HATİCE ÇINAR:
BİR ÇINAR
Hatice Çınar’ı, dokuma ustası ve öğretmenini yeni tanıdım.13 Ekim günü Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi binasında bulunan Namık Kemal Kütüphanesine kitap değişimi için gittiğimde, Kültür Müdürlüğü sergi salonuna indim. Açılmış olan sergileri gezerken tanıştım dokuma ustası Hatice Çınar ile.
Serginin ismi kulağa ve hissiyata çok iyi geliyor; “ Geçmişten Geleceğe İzler” Geleneksel Türk Sanatları; dokumacılık, seramik ve çini eserleri, kim bilir kaç yüzyılın izdüşümü, öyküsü, henüz söylenmemiş sözcüklerin de karşılığı vardı bu ürünlerde.
Sergideki dokuma ürünleri, çini ve seramik eserleri hepsi hünerli bir el, eller tarafından yapılıp sunulmuştu. Çağımız tüketim çağı, vazgeçme, terk etme çağı olduğu için, el sanatları dipsiz kuyulara terek edilmek üzereyken, Kültür Bakanlığı, Müdürlüklerimiz ve aynı zamanda Hatice Çınar gibi bu işe tutku ile bağlı insanların yüce emekleriyle bugüne kadar gelmeye başardılar…
Geçmişten Geleceğe İzler sergisindeki dokuma, çini ve seramik ürünlerini gördükten sonra dokuma salonuna geçtik. Dokuz dokuma tezgâhın bulunduğu Orta Asya’dan Anadolu’ya ve oradan Rumeli diyarına ulaşan, Tekirdağ’a uzanan çok eski kültürlerin ilmik ilmik dokunduğu kilimlerin, farklı dokuma ürünlerinin de tezgâhlarda üretildiği salon; tam manasıyla; geçmişi, sadece geleceğe taşımıyor, aynı zamanda bu zamana da aktarıyordu.
Gülsüm ninemin dokuma tezgâhına göre daha küçük, daha bakımlı tezgâhlar; öğrenmek isteyen, hüner sahibi olmayı hedefleyen insanlarımız için kurulmuş. Bu işin sırlarını kurumlarımız; Halk Eğitim Merkezi ve Tekirdağ Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz tarafından yapılan destekler ile birlikte Hatice Çınar gibi öğreticilerle birlikte, unutulmaya yaklaşan el sanatlarımız için kurtarıcı; bir yerde geri çağırma, yok oluşa meydan okuma haline gelmiş durumda.
Dokuma atölyesine gittiğimizde bir çınar ağacı gibi dimdik duran Hatice Çınar’a dokumacılık adına kısacık sorular sorduğumda tıpkı iplikleri, motifleri, öyküleri dokuyan diğer eller gibi heyecan ve inanç içinde;
“ Ben Hatice Çınar, Karacakılavuz doğumluyum.1974’ten beri bu işi yapıyorum. Dokumacılık zanaatını bana annem ve ninem öğretti.”
—Hatice Hanım, bu işi kişisel
olarak mı yapıyorsunuz?
—2001’e kadar kişisel olarak yaptım.
Sonra bana yapılan teklifi; yani bu işi diğer insanlara, kursiyerlere öğretme
işini kabul ettim.2001’ten bu yana, bir yandan kendi adıma ürünler dokurken,
bir taraftan da bu işe gönül vermiş olan insanlara öğretiyor, anlatıyorum.
—Bugüne kadar kaç öğrenciniz
oldu?
—Bugüne kadar 450 kursiyere
dokumacılığı anlattım ve öğrettim.
—Yaptığınız işi belli ki çok seviyorsunuz.
Tam tamına yarım yüzyıldır bu işi yapıyorsunuz. Umutlu musunuz?
—İlk başlarda umudumuz azalır
gibi olsa da, şimdi daha çok umutluyuz. Yaptığımız eserlerin bazıları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Hanım tarafından ABD’ye getirildi.
Orada da çok beğenilmiş…
Umudu yitirmemek, tüketim dünyasına bir yerde üreterek meydan okuyup, göğüs germek fazlasıyla erdemli, hünerli, inançlı bir şey…
Tüketmenin sonu olmadığı ispatlanmıştır. İhtiyaçların da öyle! İnsan denen canlı dengeyi, üretmekle, irdelemekle başaramazsa, mecburen tüketim dünyasının kölesi olmak zorundadır. Bir yudumluk yaşamın neredeyse tamamını tüketim çılgınlığı içinde debelenerek, oradan oraya savrularak geçireceği gün gibi ortadadır.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu göreve geldiği 2019 yılından beri üreten ellerin, düşüncelerin yanında olmayı sürdürüyor. Görevi başında ve her zaman bir başka düşüncenin heyecanı içinde gülümserken gördüğüm Ahmet Hacıoğlu’nu gönülden tebrik ediyorum.
Hatice öğretmene, ustaya şehrimiz, ülkemiz ve yitik giden nice zanaatin, kültürün yitirilmemesi için kaybetmediği heyecanı ve enerjisi adına teşekkürü borç biliyorum. Ben Hatice ÇINAR: BİR ÇINAR…
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder