YORGUNUM: ÇOK YORULDUM ARKADAŞIM!
(Arkadaşım,Metin Esen'e adına sunulmuştur. )
Neredeyse tüm yaşamı yollarda geçen şoför arkadaşım atölyeye gelmeyeli aylar oldu. Bilirsiniz meşguliyet denen canavarı! Oraya, buraya, şuraya derken, sevdiğimiz, saydığımız insanları unutur ve dün görüşmüş gibi unutmaya pek güzel insani bir mazeret ekleriz…
Avrupa, Kafkas dünyası ve daha birçok ülkede gitmedik yer bırakmayan arkadaşımı aramak için uygar ve kapitalist dünyanın en büyük nimetlerinden olan cep telefonuna sarıldım. Hangi ülkede olursa olsun WhatsApp denen, akıllı telefonlar için geliştirilen haberleşme yoldaşına sarıldım. Bir taraftan da arkadaşımla “En son ne zaman görüştüm?” sorusuna utanarak, sıkılarak cevap arıyorken mesajımı yazıp şoför arkadaşıma ilettim:
—Selamlar arkadaşım. Nasılsın?
Nerelerdesin?
Çok tecrübeli, deneyimli bir şoför olan arkadaşım, yine ve çoğu zaman direksiyonun başında olduğu için pratik yapıp çok kısa bir video çekip anında bana yolladı:
—Merhaba, selamlar arkadaşım.
Şu an Romanya sınırları içinde, yine acil bir yükü Hollanda’ya getirmek için
yollardayım.
Kısa video yeterli olmamış ki derhal WhatsApp görüntülü arama tuşuna basıp bana görüntülü konuşma isteği gönderdi. Uygar dünyanın akıllı ve baş döndürücü uygulaması hemen bizim isteklerimize cevap verip 800 km’lik mesafeyi yan yana getirdi. O yolculuk yaparken, aracında sabitlediği yere koymuş olduğu telefonla hem güvenli sürüşüne devam edip, hem de benle, görüntülü konuşmaya başladı.
İlk sözlerinden birisi, çoğu zaman olduğu gibi:
—Yorgunum… Çok yoruldum arkadaşım…
Yaşama dört elle sarılan, sevdiklerini sürekli ekonomik yönden de mutlu edeceğim diye çabalayan insanların yorgunluğu yüzüne binen zamanın tozlarından da belliydi. Her zaman olduğu gibi kasvetli bir konuşma değil, ölüm denen şeyin cepte olduğunu bilip, geriye kalan yaşam için kimi bizi güldüren, kimi düşündüren ve bazen de umutlandıran kısa sohbet, upuzun zamana yayılmış iki insanın hiçbir zaman koşul koymadığı, sınırları doğal yaşamlarda ki gibi çoktan kaldırmış bir halde tamamladık.
Hiç durmadan bir ülkeden bir ülkeye, bir kültürden diğerlerine akmak, birkaç gün önce Türkçe, birkaç gün sonra, Romence, Almanca, Rusça, İngilizce konuşmak ve bulunduğun durumu sözcüklere dökmek; çok yüce bir duygu ameliyatı olmalı… Çok yüce ve sihirli bir ameliyat…
Bilirsiniz, her tedavinin veya ameliyatın yan etkileri, olumlu ve olumsuz yanları vardır. Değişen, dönüşen ve sıklıkla farklı kültürel, sosyal yaşamların içinde olan insanların durumu, arkadaşımın yorulmuş hali de böyle bir şeydi…
Nasıl, gurbeti bir türlü sindirememiş ve ülke özlemi içinde en güzel, en kalıcı şiirlerini yazıp Nazım Hikmet olunduysa, öyle bir evren ve evrim içinde bulunuyoruz ki, her acının, hüznün de kendine özgü bir ödülü oluyor…
Arkadaşımın akıllı telefondaki görüntüsüne özlemle baktım. Yine aylar, belki yıllar sonra buluşacak oluşumuzun belli bir zamana ait olmayan tarihsel buluşma planlarını hiç gocunmadan, kırılmadan tamamladık.
Yorgun, hatta yorulmuş bakışlardaki arkadaşıma “Hoşça kal” derken, o bütün yorgunluğa, büyük tecrübe ve deneyimlerini hiç yorulmayan elleriyle, sımsıkı yapışmış olduğu direksiyon ve aracıyla Romanya’dan Macaristan’a doğru yol alıyordu.
Görüşme bitince, Nazım’ın şiirine ve Cem Karaca’nın yorumu olan Mavi Liman’a sarıldım. Bilirsiniz yazı yolcuları yorulmazlar… Hep, yorgun olan bir yoldaş, sırdaş, gezgin, yolcu beklerler; anlatılmamış öyküleri anlatacaklar: -Yorgunluk, yorulmuşluk nedir? Diye sormadan, sözcükleri sıralayacaklar…
Güven SERİN
2 yorum:
Canım dostuma CAN DOSTUM a sonsuz saygı ve selamlarımı şu an bulunduğum almanyadan iletiyorum.Evet dostum gerçekten çok yoruldum bilmiyorum kaç araç eskittim ve kac milyon kilimetre oldu 40 seneden bu yana ama YORULDUM ve sevdiklerime olan özlemim her gün daima çoğalarak birikiyor ve inşallah ki görüşmek üzere deyip hasretle ellerinden sıkıyorum dostum benim.
Eyvallah,sevgili dostum; dostluğun içini ,hissedilen,mimari ve mühendislik bir hünerle süslemeyi başaran herkese ve sana,minnettarlığı borç biliyorum...Selam,saygı ve sevgilerimle...
Yorum Gönder