6 Nisan 2023 Perşembe

ATMAZSAN BATMAZ

 

Nedret Güvenç sahnede

                                                      ATMAZSAN BATMAZ!

    ( Sanatçının Utancı )

  Süleymanpaşa Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün çok değerli bir sloganıdır; “ Atmazsan Batmaz!”

  Antalya Kaleiçi fırsat bulunca gittiğim, gideceğim ülkemizin kıymetli yerlerindendir. Orada bulunduğum bir sabah, henüz gün yeni başlamış, Karaalioğlu parkı kuşlarından önce kulağa çok güzel gelen bir şarkının tınılarını duydum. Vivaldi’nin dört mevsim eserinden bir şarkı, Muratpaşa Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü uygulaması olduğunu sonradan öğrendim.

  Tarihi taş binaların dar sokaklarına giren küçük temizlik aracının hoparlöründen yayılan Vivaldi eseri muhtemelen oraya yerleşen Avrupa insanlarının önerisiydi. Her duyduğumda klasik müziği, zamanında ve ölçüsüyle yapılacak her türlü hizmetin insan denen canlıya; hareket, neşe katmanın yanında ne ölçüde değer verildiğini de gördüm…

  Merkez belediyemiz Süleymanpaşa Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün sloganı da çok değerli. Daha da geliştirip, genişletilerek, belki temizlik araçlarına sevilen müzikleri de koymak düşünülebilinir!

  Bütün bunların yanında şehrimizdeki sokak, cadde ve kaldırımlara tükürenler bir türlü azalmadı. Tükürenleri bir kenara bırakırsak, beşinci kat balkonundan çöp poşetini aşağı savuranlar da çok az olsalar, can sıkıyorlar.

  Sormak istiyorum; şehirlerimize göçler yaşanırken nerelerde yanlış yaptık? Köy yollarında bile görmediğimiz pislikleri burada görüyoruz; niçin?

  Avrupa şehirlerine, köylerine gidenler anlata anlata bitiremiyorlar gördükleri tertip, temizlik, mimari kültürleri. Bırakın Avrupa kentlerini, kasabalarını ve köylerini bir yana! Herhangi Anadolu köyü, özellikle Rum insanlarımızın olduğu sadece yaşlıların yaşadığı Gökçeada köy sokakları neredeyse “Bal dök yala!” görüntüsü içinde…

  Bu nasıl iştir böyle? Kime sorsam; “ Eğitim” diyor… Sadece eğitimle oluyorsa, niçin bu eğitimi veremedik? Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki, kirli sokaklar, caddeler, kaldırımlar zamanında temiz tutulmazsa daha da kirlenirinmiş! Niçin mi? Nasıl olsa etraf kirli, biz de kirletsek bir şey olmaz! –Düşüncesi yerleşiyormuş…

  Zamanın derinlerinden bir sanatçının anılarından bir şeyi paylaşmak istiyorum. Bir kez nasıl olduysa çalıştığı, ekmeğini çıkarttığı sahneye tüküren bir sanatçımız ölünceye kadar şu sözü omuzlarında bir yük olarak taşımıştır;

“ Allah beni affetsin, SAHNEYE tükürdüm!”

Bu isim-sanatçı kimdi? Nedret Güvenç’tir. Tam da perde açılacak oyun başlayacaktır. Nasıl olduysa bir gıcık gelir kendisine. Boğazını temizlemek için sahne arkasına mecburiyetten gider ve bir köşeye tükürür. İşte o tükürük, sanatçının utancına dönüşür…

  Ya yaşadığımız şehirler? Bizlerin her şeyi değiller mi? Onurumuz, namusumuz, beslendiğimiz, üzüldüğümüz, güldüğümüz, çocuklarımızı yetiştirdiğimiz bu kutsal yerlere her gün nasıl tükürür insan? Hangi bitmemiş insanlığın ilkel tarafıdır bu tür alışkanlıklar?

  ATMAZSAK BATMAZ…

Yaşamı anladıkça, şehirlerimize dört elle sarıldıkça, hiç bilmediğimiz ama kulağa çok hoş gelen klasik eserler de çok seveceğimiz, gitmediğimiz opera sahnelerini bile ne çok ŞEY kaçırmışız diye izleme fırsatı kollayacağımız yerlere dönüşecektir.

 Güven SERİN 

  

 

 

 

 

 





Hiç yorum yok: