İSTANBUL
HERKES ÇIPLAK
Bilinen o hikâyeyi
tekrarlamayacağım. Çünkü çıplaklık neredeyse her ülkede yozlaştırılan,
üzerinden pay alınan, tıpkı dinler gibi, özünde olan sadeliği, barışçıllığı bir
kenara bırakılıp, diğer insanlar üzerinde güç sahibi olmanın yanında yaşamsal
bir baskıya dönüşmesi, bir insanlık suçu gibi işlenmeye devam ediliyor.
En uygar ülkelerde
bile “çıplaklık” kullanılmaya devam ediliyor. Son olarak, Fransa’daki merkez
sağ ana muhalefet partisinin başkanı Jean François Cope, okuduğu bir çocuk
kitabı karşısında kanı donmuş. Kitabın adı “ Tous a poil” yani Herkes
Çıplak.
Medyanın alay konusu
olan Cope, bu açıklamasından sonra o güne kadar bin tane satmış kitap şimdi
satış rekorlarına koşuyor. Demek ki Fransız halkı, merek ve irdeleme konusunda
çıplaklığı ahlaksallık la işlemeye kalkan Bay Cope’yi ciddiye almadığı gibi,
kitabı adeta ödüllendirir gibi satın alıyorlar.
Berlin Film
Festivalinde sansürsüz olarak gösterilen ve ülkemizde de 14 Martta gösterime
girecek ‘NYMPHOMANİAC’ yasaklandı. 50’li yaşlarda bir kadının çocukluğundan
başlayarak erkeklerle olan ilişkilerini anlatan ve iki bölümden oluşan bu film,
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü tarafından
yasaklandı. Üst Kurul bu filmi izledikten sonra gösterilmemesine karar veriyor.
Teknoloji ve bilgi,
sapla saman gibi birbirine karışmış durumda. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu
ve hangi düşünceyi besleyip büyüteceğimiz in büyük kuşkuları çığ gibi büyüyor.
Milli Eğitim Politikaları çökmüşe benziyor. Bu kadar büyük ve hızlı
dönüşümlerin, teknolojilerin, tüketimlerin yaşandığı dünyada, okullarda ezber
derslerle çocuklarımızı yarınlara hazırlayamayız. Onları, piyasa şartlarına
göre ve her şeyden haberdar kılmak zorundayız.
Yasaklarla, ayıplarla
hiçbir yere varamayız. Yasakların, ayıpların, kuşkuların çocukları ne âlemde,
nasıl bir istatistikle inceleniyor; böyle bir milli eğitim politikası var mı
acaba? Çocuk yaşta yaşanan suç oranları, hap ve uyuşturucu kullanma oranları
hızla artması, bir şeylerin yanlış yapıldığını da anlatmıyor mu?
1980’lerden önce
yasak film ve kitaplar şimdi her yerde; kaç kişi etkileniyor ve kaç kişi, bu
filmlerden sonra milleti ve vatanı için yıkıcı hale geliyor? Esas soru bu değil
midir?
Yaşı oldukça küçük,
çocuk yaşta bir kıza bir çete tecavüz ediyorlar. Çete üyeleri onlarca kişiden
oluşuyor. Unvanları da ilginç; içinde her meslekten insan var, öğretmeden,
subaya, memura, esnafa kadar; bunların yasaklarla gelen gereksinmelerin
sapkınlığa dönüşmüş hali olduğundan şüphe edebilir miyiz hiç? Edemeyiz; bir
toplumun, uygar dünyanın ve yaşamın vazgeçilmez olan kadını, insanları
hiçlikten kurtaran manevi destek veren inançları siyasal çıkarlarla
yozlaştırmaya başladığımız an; toplumun kokuşmuşluğu, çöküntüleri ve insan
çığlıkları her an, her yerden duyula bilir.
Bu toplumun
aydınları, kendini bir parça bu vatana borçlu hissedenler, akıl ve iradeyle
vicdan ve merhameti yakalamış olan insanlar; artık, bencilliği bir kenara
bırakıp, öncü görevine, büyük bir iç huzurla girmeniz gerekir. Yanlışlara,
yasaklara, haksızlıklara, hukuksuzluklara baş kaldırmak zorundasınız; çünkü
sıra size de gelecek…
Rus çarınca
görevlendirilen genel vali salona girince Chopin’in gözleri birden keskinleşir.
Öfkesi bilince dönüşür. Piyano çalmayı bırakır. Rahat koltuklarında oturan
soylular habire yemek yemektedir. Genel Valinin salona girdiğini görünce hepsi
yerlerinden fırlar, yerlere kapanıp sofranın başköşesine oturturlar. Soyluların
başı Chopin’in çalması için işaret verir. Öfkesi bilince dönüşen Chopin,
parmaklarını tuşlara serçe vurur;
“ Ben Çar’ın
cellâtlarının önünde çalmam” diye bağırır. Oysa o dönem, sanatçıların büyük
çoğunluğu soyluların onu tutmasına bağlıdır. Bu dönemin sanatçılarının, akil
insanlarının nasıl ve hangi şekilde büyük yanılgıların içine düştüklerini,
insan ihtiyaçlarının zavallı bitmezlik içinde olmasını da bilmek gerekir.
Ama bir şeyi daha
biliyorum; gurur kötüdür. Onur ise, insanı daha bir insan yapar. Chopin,
parayı, unvanı değil, onuru terci etmiştir. Gün, onuru terci etme günü; gün,
hukuku, hakkı, eğitimi anlayıp sahiplenme günüdür…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder