Kamera; Güven Ganoslar Diyarı
Kamera, Güven - Ganoslar
Geceyi içine çekmiş/ Gün henüz üzerine düşmemiş...
GANOSLAR ve KUŞ SESLERİ
Tekirdağ’ın
gözbebeği olan diyar; Ganoslar (Işıklar Dağları) Tam olarak hiçbir yazarın,
çizerin anlatıp aktaramayacağı efsanevi yer…
Ganosların şaşırtan
yanı; o kadar çok ki… Doğa burada öyle bir canlı,r yanıltıcı sürprizler
hazırlıyor ki; bir parça kulağınız, gözünüz, eliniz; onlara etki eden duygu
bütünlüğünüz varsa; şaşkın bir sarhoşsunuz demektir…
Aşağıdan baktığınız
herhangi bir tepe karşısında insan gururuyla yaklaşmanız size oldukça soylu bir
pahlılığa patlayabilir. Hemen çıkarım dediğiniz tepenin onlarca yıl kullanılan;
belki de Tanrı ve Tanrıçalar zamanına giden o gizli patikaları; Rumlar ve
Yeniköy, Uçmakdere insanları tarafından da kullanılmıştır.
Mayıs Ayı kuş seslerinin;
yani Kara Tavukların, isketeler, bülbüller,ardıç kuşları; belki guguk, ibibik
kuşları da…
Yunus Usta ile böyle
bir zamanda kuşların çığlık çığlığa göğe yükselip, kendi doğaları gereği
yuvalarını kurup nesillerini devam ettirmek için harcadıkları çabaya tanıklık
ettik. Yeniköy’ün doğusundan eski patikalardan tırmandığımız yamaçlar; önce
koruluk, sonra masalımsı bir meşe ormanına dönüştü.
Katırtırnakları,
kendi kolonisini oluşturmuş küçük ıhlamur ağacı topluluğu ve ardıçlar… Burada
ardıç kuşuna ayrıca minnet duygularımı yolluyorum. Erozyon için, doğanın
doğallığına, her türlü hayvana ev sahipliği yapan ardıçlar onların da sayesinde
yayılıyor; toprağın kıymetini bilen, ona muhtaç tepelere ve dağlara…
Orman Bakanlığının
bir sloganı var; Orman, su varsa hayat var…
Mayıs ayı kuş
sesleri için niçin önemlidir? Kuşların evrimsel süreci, dönüşümü ve yolculuğuna
bir bakmak gerekir. Eş seçimi, yuva kurmaları; çılgın bir hikâyenin türkülerine
dönüşüyor.
Hazirana girmeye
hazırlanırken, henüz eş bulamamışların telaşı ise ayrıca dinlenmeye değer…
Hâlbuki onlara insanca nasihat versek; “ acele etme be kardeşim, bekârlığın
tadını çıkart.” Desek; kim bilir bize ne türküler yakacaklar; evliliğin o
muhteşem telaşı için…
Yeniköy’ün,
Uçmakdere’nin ve bölgede ki Ganos Diyarının neredeyse tüm köylerinin doğası,
yeşillik şölenine dönüşmüş. Azalan; neredeyse biten çiftçiler, köylüler; bu
tabiat harikasının bonkörlüğünü de ortaya çıkartıyor.
Dağların güneye bakan
tarafları ayrı bitki örtüsü; kuzeye bakan tarafları apayrı bir dünyayı gözler
önüne çıkartıyor. Hele, derin vadileri; başka bir mucizenin devamını aktarıyor;
yaz kış, hayvan bakımı, sebze, meyve yetiştirmenin ve insana doğa ile buluşup,
kaplıca, ilaç; huzur aktarım merkezi olabilecek yerler; bu yerler…
Lili Marleen türküsü
nasıl dilden dile yayılıp, onlarca dile çevrilip tüm insanlığa ait olmuş bir
destansı türküyse; Ganoslar Diyarı da Tekirdağ’ın; Tekirdağ insanının onur
duyup, tüm ulusa ve insanlığa armağan edeceği bir yer…
Buranın gizlenmiş,
unutulmuş hikâyeleri gibidir bitki örtüsü… Biraz bakıp, biraz korursanız;
toprağın altından hiçbir zaman görmediğiniz bir çiçek, ağaç filizi veya bir
böcek; sanki en ilkel çağların devamını anlatmak için; bende varıp ey insan;
beni fark et; incele, görevimi anla; bilgi ve görgüsünü veriyorlar…
Ganos Diyarı yeniden
doğuyor… Var olan tohumlar önce koruluk,
sonra orman olurken; çoktan göçmüş kuşlar yeniden evlerine geri dönüyorlar. Doğa,
insanla daha da güzel… Doğa insansız da yapabilir; ama insan doğasız ASLA
yapamaz…
Kuzey Buz Denizi ilim
dünyasını şaşkına çeviriyor. 20 yıl sonra hiç buz kalmayacağı düşünülüyor. Ve
sorumlusu insan olarak kabul ediliyor. İnsan; bitmeyen açlığı ve henüz
kazanamadığı deneyimi; neleri kaybettiriyor; hangi cennetleri cehenneme
çeviriyor; bunu yine zaman çizelgesinin kapanış anı göreceğiz…
Henüz vakit erken
iken, henüz Ganoslarımız yemyeşilken; ıhlamurları çoğaltmalı, adaçaylarının dem
keyfini her yudumda; toprağın, suyun yaşama olan hediyesine minnetten öte, harekete
geçmeliyiz…
Şair ve yazar Hans
Leip’in cephede 1915 savaşında yazdığı Marlene Dietrich’ün üne kavuşturduğu
Lili Marleene türküsü;
Kışla kapısı önünde fener/ Eskiden de oradaydı, şimdi de
orada / Orada tekrar görüşsek ya / Dursak tekrar lambanın altında/ Tıpkı eskisi
gibi, Lili Marleen/ Tıpkı eskisi gibi, Lili Marleen
2 yorum:
Doğanın o uçsuz bucaksızlığı içinde, belli türlerin seçebileceği, barınabileceği ayrı mekanlar, köşeler var sanki. Başka diyarlara göçseler de özellikle kuşlar bu cennet köşelere başarıyla ulaşabiliyorlar. "Kuş cennetleri" öyle oluşmuş herhalde.
Bu canlılar doğanın dengesini ne güzel, ustaca sağlıyorlar. Geçen yıl Mersin Yaylalarında beyaz kelebekler çoktu. Ceviz ağaçlarında tüneyen serçeler geçen yıl çok azdı. Sincap hemen hemen hiç yoktu. Doğa bir düzen kurmuş, her şeyin telafisi mümkün.
Bir orman,koruluk sadece yeşiliyle bakılırsa,kuşu,böceği eksikse;o orman da bir şeyler eksik; ruhu... Haklısınız Makbule Öğretmenim; doğanın uçsuz bucaksızlığı içinde belli türler her daim uyum sağlıyor;belki de kuruluşun,var oluşun öncüleri oluyorlar..
Yorum Gönder