11 Kasım 2023 Cumartesi

EGE AKDEMİR: UÇSUZ BUCAKSIZ ŞAİR

 


                  EGE AKDEMİR: UÇSUZ BUCAKSIZ SEVGİ

   Taptaze bir genç; hani eski insanların imrenerek seslenişlerindeki gibi; Ege Akdemir bir delikanlı! Sevmenin bedelini, karşılıksız, rüşvetsiz, ama ve fakat-sız olabilme becerisi içinde sadece romantik bir anın tutkusu değil, kendi ruhsal akışı içinde girmiş olduğu aşk nehrinde yüzmeyi bilmeden yüzebilme cesareti gösteren bir şair…

   Kendi ifadelerindeki gibi: - Biraz Kayseri, biraz da Tekirdağlı bir genç şair… Daha önce 2020 yılında basılan O KADIN şiir kitabı, sadece ve sadece bir tek kadına; O Kadın’a adanmış… Belki de hiçbir zaman kavuşamayacağı, tıpkı Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre gibi tam da şiir sanatının, bitmeyecek öykülerin sevdasına menzili olan bir şair…

   Kenan Işık, Vyaceslav İvanov şiirini nasıl yorumlamışsa, seslendirmiş hiç dokumadan, öpmeden, duymadan hissetmiş, kâinat gibi akan dizeler;

 “İki ağaç gövdesiyiz biz, aynı yıldırımın yaktığı”

   Ege Akdemir’de öyle savunur ulaşamadığı, çok yakınında aynı zamanda çok uzak sevgiliyi. Bildik bütün zamanlar; gün ve geceler, saat ve dakikalar, hep ona akar; o çağlar bütün yüksek nehirlerin orman kokuları içinde; boylu boyunca; kalp atışları ve yasemin kokuları ile iç içe…

  Ege Akdemir, heyecanını, sevgisini ve sevdasını saklamayıp ikiyüzlü insancıklar gibi sakınmayan bir yürek. Henüz ikinci kitabı baskıya verilmese de, hazırladığı şiirleri aylar önce benimle paylaştı.

  Kitabının ilk sözleri diğer kitabındaki gibi, ona cesaret veren, destek olan annesi ve kendisinin ifadelerindeki gibi; “ Yüce Rabbe” sesleniş var. Oğlunun ulaşılmaz sevgisini kınamak, onun temiz hissiyatını yok etmek yerine, destek olan bir anneye ve bu uğurda insan denen canlıların düşüncelerini, sevgi ve sevdalarını destekleyen herkese minnet duygularımı ve teşekkürlerimi borç olarak sunar ve bilirim…

  Kolay değildir sevginin diliyle yazı sanatına yaslanmak ve tutunmak. Kısa, bencil tatlar, şamatalar dururken, uçsuz bucaksız evrenin içinde kaybolur gibi sevda yıldızlarının, dünyalarının içinde yaşamak ancak ve ancak şiiri, sevgiyi ve evreni özümseyen insanlar tarafından özgüdür.Onlar,cesur ve kavgadan uzak; karşılıksız sevgiye yazgılıdırlar…

   Genç şair, uçsuz bucaksız sevgisi içinde tutunduğu ve kalbinin “O Kadın” diyerek seslendiği sevgilin elinde oluşunu: -Milat, yaşam iksiri gibi kabul ediyor. Görünce binlerce, yüz binlerce insanın sıradan kavgalarını, hiçbir zaman dokunamayacağı bir tenin saf sevgisine, sevdasına tutunmak, başlı başına sıra dışı ve uçsuz bucaksız bir kaynaşma…

   Kitabının başlangıcındaki şiiri sevgisini olduğu gibi tüm çıplaklığı ile anlatmaya yetiyor;

 Yüreğinde

Bir

Sevgi çiçeği olarak

Büyüdüğüm

Başlangıcın ve bitişin ötesindeki

Tek kadınıma.

   Böyle bir yürek, gönüllü adanmışlık, inanç ve sevgi; dünyevi yaşamın bütün standartlarını altüst eder… Kısacık yaşamlara; “ Sev beni seveyim seni” alışkanlıklarını sığdıran milyonlarca hayat, en sonunda tatsız tuzsuz adına sevda bile denmeyecek bir sürü kötü ilişkiyi, kötü bir miras gibi bırakıp da yaslı birer ruh olarak çekip gidenlerden değildir Ege Akdemir’in sevgisi.

   Ege Akdemir, tam da tasavvuf sevdası içinde, kendi özgürlük alanında, çağdaş çilehanesi içinde; sadece “O Kadın” dediği kadınına sığınır ve onun için yaşar…

  Nazım Hikmet duymuş olsaydı bu koca sevdayı, belki de tekrar ederdi neredeyse bir yüzyıl önce yazdığı şiirinin dizelerini koca yüreğiyle;

“Yapraklara dallara, yeşillere, allara

 Nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.”

 Güven SERİN 

 


  


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Muhteşem 👏👏👏👏

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkürler...