Kamera; Güven Rakoczi Müzesi Tekirdağ
TEKİRDAĞ MACAR DOSTLUK DERNEĞİ
Tekirdağ ile
Macaristan arasında daha iyi tanıma ve tanınma iki büyük kültür arasında
şehrimize çok önemli katkılar sağlayacağıma inandığım Dostluk Derneği, hep aynı
yüzlerin, seslerin, iyi niyetli bir gurup kişinin girişimiyle yol almaya
çalışıyor.
Hâlbuki Macarlar bu
derneğin kuruluşundan çok öte Tekirdağ’da varlar… Belki de yüzyıllar öncesinin
Altaylar Dağlarının sert rüzgarlı esintileriyle yan yana gelen iki komşu
yaşamların hiç bitmeyen hikayesi Tekirdağ’da, Rakoczi Müzesi ve bu müzeye anlam
katan II.Ferenc Rakoczi ile başlar…
Rakoczi’nin
Tekirdağ’da kaldığı yıllar Tekirdağ tam bir kültür cenneti. Rumlar, Yahudiler,
Ermeniler ve Türkler iç içe… Ahşap kültürü, taşla bütünleşmiş… Şimdi geriye
sadece aslının aynı olan Rakoczi Müzesi kaldı.
Bu yıl 13. kutlaması
gerçekleşen Macar günü Tekirdağ için ne ifade ediyor? Tekirdağ Dostluk
Derneğinin temsilcileri bu zengin topraklarının yoksul şehrini nasıl tanıtıyor?
Macarların anlattığı şeyler o kadar çok ki! Bir defa Türk Kültürüne uygun bir
evin, taş ve ahşabın nasıl korunacağını; beton yığınaklarına çevirdiğimiz
şehrin kirliliğini işaret ediyorlar…
Her yıl Rokoczi
Müzesinin etrafına toplanan siyah ile beyaz ayrımı kadar birbirinden ayrı duran
iki topluluğa bakar dururum. Gülen, gülümseyen, kendi diyarından neşe, coşku,
müzik, sanat, tarih, resim, yemek getiren Macarlar… Gülmeyen, gizli güçler
tarafından sanki ciddiyetin, korunması gereken yüzünün Tanrıları gibi duran
bizim taraf; Dostluk Derneği ve onların davet ettiği donuk yüzlü insanlar; çok
ilginç manzaralara, soylu zıtlıklara konu olacak gösteri içine giriyorlar…
Macarlar ısrarla şunu
anlatmak istiyor. Tarihi önemsemek güzel şeydir. Aklın, mizahın, sanatın,
mimarinin, mühendisliğin, folklorun olduğu tarihi… Size gelirken bunları
getiriyoruz ey Tekirdağ’ın lacivert, siyah elbiseli asık yüzlü güzel insanları…
Tekirdağ 51. Kiraz
Festivali kutlanırken 13. Macar Günü de kutlandı. Macarlar, Gulaş yemeğinin
tanıtımı için Macaristan’dan aşçılarıyla birlikte geldiler. Müzisyenleriyle,
sanatçıları, tarihçileri, siyasetçileriyle…
Şarabın da, yemeğin
de, sanatın da, müziğin, dansın, mimarinin de önemini anlatıyorlar. Sadece
gülümseyerek… Sadece nazik, istikrarlı, akıl dolu tercihler içinde bulunarak…
51. Kiraz
Festivalinde bizler neler anlattık, neler gösterdik acaba? Tozun, toprağın içinde seyyar satıcıların, Perşembe
pazarında kurulan tezgâhların, tarım fuarında olması gereken traktörlerin
gösterisini yaptık.
Merak ediyorum; Tekirdağ
Macar Dostluk Derneği dünyanın güneş etrafında 13 kez dönüş zamanı içerisinde
Tekirdağ’ı tanıtacak neler yaptılar? Macarlar Gulâş yemeğinden, müzisyenine,
müzik anlayışına, şarap kültüründen, tarihini yalın ve güncel bir şekilde
anlatıp kucaklaşırken, bizlerin ağar adamları neleri anlattılar…
Onların yoktan var
ettikleri Rakoçzi Müzesi, taş ve ahşabın güzelliğini anlatırken, hemen bu
müzenin yanındaki evlerin beceriksiz duruşları, Tekirdağ tepelerinin beton ve
özürlü mimari tarafından işgal edilişinin ezikliğini yaşıyorlar mı diye
meraklar içindeyim…
Bir de bu dernek, iki
şehir arasında; iki ülke arasında kurulan köprüye kaç şehir insanını kattı? Bu
katılım, zorakilik, gezme düşkünlüğünden çok kültürden kültüre bir akış, bir
değişim bir güncellenme ve yenilenme aşkı mıdır?
Macarların şehrimize
getirdikleri esintiye; heykel, ahşap, resim, tarih ilimlerine, sanatlarına
duydukları ilgiye minnet ile selam ediyorum.
Tekirdağ Dostluk
Derneğinin değerli kurucularına, bu kuruluşun ilerici düşünce içinde şehir
insanına da bir soluk, bir akış, bir coşku katmış olanlarına, kendini o
ciddiyet girdabından kurtarıp sağlıklı bir ruhun bedeniyle halkına adamış
olanlara da teşekkür ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder