GÜNLER UZAMAYA BAŞLADI
-------------------------------------------------
21 Aralık gününün
gecesi sonrası; günün krallığı başlıyor. Şairin ölüm döşeğinde perdeleri
açtırma çabası sırasında; “ Daha fazla ışık!” diye seslenişinin karşılığı
gibidir gün ışığı. Güneşin bedenimizle birlikte ruhumuza sızmaya başlamasıyla ısınmaya,
ışımaya başlarız.
Kuzey ülkelerinden
ülkemize gelip de burada yaşamaya karar veren insanların ülkemizde bulduğu en
önemli faydalardan birisidir güneş ve gün ışığı. Akdeniz, Ege; kasvetli
gökyüzünden bıkmış bir sürü Avrupa, Asya insanına ev sahipliği yapmaktadır.
Her şeyi bol
bulduğumuz için; güneşin, denizin, ormanlarımızın ve tarihi kentlerin de
farkında olmadan geçen bir sürü can sıkıcı hayatın içinde günleri doldurmaya
çalışıyoruz! Ne hazin bir süreç…
Günler uzamaya
başladı! Daha çok gün, daha çık ışık demek… Niçin; daha çok şiir, tiyatro,
kitap, seyahat anlamına da gelmesin?
Niçin, daha çok hoşgörü,
yardımlaşma ve yeşil anlamını da taşımasın? Şairler, yüzyıllar öncesinden
başlamışlardır yaşadıkları yerlerde ki halklarını uyarmaya. Nicesi gibi her
dokunuşlarında saf gerçeğe; taşlanırlar, kayıpları, kurban durumuna düşmeleri
de göze almışlardır.
Bunlardan birisi;
Sabahattin Ali; ölümü halen bir sır gibi saklanmakta, her ne şekilde olduysa,
bir türlü halkın gözleri önüne serilmedi. Diğeri de Nazım Hikmet’tir. Vatan,
millet hasretiyle dizelere dokunan şair…
İşte onun
şiirlerinden birisi; her devir, kendi doğrusunu uyarısını yapacak, yapmaya
devam edecek;
Ve bu dünyada, bu zulüm, senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
Ve halen şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,
Kabahat senin, demeye dilim varmıyor ama
Kabahatin çoğu senin CANIM KARDEŞİM!
Işık, daha fazla ışık,
diyordu şair. Eli sevgilisinin elinde, yaşı çoktan sekseni bulduysa ne olmuş?
Ölüm döşeği, ışığı görmesine, duymasına engel mi olurmuş hiç?
Güven Serin
4 yorum:
Bir de özelden genele ulaşmak zorunluluğu var. Belki bu yüzden bir ışığın yansımasını, bir çakıl taşının denizi anımsatmasının sevincini şairler bilir.
İnsan yaşlandıkça başka yaşamaları da içine sığdırabiliyor. Kendimi bir çilingirin elindeki, ışığa meyilli kapıları açan bir maymuncuk gibi hissediyorum bazen. Her insanı anlamaya niyetli olmak her şeye rağmen. İşte bu 'daha fazla ışık' derinliğini taşır insan koylarına. Oldukça derin bir fısıltıyla saf gerçeğe sesleniş olmuş sevgili Güven...
Olcay Kasımoğlu
Teşekkürler Olcay Kasımoğlu;bir rüya gibi insan,doğanın,evrenni sonsuz gücü karşısında kavramları kendi iradesiyle değerlendirmeye başladığı an;akan nehrin,zamansızlığına ait olduğunu biliyor,öğreniyor. Ve o an,ağırlıksızlığın ruhuyla birlikte sadece üretiyor...
ay herhalde hepimizde kabahat. ülkemize de bahar gelsin artık yaaa ülkemiz çiçek açsıın :)
Dağlarda,yamaçlarda çoktan açtı Deep:)) Hatta ve hatta,kış zamanı açan çiçekler dahi var...Dileklerine katılıyorum;ülkemizin her yanında çiçekler açsın..
Yorum Gönder