İÇİNE BAĞIRAN BİR
ADAM
-------------------------------------------
Ne büyük yanılgılar
yaptık otorite; güç, güçler adına… Yalan dediğimiz, bir rüya kadar kısa sayılan
ömürlere sığdıra sığıdara, çelişkileri, pişmanlıkları sığdırdık. Edebi
düşünceyi, birkaç laf sanan ahmaklığı bildik de, birkaç şairi, şiiri tanımadan,
kabalıklarımıza bir dansın enerjisini, efendiliğini, ahengini sağlamadan garip bir övünç, övünme ve ağlama molalarıyla dolup taştı hayatımız;
hayatlarımız.
Bir şair; bizden
biri; yüzlerce, binlerce yıl olduğu gibi; hastalık saçan dünyamıza panzehir
olacak birkaç dize;
Orada hayalet bir değirmen
Nazlı buğday başakları, dua, bekleyiş
Rüzgârlara soyunmuş parmak sular
Terli bir gökyüzü, can sıkıntısı, ağır zaman
İçine bağıran bir adam
Nereye büyüyeceğini bilmeyen çocuklar
Etekleri yaz bahçesi bir kadın
Şükrü Erbaş, böyle
bir hikâyeyi, kocaman yaşamların damıtılmış mısralarını bırakır, insanlığa,
insanlık mirası olarak: şiirin, birkaç güzel laf, şaklabanlık olmadığını da
anlatarak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder