15 Temmuz 2020 Çarşamba

GEMİCİ HİKAYESİ






GEMİCİ HİKÂYESİ

  Limanın loş ışıkları, iğde ağaçlarına düşen şehrin ışık yansımaları eşliğinde dinliyorum uluslar arası denizlerde, büyük gemilerde çalışan gemiciyi. Neredeyse gitmediği ülke, çalıştığı geminin uğramadığı liman kalmamış…

  Bizim gemici ( Gemi çalışanı ) Firmasının salgın ( Covid–19) yüzünden çalışamaması nedeniyle epey zamandır işsiz. Zamanında bolca kazanıp bolca tutmuş olduğu için durumundan pek şikâyeti yok. Laf dünyadan, yaşamdan, yaşamaktan açılınca en çok bilen o dersiniz. Bir meddah gibi söze girer, sahnede olduğunu hisseder, birden onun laf deryası içinde seyreden, dinleyen olursunuz.

  Neredeyse bütün dünyayı dolaşmış bizin denizci hazır işe gitmiyorum, okyanuslara açılmadım, ailemi alayım bir Ege turuna çıkayım, diyerek çocukları ve eşini arabaya bindirdiği gibi yollara düşmüş. Neredeyse on saat direksiyon kullanarak gitmiş olduğu yolun sonunda gittikleri yerdeki otelin kişi başı fiyatını çok bulan dünyayı gezmiş ve her konuda fikri olan denizcimiz, gittiği yerde; hiçbir otele uğramadan yemişler, içmişler tekrar yorgun-argın geri dönmüşler.

  İşin en ilginç yanı burada başlıyor; dünyayı gezmiş gemicimiz, dünyayı gezerken çalıştığı gemiden dolarla maaş alan sevgili denizcimiz, otele para vermediği için nasıl kar ettiğini allı-ballı bir şekilde anlatıyor.

  Peki, ama “ Yorulmadın mı hiç? “ , “ Yorulmaz olur muyum, sürekli direksiyonda olan bendim. Ama nasıl da kar ettim; otele o parayı vermedim ya! “

  Ne desem yetmez! Bu şehrin; şehir tiyatrosu, operası, halk plajları, eğlence mekânları; kısacısı halkın kendisi kentli gibi şehrine, sahiline, gecesine inmediği, kütüphaneler evlere taşınmadığı sürece; tüm dünyayı gezsek, nice okyanusları geçsek; bir derede boğulmak; buna denir. Kısır çelişkiler içinde nice bilgiçlerin varlığını geride bırakıp, dokunamadığı gibi dokunamadan çekip gideriz bir yudumluk yaşam hakkı olan bu güzel dünyadan…

Güven SERİN  


4 yorum:

Zeugma dedi ki...

Bu adam, yani gemici gibileri hayattan okkalı bir şekilde ders almamızı sağlıyorlar aslında. Oturup düşünsek, en absürd karakterlerle kurmaca bir öykü yazsam diye debelensek yine de hayal bile edemeyiz böylelerinin gerçeklerini, övündükleri bilgiçliklerini aktarırken verdikleri "tam tersi" hayat derslerini:) Rastlayınca bırakmamalı, sonuna kadar dinlemeli bunları. Hem de hiç yorum yapmadan, akıl vermeye kalkmadan. (Akıl almayı hiç sevmezler ki zaten.) Benzer hikâyeler bende de pek çoktur. Gülümseyerek okudum o yüzden. Kaleminize sağlık Güven Bey...

deeptone dedi ki...

oooo nerdeyse bedavaya tatil yapmış :)

GÜVEN SERİN dedi ki...

Fazlasıyla bedava Deep:)) Bir gurur,bir mutluluk,bir soylu kurnazlık; sorma:))

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkürler Zeuğma; katiyen sevmezler akıl almayı; hatta öneriyi bile; seyirci koltuğuna,dinleyici sabrına tutunup,tadını çıkartmalı tiyatronun; bir görmeliydin; mutluluk,ne yüce şey,tartısız,kuralsız,denetimsiz olunca:))