BEBEĞİN ÇAĞRISI
------------------------------
Bir bebek ağlıyor
yağmurlu bir Japonya gününde. Burası viran bir yer ve bebeğin çağrısı;
kurtuluş, yaşamak üzerine…
Oysa o anda; Akira
Kurosawa’nın sineması işbaşında. Ortada bir cinayet vardır ve bir sürü
anlatıcı. Aranan gerçek bir türlü çıkmaz ortaya. Şimdinin ve belki de yarının
aranacak gerçekleri, arananlar gibi; her daim soylu mazeretler ve
suskunlukların kandırmaya adanmış insan kültürleri…
Akira Kurosawa’nın
Rashoman filminde mahkeme bir sürü tanığı dinler. Fakat doğruyu söyleyen
kimdir? Aranan şey gerçek olandı! Fakat iyi olan mı gerçek olan? Yoksa evrimin,
tabiatın insanla bütünleşen bu süreçlerde, iyinin olmadığının, olmayacağının
sorgulaması mı?
Kafa karışıklıkları,
izleyici ile sinemanın çözümsüz bütünleşme hali yaşanırken; aktörler gibi
seyirciyi de etkileyen bir tek gerçek var; bebeğin ağlama sesi! Yani çağrısı.
Bebek, yaşamak için ağlıyor; sesleniyor…
Ve o ses; yepyeni
bir zamanın da kavuşumu haline dönüşüyor. Dürtülerimizin, genlerimizin derli
toplu hale geldiği şeye; neslin devamı olan şefkate, merhamete ve insan
kültürünün devamı olan yürüyüşe dönüşüyor.
Bütün sorgular,
arayışlar susuveriyor. Bir tek şey var; yaşatmak; yaşamak için…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder