HAYATTA EN HAKİKİ
MÜRŞİT İLİMDİR
------------------------------------------------
Mustafa Kemal’in tüm
hayatınca savunduğu felsefesinin bir karşılığıdır bu sözcük bütünlüğü. Tüm
zamanlara aittir; eskimeyecek ve her daim, hakiki değerini koruyacak bir söylem;
uyarı-hatırlatma…
Bedri Rahmi
Eyüboğlu’nun 1953 yılında Cumhuriyet’e yazdığı bir yazı, aynı zamanda o yıllar
Ankara’da yaşanmış bir gerçeğin hikâyesi üzerinedir.
Bu hikâyeye göre,
Ankara’nın köylerinden bir adam, başkente tanıdığı arkadaşına misafir gelmiş. O
gün, ben Ankara’yı gezeceğim diyerek, kendi başına kentin caddelerinde
kaybolmuş. Alıcı gözlerle, yeni yapılan binaları, yolları, müzeleri bir güzel
dolaşıyor.
Akşam olunca
tanıdığının evine gelmiş. Dostu sormuş ona; “ Ankara’yı gezdin; bir sürü yapı
gördün. En çok hangisinden etkilendin?”
Bizimkisi bir parça
düşündükten sonra; “ Mürşüd’ün Evini beğendim.” Demiş. Mürşüd’ün Evi dediği yer
ise Ankara Dil –Tarih ve Coğrafya Fakültesi binası. Köylü en çok bu yapıyı
sevmiş. Beğenmekte da haklı tabi; heybetli bir yapı…
Köylünün okuma
yazması olmasa da, bu binaya Mürşüd’in Evi ismini vermesi; mekânın alınlığında
Mustafa Kemal’in sözcü kazınmıştır; “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Köylü
ancak heceleyerek mürşit sözcüğünden bir anlam çıkarmış; burası olsa olsa;
Mürşüd’ün Evidir diye isim vermiş.
Bir hikâye; bir
hatırlatma; aklın, duygulara hiçbir düşmanlığı yoktur. Akıl, doğuştan saf,
bilgili ve deneyimli değildir. Tüm yaşamı boyunca, bilgiye, deneyime ihtiyaç
duyar. Aynı zamanda, aklın insana sunduğu tercihlere; her tercihin kabul edilen
bir yolunu bulur; ilimden beslenen akıl…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder