GÜZİN İLE SÜLEYMAN'IN HİKÂYESİ
-----------------------------------------------------------
Mikro, nano
teknolojiler tüm dünyaya hâkim olmaya başladı. Evrimin işleyişini,
hücrelerimizin yapısını, bu özel dünyayı anlamlandırırken daha iyi anlama imkânı
bulabiliriz.
En küçük, görünmez
parçacıkların ne büyük işler yaptığını, boyutunun sınırsızlığını, kâinatın
boşluğunu doldurma, galaksilere görsel, bilgisel ulaşma deneyimleriyle
taçlandırmaya başlayalı epey oldu.
Bazı şairler ve yazarlar;
büyük resme, o muhteşem panoramaya bakarken, mikro dünyaya da bakmak isterler.
Görünmeyeni görünür kılmak, duyulmayanı duyulur, dokunulmayanı dokunur;
hissedilir yapmak; onların işidir.
Şairin sözüyle; Hadi
bakalım!
Güzin, hamama gider.
Süleyman da öyle! Güzin bacağını uzatır; Süleyman boş durur mu, bacaktan öper.
Süleyman bu; nice uzanan bacak görmüş. Uzanışının ve geri çekilişinin anlamını,
mikron düşüncelerde, ince beyin kıvrımlarında saklı tecrübelerden biliyor.
Birazcık, azcık derken,
o güzel bacağın sudan, hamamdan çıkacağını biliyor Süleyman. Süleyman erkekler
hamamında. Güzin ise kadınlar… Düşüncenin, düşe dönüşümünü, düşün mikron
kanalcıklardan geçip, insan denen canlının hareketine yansıması değerli ve
vazgeçilmez bir iştir.
Süleyman bu; vazgeçer
mi? Az namussuz olmadığı biliniyor. Yapacağını yapacak, sudan çıkacak bacağın,
bacağa hareket sunan mikro dünyanın, yeryüzü sunumuna, nazına, çekiciliğine;
yani Güzin’e ulaşacak.
Üstelik enflasyon
parasıyla otuz liraya aldığı şapkasını başına geçirip Eskişehir’in yolunu
tutacak…
Ya sonra? Bu soru
sorulur mu; işin içinde Süleyman varken? Elbet, hür hamamlar denizine
girecekler. Bildiğiniz, yani düşündüğünüz gibi; ikisi birlikte…
Cemal Süreya,1955de
yazdı bu şiiri. Mikro ve nano dünyanın başlamasından önce; girdi insan
bedeninin içine, nöronlarına, içgüdülerine, düşlerine; uzandı; içten içe kendine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder