30 Mayıs 2024 Perşembe

İĞDE AĞAÇLARI

 

Kamera Güven

                                   İLKBAHARIN NEŞESİ İĞDE AĞAÇLARI

  ( Park ve Bahçeler Müdürlüklerinin Dikkatine! )


  İstanbul’un Cumhuriyet Mahallesi gününde şahit olduğum en güzel an, sıra sıra iğde ağaçları ile dolu sokaktan geçip çay salonuna gitmek oldu. Mayıs ayı geldiği vakit, ilkbahar ile yaz ayının dans etmeye başladığı bu zamanlar, iğde ağaçlarından yayılan kokular da coşar… Yeşil yapraklı iğdelerin sarıçiçeklerinden yaşama yayılan soluk, koku çığlığına, sadece görsel bir gösteri değil, kokusal bir iç açma, neşenin farklı tonları ile buluşmaydı…

   Yaşamak bu kadar değerlidir dostlarım. Bu yaşlı gezegen, yaşamı milyarlar yıl önce sahiplenmiştir. Denizlerde başlayan yolculuk, karalara, gökyüzüne, mağaralara her yere adeta taşmış, fışkırmıştır…

   Her gün yaşamı öldüren, yaşarken ölü gibi dolaşanlardan uzak durmanızı ve henüz burnunuz kokuları alıyor, yeşilliğin sarıçiçeklerle dansını görmek, duymak ve hissetmek istiyorsanız, çevremizde bulunan iğde ağaçlarının yakınına gidip içinize; olanca sakinliğiniz, cesaretiniz ve gönüllü romantik hissiyatınız içinde çekiniz…

   İstanbul’un Cumhuriyet Mahallesi ve onun içinde bulunan bir sokak, baştanbaşa her iki yönü iğde ağaçlarıyla süslenmiş. İğdeleri buraya ekenler kimler bilmiyorum! Belediye mi, mahalle muhtarlığından iğde ağaçlarına gönül vermiş birileri mi; bilmiyorum…

   Bildiğim, gördüğüm ve anladığım bir şey varsa, iğde ağaçlarıyla süslenmiş sokak neredeyse bütün çirkinlikleri örtüyor, gizliyor. Sokağın her iki tarafına, iğdelerin altlarına park etmiş araçlar, çevredeki gösterişli büyük beton binalar ve beton, asfalt yol, iğde ağaçları sayesinde göze çirkin gelmeyecek kadar kendi doğallıkları içinde görünüyorlardı.

   Ağaçların, özellikle ormanların doğal yaşama kattıkları bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda. Ormanın bir değil bin yararı olmakla birlikte son yıllarda ormanlara yakın, orman ağaçları altında vakit geçiren insanların morallerinde büyük değişim olduğu anlaşılmıştır. Stresi alan ağaçlar, kuşlar, bitkiler; zengin bir ruh âlemi vermekten, şölensi bir düş gücü sunmaktan çok öte geçebilirler…

  Tekirdağ’ın her tarafı deniz, her tarafı dağ ve orman olsa da, kaç insanımız deniziyle, ormanı ve dağlarıyla birlikte oluyor? Tartışılır bir mesele! Şehir içinde neredeyse koruluk dahi yok. Özgürlük ve Barış Parkı yapıldığından bu yana çeyrek yüzyılı geçtiği halde, ona benzer bir koruluk yapılmadı, yapılamıyor. Her yan beton, asfalt ve çirkin bina, araç yığınlarıyla, neredeyse insanlarımız dışarıya, meydana, ağaca, morale aç…

   Şehir merkezine, sahildeki dolgu alanlara marifetmiş gibi büyük köklere ve cüsseleri olan çınar ağaçları ekildi. Hangi akılla diye sormayın; ektiler. Ne bilimsel tarafı var, ne çevresel, ne insani…

   Oysa çok daha küçük, görsel yönden insana dokunan iğde ağaçları, bodur ağaçlarla, erguvanlarla, kiraz ağaçlarıyla donatılacak bir sahil; sadece böcekleri, kuşları değil şehrimize gelen veya burada yaşayan insanları bile kendinden geçiren ruhsal dokunuşları yapabilir…

   Marifet sürekli yıkıp yok etmekte değil. Marifet, en kötü görünen sokak, cadde ve meydanları da insana, doğal yaşama kazandırmakta değil de nedir?

 Güven SERİN 


 



Hiç yorum yok: