17 Eylül 2019 Salı

SÖZCÜKLERE SIĞINMAK


İNTERNET



İNTERNET



SÖZCÜKLERE SIĞINMAK


   Albenisi olan zamanlardan geçiyoruz.21.yüzyılın geride kalan çeyrek dilimi, dünyada durulmayan dengesizliklerin de her daim peşimizden geleceğini gösteriyor. Doğa, milyarlarca yıl hayat sunmuş bu canlı dünya, insanın bir takım zararlı etkileri sayesinde uyarılarda bulunuyor.

   Bazen, seller olarak gösteriyor kendisini. Bazen aşırı ve yakıcı sıcaklar olarak. Doğanın refleksleri muhteşemdir. Sabrı da öyle; hiç acele etmez.


   Ya insanın sabrı? Doğanın bu güzel canlısının, doğal olandan hızla uzaklaşmaya çalışırken kopan fırtınaları kim dindirecek?

   Sözcüklere sığınmayı, korkularımızla yüzleşmekten çok kaçmayı, saklanmayı; hadi halk diliyle söyleyelim; yalan söylemeyi tercih ediyoruz. Örneğin, ticari bir kaybı, kişisel hataların bataklıklarını gizleme ustasıyız.

   Ele güne karşı, tutanaksız, neredeyse omurgasız oluveririz. Tanıdığım bir ailenin kızları eşinden ayrılalı birkaç ay oldu. Bayramda karşılaştım onlarla. Sessizlik çok büyük… Birisi soracak diye ödleri kopuyor.

   Düğünleri; birleşmeleri büyük duyurular, törenlerle yaparız da; ayrılmaları, utanç kaynağı, bir kâbus, hastalık gibi görür, üstünü örtmeye çalışırız. Bizim insanımızdan kaçar mı? Göçlerin, bin bir türlü ayrılıkların, kopuşların içinden gelen bizim insanımız? Daha da meraklanır, kurcalar da kurcalar…

   Batı, gelişen ülkeler niçin ileri gitti? Açıklık politikalarıyla yan yana, adalet, özgürlük anlayışları baş başa yol aldı. Bir sorunu kıyamet gibi görmek yerine, nedenlerini, niçinlerini sorgulamak, onların yaşam biçimi…

   Bir belgeselde, kaplan köpek balığı bir kadına saldırış anını anlatıyor; kadının kalçalarının 3/2’sini köpek balığı tarafından koparıldığı işleniyordu. Sonunda kadının verdiği cevap;”Köpek balıklarını çok seviyorum. Onlar bize düşman değil”

  Bu sözü, açıklamayı niçin yapıyor? Çünkü hayvan dünyasını, saldırının nedenini biliyor. Kendi giyimi, köpek balığının avlanma yerinde oluşunu, kaplan köpek balığına yüklemiyor.

  Korkuyoruz; yaşamaktan, estetik, zarif, öncü, sanatsal şeylerden korkuyoruz. Korkutmuşlar! Katıla katıla gülmeyi bile;”başıma bir şey mi gelecek!” düşüncesi içinde sonlandırıyoruz. Birisine nereli olduğunu söylediğimizde; köyünden söz etmekten kaçındığını görüyorsunuz. Köylülüğünden, ahırından, bahçesinden, özgürlük alanından kaçmış olmanın tarafında; savunmasız bir şekilde, sözcüklerin pasif ve kör alanlarına salını veriyoruz.

Güven Serin  





6 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok haklısınız . Güzel anlamışsınız

GÜVEN SERİN dedi ki...



Teşekkürler;Sanat Penceresi;sağ olasın..

istanbulacilelektrikcisi dedi ki...

o kadar haklısınız, o kadar güzel ifade etmişsiniz ki elinize yüreğinize sağlık

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkürler,yorumunuza sağlık...

deeptone dedi ki...

vaay yaa o kadının yorumu, köpekbalığı ile ilgili yaa :)

GÜVEN SERİN dedi ki...

Belki de işin özü o;yaşamı yaşama dair olan canlıları tanıdıktan sonra; "lanet olsun" gibi isyanlar son buluyor.Bakış açıları,eğitime deneyime ve değişime muhtaç gibi..