

  Gün geçmiyor ki genç bir ölüm haberiyle tanıyan tanımayan herkes derinden sarsılıyor. Önceden tanıdıklarım veya yeni tanıştığım insanlarla bu konular konuşurken artık insanımızın korkular ile yaşamaya alışmaya başladığını görmenin yanında bazı alışkanlıklarından da vazgeçmekte zorlandığını görüyorum.

    “ Arabamla Muratlı’dan, Malkara’dan, Çorlu’dan Tekirdağ veya Tekirdağ’dan Muratlı’ya giderken yolda gördüğüm, araç bekleyenleri arabama almaktan dolayı büyük huzur bulurdum. Ama artık tanımadığımız yabancıları almaktan çekiniyor korkuyoruz-korkuyorum!”

   Bu sözleri defalarca ve farklı insanlardan duydum, dinledim. Neymiş: - Artık tanımadığımız insanları özel arabalara almayacağız; alamayacağız! Buradaki düşünceye öyle veya böyle de olsa katılıyorum…

  Ya kamusal alanlar? Herkesin başına bir polis veya bir jandarma verilemeyeceğine göre; kamusal alanlardaki can güvenliğimizi nasıl koruyacak, engelleyeceğiz?

   Ailesinin büyük fedakârlık ve titizlikle yetiştirdiği, belki de şehrimizin, ülkemizin geleceğinde çok önemli hizmetleri olabilecek bir genç insan: Mustafa Can Ekiciler kamusal alanda öldürülmedi mi? Üstelik doğduğu, büyüdüğü yerlerin kucağında bir yerde…

   Suç işlemeye çıkmış, avını bekleyen vahşi bir hayvan özelliği taşıyan ve bir türlü kurutulmayan bataklıklarda yaşayan, ölüm timi gibi dolaşan bu insanlardan bizleri kim koruyacak ve kurtaracak? Böyle giderse, bu korkular daha da yayılırsa, zaten pandemi ile insanımız evlerine kapandı, artık daha da kendi dünyasına kapanıp, herkesten kaçar bir ruh âlemi içinde ayrı bir hastalığın pençesine düşmeyecekler; düşmeyecek miyiz?

   Mustafa Can Ekiciler’i öldüren de bir genç insan-katil! Buna benzer ölümlerden daha kaç tane yaşanması gerekiyor ki bütün bu kâbuslar, vahşetler son bulsun? İzmir’de yaşanan taksici cinayeti dün gibi gözlerimin önünde! O katil de genç bir insandı! Ölen de masum bir insanımızdı; tıpkı Mustafa Can Ekiciler gibi; henüz vadesi dolmamış, yaşama doymamış, yapacağı çok şey olan insanlardan…

  Zamansız, hiçbir ahlaka sığmayan bu tür cinayetlere, vahşetlere sadece ağıt yakarak, baş sağlığı dileyerek acıyı ve ölümü ortadan kaldırabilir miyiz? Hep böyle mi devam edecek?

   Güvenlik güçlerimiz tarafından her gün, ama her gün, neredeyse her saat operasyonlar yapılıp kamuya duyuruluyor; “ Bugün şu kadar suç örgütü çökertildi. Şu kadar suçlu tutuklandı!” Peki, ama tam olarak kökleri nasıl kurutulacak?

  Suçlular ile baş edebilmenin bilimsel tarafını yok saymamız mümkün mü? Bu tür katiller nerelerde yetişiyor? Hangi ailelerde? Üniversiteler, ilgili bölümleriyle araştırmalar yapın, vahşetlerin gerçek bilânçosu karşısında alınması gereken önlemleri aktarıyorlar mı? Bu raporlar dikkate alınıyor mu? Alınıyorsa niçin genç katiler, gencecik, masum insanları her an her yerde öldürmek için pusuya yatacak zamanı, enerjiyi, imkânı bulabiliyorlar? 

   Başkan, Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla tekrarladığı, özellikle yöneticilere, göre başında olanları uyardığı sözü yine hatırlatıp, yine haykıracağım; “ Sayın yöneticilerim sahaya inin artık!” Acının yaşandığı sahaya, evlere gerçekten inin…

   Sosyologlarınızla, psikologlarınızla, öğretim görevlilerimizle, uzmanlarımızla, bu kadim milletin bir türlü bitmeyen korkuları, acıları tam olarak bitmese de artık azalsın…

 Güven SERİN 

  

 

 

  


Hiç yorum yok: