Sayfalar

16 Aralık 2017 Cumartesi

BEBEĞİN ÇAĞRISI




BEBEĞİN ÇAĞRISI
------------------------------

  Bir bebek ağlıyor yağmurlu bir Japonya gününde. Burası viran bir yer ve bebeğin çağrısı; kurtuluş, yaşamak üzerine…

  Oysa o anda; Akira Kurosawa’nın sineması işbaşında. Ortada bir cinayet vardır ve bir sürü anlatıcı. Aranan gerçek bir türlü çıkmaz ortaya. Şimdinin ve belki de yarının aranacak gerçekleri, arananlar gibi; her daim soylu mazeretler ve suskunlukların kandırmaya adanmış insan kültürleri…

 Akira Kurosawa’nın Rashoman filminde mahkeme bir sürü tanığı dinler. Fakat doğruyu söyleyen kimdir? Aranan şey gerçek olandı! Fakat iyi olan mı gerçek olan? Yoksa evrimin, tabiatın insanla bütünleşen bu süreçlerde, iyinin olmadığının, olmayacağının sorgulaması mı?

 Kafa karışıklıkları, izleyici ile sinemanın çözümsüz bütünleşme hali yaşanırken; aktörler gibi seyirciyi de etkileyen bir tek gerçek var; bebeğin ağlama sesi! Yani çağrısı. Bebek, yaşamak için ağlıyor; sesleniyor…

  Ve o ses; yepyeni bir zamanın da kavuşumu haline dönüşüyor. Dürtülerimizin, genlerimizin derli toplu hale geldiği şeye; neslin devamı olan şefkate, merhamete ve insan kültürünün devamı olan yürüyüşe dönüşüyor.

  Bütün sorgular, arayışlar susuveriyor. Bir tek şey var; yaşatmak; yaşamak için…

Güven Serin 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder