31 Mayıs 2024 Cuma

ÖZLEM KUMRULAR

 


                   ÖZLEM KUMRULAR’IN HÜZÜNLÜ VEDASI


  Zordur, vedaların ardından veda eden insanın göç edişini anlamak. Alışıldık bir sürü slogan benzeri sözleri sığınılır; “ Çok gençti! Çok değerliydi! Çok seviyorduk!” veya çok ağır hasta olduysa, bitkisel yaşama girip de ölüm haberi alınınca ; “ Kurtuldu” diyerek bir sürü teselli arayışları…

   Henüz 50 yaşında, gezip görmeyi, sivil yaşam ile profesörlüğü yan yana koymuş, taşımayı bilmiş, dil öğrenmeyi, şehirleri, ülkeleri tanıyıp kendi ülkesinin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’e sarılmayı çok iyi ilçeleştirmiş bir yazar… Bir gezgin… Bir öğretici; öğretmen…

   Özlem Kumrular ismini arkadaşım eski Hayrabolu Belediye Başkanı Necati Kaan Türkkan sayesinde duydum. Duyar duymaz, yeteneklerini anlar anlamaz derhal yazdığı çok eğlenceli ve oldukça öğretici kitaplarından ilkini edindim.

   Babası Tekirdağ Malkaralı olan Özlem Kumrular’ın bir ayağı da Tekirdağ demekti. Yetenekli, başarılı, heyecanlı, neşeli insanların ölümü; özellikle erken ölümleri biz sıradanlığın içinde kulaç atan insanları daha da şok eder.

 “ Hadi ya? O genç, o neşeli insan mı?” İnanamaz ve kim bilir hangi basit düşünceler de; “ Yalan dünya, her şey yalan, çok fazla zenginliğe ne gerek var!” diyerek, kendi kıpırtısız yaşamlarını daha önemser, durağanlığın daha karlı olduğunu bile gizliden gizliye savunuruz…

   Özlem Kumrular, yine o bilgi, görgü ve serüven aşkı akışı içinde paylaşmıştı İsviçre Kültür Gezisi programını.30 Mayıs 2023 tarihindeki paylaşımında 6–10 Haziran tarihinde İsviçre Kültür Gezisi yapacaklarını duyurmuştu. Üç gün sonra da İsviçre’den sonraki programı paylaşım tanıtmıştı;

“ Romantik Portekiz” ismi altında; Prof.Dr. Özlem Kumrular ile Lizbon-Coımbra-Porto. Özlem için Portekiz bugüne kadar gezdiği en çok sevdiği ülkelerin başında geliyordu. Bu sefer olmayacak, henüz haziran ayı içerisinde İsviçre Zürih Kültür Gezisi sırasında Zürih’de bir otobüsün çarpmasıyla bitkisel yaşama geçmişti.

  Kaza haberini de ilk olarak eniştesi Necati Kaan Türkkan’dan öğrenmiş ve insanın insanlık boyunca beklediği belki; “ Mucize” yaşanır diye, diğer sevenleri gibi beklemiştim.

   29 Mayıs 2024 günü beklenen mucize olmadı. Haberler, aylardır bitkisel yaşamda yaşama tutunmaya çalışan Özlem Kumrular’ın öldüğünü bildiriyordu. Sanki yaşamın ana damarlarından birisi kesilir gibi kesilen yaşamlar, Özlem’dan sonra da akmaya, kendi hareketini yaratmaya devam edecek… Onun kendi sosyal medya adresinde, arkadaşlarının ölüm haberi üzerine paylaşımlarını okudum. Hepsi bildik insan hüzünleri ve hep sandığımız o muhteşem aldanış içindeyiz. “Sıra bize gelmeyecek” sözcükleri, bu kadar değerli, yetenekli insanın yaşadığı o büyük, korkunç şansızlığı, kazayı lanetlemeyi bile beceremeden, her gün kendi ülkemizde savaşlarda ölmeyen insan sayısı kadar yaşanan trafik kazası ölümlerini kanıksamış bir halde yaşamın içinde yaşadığımızı sanıyor; sadece soluk alıp veriyoruz…


   Kime sorsak, Özlemin sevenleri üzgün ve “ Henüz çok erkendi” diyecektir. Evet, çok erkendi! Ama Özlem’in geride bıraktığı kültürel, edebi, tarih mirası, kim bilir kaç milyon bir araya gelse bırakamayacağı kadar çok ve anlamlıdır…

   Yeni izlediğim Maymunlar Cehennemi filmi, bilim kurgu olarak çekilmiş. Belki gelecekte olabilecek, olma olasılığı olan düş ve düşüncelerin filmiydi. İlk yarısındaki görsellik tam manasıyla gösteriye dönüşmüş insanın içini hoplatıyordu. Filmin baştan sona kovaladığı evrimsel değişimin hareket sahnelerinden geriye kalan en önemli şey; şefkat, merhamet, sevgi, barış sözcüklerinin ne kadar değerli olduğudur…

   Özlem Kumrular’dan da geriye kalan eserlerin, bir sürü aktivitenin içine girer anlamaya çalışırsak; yaşamı, ülkesini, hareketi, sanatı, edebi dünyaları, tarihi, felsefeyi ne kadar çok sevdiği gün ve güneş gibi ortada ve bir ölümün ardındaki karanlık olarak değil tam manasıyla büyük bir PIRILTI olarak gözümüzü, gönlümüzü, zihnimizi aydınlatacaktır…

  Güle güle Özlem; seni var eden elementlerin, atomların bildiğimiz o büyük yasanın eşsiz mirası olarak görevini yapacaktır. Çoktan öldüğünü sandığımız Fransız kimyacı Lavoisier’in Maddenin Sakınımı Kanunu ; “ Hiçbir şey yoktan var olamaz, varken de yok olamaz; ancak, değişir, dönüşür.” Der…

  Yasa gayet açıktır. Yüreğimizi, zihnimizi ve sürekli torbamızda taşıdığımız şefkat duygularımızı, öğrenme, fark etme ve hareket denen o mucizevî dönüşüm aracına Özlem Kumrular gibi hissederek tutunmayı başaranların ölümü da sadece insan yasalarına göre ölüm olacaktır. Oysa o çoktan dönüşüme girdi bile…

   HOŞÇA KAL; PROF.DR. ÖZLEM KUMRULAR…

Güven SERİN 

 

  


Hiç yorum yok: