"Şimdiki zaman,güçlü bir tanrıçadır" der Goethe;her daim
sabun köpüğü gibi akıp gitmesine seyirci kaldığımız
zaman...
İKİ KIRMIZI MUM
----------------------------
Evde yalnız olduğum
bir saat; akşam saati ve yemek vakti… Yılbaşından kalan bir şişe arpa suyum
var. Hemen kolları sıvadım. En iyi bildiğim şeylerden, laf aramıza biraz
zararlı olandan; patates kızarttım. Üç tane köfte, üç tane de biberi yağda
kızartıp bir borani hazırladım. Yanlarına yeşilliği bol olan bir salata…
Masanın patronu
kırmızı mumlar oldu. Müzik yok! İki kırmızı mum loşluğu içinde mekân ve insan
buluşması…
Sanki mekânda ilk
kez oluyormuş hissiyatı içinde; insanın insana; kendine ne kadar çok ihtiyacı
olduğunu bilerek; yudumladım yiyeceklerimi ve içeceğimi…
Hiçbir gam, keder ve
nefreti taşımadan var oluşu, varlığı hissetmek; ne büyük bir kutsallık…
Abartı ve, şamata peşinde koşan nice insanın, daha da yalnız olduğunu
düşününce, zaman zaman, kendi kendimize yetmeyi, yetinmeyi kanıtlama adına; baş
başa geçireceğimiz kendi ruhumuzun bize ne büyük şükran sunduğunu görmenizi
isterim…
Hep korkarız
yalnızlıktan. Oysa kendi kendimizle kalmaktan korktuğumuz aşikârdır. Girmemişse
insan edebi, felsefi, sosyal ve sanat dünyasının içine; hep vurdumduymazlıkla
saldırdıysa etrafa; vermekten çok hep almanın, çalmanın, taklit etmenin peşinde
koşmuş ise; korkutur bizi; kendi kendimizle baş başa kalmak…
Güven Serin
2 yorum:
oh hayat güzeel :)
Sıradanlıktan,titizlikten kurtulup arada ki ince çizgide,pahalı ve yapay olmayan yerde pek güzel:))
Yorum Gönder