İNTERNETTEN
ATATÜRK’ÜN KOLİBASI-KULÜBESİ
------------------------
Koliba sözcüğünü
duymayalı neredeyse 40 yıl oldu. Rumeli ağzıyla kulübeye, bizimkiler de;
amcalar, babamlar; tüm Paşaköy halkı koliba derdi. Tıpkı, Mustafa Kemal’in
dinlenmek için, belki o büyük sorumluluğu hafifletmek, heyecanı, yorgunluğu biraz süzmek adına,
Ankara Söğütözü Mevkinde 1926 yılında kendi parasıyla yaptırdığı
koliba-kulübesine kaçışın resmini yapamadığım için, yazı sanatıyla anlatmaya
çalışacağım.
Yakın zaman önce
şehrimize 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşını anlatmak için gelen Orhan
Karaveli’nin hatırlatması, uyarısıyla bilgilendik. Mustafa Kemal’i çocukken
birkaç kez gören,80 yıllık sevginin, büyük saygınlığa dönüştüğünü dinledik.
87 yaşında olan
Orhan Karaveli; saygın bir yazar olmanın yanında, gerçek bir Cumhuriyet
sevdalısı, su katılmamış bir aydın algımızı perçinlemiş oldu. İlkokul
çağlarında Atatürk’ün Söğütözü mevkinde yaptırmış olduğu bir gözlük
kolibası-kulübesi, Orhan Karaveli’nin çocuk anılarında da geçiyor;
Bir kerpiç ev, küçük
bir mutfak; kahvesini pişirecek kadar. Ot yatak, birkaç hasır sandalye ve bir sehpa…
Ki küçük sedir; Atatürk’ün dinlendiği, doğanın koynunda huzur aradığı yerin
bütün lüksü, zenginliği bunlar. Bir de petrol lambası…
Orhan Karaveli,
çocuk gözüyle aklında kalan kolibayı; sanki çocuk ruhuna bürünmüşçesine öyle
güzel kompozisyon ediyor ki; ot yatağın, hasar sandalyelerin kolibası, insan
ruhunu saran yuvaya dönüşüyor.
Yetmiyor; kolibanın
önünden küçük bir derenin şırıltılar içinde aktığını, çayırların ot kokularını,
söğüt, dişbudak, kavak ağaçlarını da resmediyor.
Bu kadar zengin bir
tarih içinde ve böyle önemli bir devrimi; Cumhuriyeti kuran bir insana;
ressamlara, şairlere ve hikâyecilere yönelik o kadar çok malzeme olmasına
rağmen; Atatürk’ün kolibasının resimleri, şiirleri, hikâyesi, tiyatrosu, sineması;
sanatçılara vurulan gem veya sunulan korkuların işareti midir? Yoksa bizim
sanatçımızı ortaya çıkartacak, teşvik edecek aristokrasi gücümüzün yetersizliği
midir?
Veya milli, tarihsel bilgilere karşı olan birikimlerimizin
zayıflığıdır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder