10 Ağustos 2024 Cumartesi

TEKİRDAĞ ANILARI

 

İNTERNET

                                                     TEKİRDAĞ ANILARI

   ( Hıfzı Veldet Velidedeoğlu )

   Yaşadığımız ve misafir olduğumuz şehirlere anılarla bağlanırız. Anılarımızın oluşmasına, sağlam kalabilmesine mekânlar, bulunduğumuz şehir insanları ve şehrin doğası çok şeyler katar. Yani bir yemeğin tuzu, biberi, yağı neyse, şehir anıları da öyledir; yaşamın tuzu, biberi, yağıdır…

  İyi bir aşçı iseniz; Ord.Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi,1936 eylülünde misafir olarak gelmiş olduğunuz Tekirdağ anılarını 38 yıl sonra Yol Kesen Irmak eserine taşırsınız…

  Atatürkçü Düşünce Derneği kurucularından, Velidedeoğlu daha 16 yaşında kurucu mecliste kâtip olarak çalışmaya başlamıştır. Atatürk Söylev’ini ( Nutuk’unu ) mecliste okuduğu 6 gün,36,5 saat boyunca, baştan sona dinlemiştir.

   Cumhuriyet’in ve devrimlerinin yetişmiş insanlara ihtiyacı vardır. Bir deha, Mustafa Kemal Atatürk tarafından esaret, işgal zincirleri kırılmış olunsa, yepyeni bir hürriyet doğmuş olsa da, Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi aydınlarımız olmasaydı Cumhuriyetimiz 100.yılını zor kutlardı. Bütün zorluklara rağmen, bugünün neşesi, umutları kaybolmamışsa onlara ve onların eserlerine, hatta anılarına da çok şey borçluyuz…

   Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Onursal Başkanı olan Velidedeoğlu’nun Tekirdağ anısından haberim yoktu. Onun gibi bir başka Hukuk insanı Av.Güneş Gürseler’in arayıp bu eserden haberdar etmeseydi, Tekirdağ anılarından yine haberim olmayacaktı. Yollamış olduğu üç sayfayı defalarca okudum.1974 yılında yazılmış olan eserden sadece üç sayfa bile insan sosyolojisini, şehir kimliğini, edebi ve felsefi düşünce içinde anlamak için;  bir çağrı, hatta bir gülümseme…

   Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu,1936 Eylülünde Tekirdağ’a hastanede başhekim olarak görev yapan dostuna misafir gelmiş.1936 Eylülünde Tekirdağ’da bir hafta kalmış. O zamanların şehir nüfusunu, şehir kimliğini göz önüne getirmek gerekirse, ahşap evlerin henüz tükenmediğini, Türk Yahudi, Ermeni ve Rumlarının henüz Atlantis Kıtası gibi kaybolmadığını da söyleyebiliriz. Kısacası şehrimizin her mahallesinde çok ayrı kültürler, inançlar, gelenekler ve görenekler yaşansa bile; aynı denizin, aynı toprakların çocukları olarak yaşamın içinde kim bilir hangi unutulmaz anılara hizmet ediyorlardı…

   Velidedeoğlu Avrupa’dan geleli iki yıl olmuştu. İstanbul’un yakınında, bağ-bahçe ve o günün hiç bozulmamış, henüz balıklarını yitirmemiş denizinde epey vakit geçirmiş. Anlattığına göre her gün kayıkla gitmiş olduğu plaja gitmeyi serüven anlayışı içerisinde gerçekleştirmiş. Yanına aldığı hasır şapkası, birkaç kitap ve günlük yiyecekleriyle birlikte kendisinin ifade ettiği gibi;

“ Hiç dokunulmamış, bozulmamış, pırıl pırıl kucağını açan incecik kumları arasında, tek başıma, yaşamın tadını çıkardım.”

  Yaşama mana katan şey anılar ve o anıları yazı sanatına teslim etmekten geçiyor. Meşhur bir söz var; “ Gözyaşıyla yazılan anılar, gözyaşıyla dinlenir” Bence, bu sözü daha da genişletebiliriz; “ Tebessüm, doğa sevgisi içinde yazılan anılar, tebessüm ve doğa sevgisi içerisinde dinlenir.”

   Gece olunca dostu olan hastane başhekimi evine, Tekirdağ Belediye Başkanı Muhterem Pekel ve şehir tüccarlarından birisi gelmiş. Gelenler başhekimin arkadaşları olduğu belli. Hemen bir masa hazırlanmış. Vakit geçirmek için poker oynamak istemişler. Dördüncü kişi olarak misafir doçent Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nu davet etmişler.

—Buyurun

—Ne olacak?- diye soran genç misafire hekim arkadaşı:

—Bir poker partisi yapacağız, der.

—Ben poker bilmem, sözüne orada bulunan Tekirdağ Belediye Başkanı:

—Estağfurullah beyefendi tevazu buyuruyorsunuz.

—Ben poker bilmem

—Aman beyefendi, o kadar sene Avrupa’da bulunmuşsunuz, buna imkân var mı?

  Düşünsenize genç doçentin düştüğü durumu… Ona bakan küçümseyici gözleri. Veya ondan çok şey bekleyenlerin kırık umutlarını, diye düşünebilirsiniz. Bu değerli insan da böyle düşünmüş ki aklından hiç çıkmayan bu anıyı 38 yıl sonra yazdığı esere taşımıştır. Şu satırlar 38 yıl önce yaşadığı anının ağırlığını anlamaya yetiyor;

“ Hiçbir şey anlamadığım, hala bugün de bilmediğim oyun terimlerini dinleyerek geçen o akşamki iki saatlik sıkıntıyı hiç unutamam.”

  Poker oynamayı bilmeyen Ord.Prof.Dr.Hıfzı Veldet Velidedeoğlu üç yabancı dili: İngilizce,Fransızca ve Almanca çok iyi biliyordu.Poker ve oyun terimlerini bilmeyen Velidedeoğlu’nun 5 ciltlik Medeni Hukuk kitabı,100’e yakın bilimsel incelemesi,araştırma ve konferansları,Almanca ve Fransızca inceleme ve çevirileri ve daha bir çok akademik çalışma…

   Ölümünden bir gün önce ( 23 Şubat 1992 ) yazıp gazeteye yolladığı köşe yazısında ATATÜRK gibi sadece ve sadece gençlere seslendi;

 “ Gençler, Atatürk’ün çağdaşlaşma yürüyüşünü sürdürünüz; bunun için ikinci Milli Mücadele’yi başlatınız.”

Güven SERİN 

 




Hiç yorum yok: