3 Mayıs 2023 Çarşamba

YAŞLI KADININ ZULASI

 

ESTHER FERRER-ATLI KÖŞK ANISI


ESTHER FERRER çalışması-Atlı Köşk anısı

                            YAŞLI KADININ ZULASI

 

  Taksim’den Kabataş’a inmek için en kestirme yer olan raylı sistemi; Füniküler Hattını kullandım. Sessizce, aşağı denizin olduğu yere süzüldü, halatların, dev çarkın motor gücünün tramvayı.

   Birkaç dakika içinde Kabataş’a indik. Dışarı, günü, bulutların ardından zaman zaman çıkan güneşin olduğu yere çıktım. Biraz öteye, Kabataş otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Hedefim, Emirgan’a gitmek.

    Sıklıkla gittiğim yerler; Tevfik Fikret’in de Kuş Yuvası dediği Aşiyan’dan, Fatih’in büyük gayret, bilinç ve iradeyle çok kısa zamanda yaptığı Rumeli Hisarı’ndan hemen sonraki olan diyara…

   Otobüs durağına geçeceğim yaya geçidine doğru ilerlerken bir yaşlı kadını ciddi bir uğraş içinde gördüm. Sanki köyünün ormanlarında, evinin bahçesinde, tabiatın içinde, sonsuza adanmış bir insanın sükûneti içinde çalışıyor, çabalıyordu.

    Yaşlı kadın, elinde bulunan naylon torbayı, Kabataş Füniküler Hattın çıkışındaki büyük taş duvara sarılmış sarmaşıklar, bitkiler içine saklamaya çalışıyordu. Sarmaşıkları bastırıyor, bir türlü örtemiyordu. En sonunda etrafa yayılmış olan kuru çınar yapraklarını aldı ve torbanın büyük bölümünü onlarla gizledi.

  Kendisi, yaya geçidin yakınında bulunan su kolilerinin başına gitti. Su satıcılığı yapıyordu. Viran, ahşap bir evin görüntüsü vardı. Beli bükülmüş, gönüllü mü, gönülsüz mü belli olmayan bir çalışmanın içindeydi.

  Sarmaşıkların ve büyük taş duvarın olduğu yer, belli ki onun zulasıydı. Naylon torbanın içinde olan şeylerde, onun birkaç parça eşyasından başka bir şeyler olmamalıydı! Naylon torbayı, zulasını saklarken, düşünemediği bir şey vardı; etrafta yürüyen bir sürü insan ve aylaklığın keyfini çıkartan bir sürü haylaz…

   Yaşlı kadının yakınında geçip karşıya geçtim. Emirgan’a doğru yol alacak 22 nolu otobüse bindim.

   Kocaman bir köşkün, aristokrat bir düşünceyle nasıl evirildiğini görmeye gittim. Bir iş insanının, zenginlik sınırlarında doyma noktasına ulaşıp, özene bezene döşediği evini,49 yıllığına müzeye dönüştüğü yere; Sabancı Müzesine yol aldım.

   Osman Hamdi’nin müzede bulunan eserlerinin içeriğini ilimsel açıdan gözler önüne serilen kısmını gitmenin yanında, ılgın ağaçlarının olduğu boğaz kenarında, Aşiyan Mezarlığının biraz ötesinde, boğaza bakıp, karşıları, Asya’yı ve artan insan nüfusunun doğala olan tek taraflı pazarlıklarını izlemeye…

 Güven SERİN 

 

 

 

    

 

 

 

 





Hiç yorum yok: