Kamera; Güven Çeşmedere Ganoslar
İlyas Bey, Necati Bey ve Yunus Usta
Kamera,Güven Çeşmedere-Ganoslar
Kim bilir kaç bin yıllık türkü;hep taze...
Kamera; Güven Çeşmedere-Ganoslar
Tabiat ilmik ilmik dokumuş. Zaman kendi
zamansızlığına dönüşmüş. Yunus Usta
yorgunluğu çoktan unutmuş,keşfettiğimiz
şelaleye bakıyor.
Kamera; Güven Çeşmedere-Ganoslar
İlyas Bey ikinciye katıldığı bu diyarda tam bir
gezgin ruhuyla; adım adım ilerliyor tabiatın bağrına...
Kamera; Güven Çeşmedere
Necati Bey ilk kez katılıyor. Geçerli not alıyor,
gezinin gezginleri tarafından; doğaya uygun,doğa
ile barışık...
Uçmakdere Köyü
Sağ tarafımda çay ustası İbrahim. Sol tarafımda ise
doğaya adanmış Abdullah Bey..
Ganoslar Diyarı Gezileri, birçok fasıldan ibarettir.
En önemlisi sabah kahvaltısı İbrahim Ustanın çayının
demlendiği yerde; Uçmakdere Köyünde başlar...
GANOSLAR MİLLİ PARK OLMALI
Yaratıcının özene
bezene hazırladığı bu yerler acilen koruma altına alınmalı. Deresiyle,
vadisiyle, tepesiyle, ağacı, bitkisiyle; toplumun her kesiminden insanı
ilgilendiren ve bu insanlığa bir kurtarıcı gibi sunulan bu yerler Milli Parka
dönüştürülmeli…
Milli Parkın anlamı,
“ Bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletler arası ender bulunan tabi
ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip
tabiat parçalarıdır.” Tanımlaması kanunlarla desteklenmişse ve insanların
bugünkü çaresizliği hızla şehirlere dolmuş olmanın hasatlık çoğalmasıysa bu yer
şehrimiz insanından öte tüm insanlık için acilen kurtarılmalı…
Şair Kasımoğlu’nun
dizelerine ki gibi; “ Ağarırken tan yeri/ sabahın dinginliği yedi cihana
bedel.”
Ganoslar Diyarında
tan yeri ağarırken o muazzam gösteri başlıyor. Tepelerden denize veya
tepelerden tepelere her an değişen gölgelerin ağır ağır dağlara, vadilere
dönüştüğünü görürsünüz…
Çam kokuları
eşliğinde virajlı yolların keskinliğinde Yeniköy karşılıyor bizi… Kekik,
Adaçayı ve ıhlamurların senfonik bir esere dönüştüğü tepenin sessiz köyü… En
acil yardım, en yüksek çağrı bu köyden başlatılmalı… Şehrin turizmine, bölgenin
gelişimine katkı verecek en baş köylerden birisi Yeniköy ve Uçmakdere onları
izleyen diğer köyler…
Bir avuç yer gibi
görünen Ganoslar tam da sürprizlerin, çeşitliliğin olduğu bir diyardır. Bitki
Bilim Uzmanlarının, Çevrecilerin, Büyük Şehir Belediyemizin, Sağlık
Kuruluşlarının acilen ilgi alanına girmesi gereken; tüm insanlığa ait
güzelliklerin, estetiğin, zarafetin, besleyiciliğin olduğu bu yer; kontrollü
bir şekilde hiçbir özgün oluşumu yok edilmeden Türkiye turizmine ve dünya
turizmine açılmalı…
Bölgeyi tanımak için
şairin insanlığa seslendiği gibi “ Tan yeri ağarırken” süzüldük Ganosların
dönemeçli yolarını, fıstıkçamlarını seyrede seyrede Uçmakdere Köyüne.
Bahçelerin gülü olur da gül yüzlü İbrahim olmaz mı? Yedi diyarı gezseniz onun
Ganoslara yakışan yüzünü bulamazsınız. Uçmakdere Köy Kahvesinde böyle bir insan
çay ve kahve yapar; dağların arasında kaybolmuş, Turizm Kültür Müdürlüğünün,
Büyük Şehir Belediyesinin, Valiliğimizin görmediği, görmek istemediği bu yerde…
Bölgeyi daha iyi
tanımak adına bu sefer yönümüzü Çeşmedere istikametine çevirdik. Gaziköy –
Şarköy istikametinde Uçmakdere’den sonra saklı bir cennet… Yamaçları adaçayı
ormanlarıyla süslü… Vadinin derin yatağında her an, her daim akam su; çınar
ağaçlarının sonsuza uzanan ormanını oluşturmuş… Yüzlerce çınar ağacı; kuş
şakımalarına ev sahipliği yapıyor.
Derenin taşlardan
atlayan suları büyük esere ses veren müzisyen ve çalgılar gibi; tam bir ahenk
içindeler. Yamaçlara yayılmış çiftçi kadın ve erkekler kışa katkı adına adaçayı
topluyorlar. Büyük bir zahmet, onurlu bir meşguliyet içinde alın terinin
emeğini oluşturmanın, bu gizemli vadilerin tepelerine minnettarlık içinde
köklerine zarar vermeden adaçayı topluyorlar.
Gezi ekibimizin
değişmez öncüsü Yunus Usta gezi sözünü, yürüyüş ifadesini duyar duymaz yine hep
o aynı heyecan içinde bir saniye duraklamadan tamam dedi. Ve sonra bize sürpriz
yapan iki kişi; İlyas Bey ve Necati Bey’in misafirliği, ilk kez gittiğimiz
Çeşmedere Vadisi, yepyeni düşünceler üremesine neden oldu.
Buraları sınırlı
insan tarafından bilinip kullanılsa da temiz tutulmuyor… Önemi o kadar büyük
olmasına rağmen şehrimizin turizmine, bölgenin kalkınmasına büyük katkılar
verecek olmasına rağmen bu kadar aldırmazlık niçin anamıyorum? Bu şehir insanı
bunu hak etmiyor; efendiler…
Sayın Valim,
Büyükşehir Başkanım, İl Kültür Müdürüm, Sivil Kuruluş ekiplerim; bu şehir, bu
bölge bu ülke; güzel olan, estetik ve nadide olan her şeyin korunması
gerektiğinin acile yeti ile can çekişiyor…
Sadece ithal sanayi
ile ayakta kalınamaz… Sadece çevreyi kirleterek büyük ülke, büyük şehir
olunamaz. Şehirler yönetilemez büyük kapılar ardında…
Şimdi sıcaklar
başlıyor. Bölgeye akın akın insanlar gelecek. Yığınla çöp bırakılacak… Çok sık
kontrol yapılmalı. Milli Parkın ilk temelleri hiçbir zaman kaybedilmeden
atılmalı. Özellikle çamlık alanlar çok sık temizlenmeli! Kırk yılda, elli yılda
oluşmuş bu güzel orman, bir tek sigara kıvılcımı yüzünden simsiyah olabilir;
sayın yetkililer…
O zaman bunun
hesabını kim verecek? Hepinizi suçlu kabul ederim… Durmadan buradan
vicdanınıza, doğa severler herkese, estetiği, nadideliği, güzelliği koruyacak
insanlara, kurumlara seslenirim…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder