Yıldız Moran-Pera Müzesi-Arşiv
SOYUT DÜŞÜNCENİN GÜCÜ
Dünya mimarisi,
özellikle insan merkezli ülkelerin şehirleri ve bu şehirleri yücelten, huzurlu
yaşam merkezlerine dönüştüren, mimari ve mühendislik hızla ilerliyor.
Bu ilerleyiş
karşısında kendi ülkemin, kendi şehrimin mimarisine bakınca donup kalmamak elde
bile değil. Her tarafta donukluk, en yüksek kazancı elde etme kokuları
duyuluyor. Yerden hızla yükselen binaların insan ruhunu da bedeninde öte
taşıdığı belli olduğu halde; güneşten, topraktan, çiçekten, canlılardan
uzaklaşan ve araç trafiği ile yaşamı zorlaştıran yerleşkeler…
Cafe D Marin her
zamanki gece buluşmamıza tanıklık ediyor. Necati Bey, İlyas Bey ve Yunus Usta
soyut düşüncenin tanıdık, bildik sohbetini yapıyorlar. Şehrimizi temsil eden
hiçbir hediyelik eşya almayışını, gelen turistlerin sürekli şehrimizi hediyelik
sorduklarını İlyas Bey hatırlattı.
Bu hatırlatma Yunus
Ustanın oldukça ilgisini çekti. Ruhunda zanaat hisleri olan Yunus Usta, bu işin
çok kolay olduğunu söyledi. Şehrimizin Rokoczi Müzesinin, Namık Kemal Evinin,
Şarap Mahzenlerinin, rakısının, üzümünün, dağlarının hediyelik eşya için çok
güzel simgeler olacağını gözleri parıltı saçarak anlattı.
Onlar soyut
düşüncenin derin gezintisiyle meşgul olurlarken bende onlara yakın bir öğrenim
içindeydim. Önümde duran Mimarlık Dergisi ve orada yorum yapmış David Bohm’dan
bir alıntıyı sesli okudum;
“ Soyut yapısal
işlerle uğraşmak zihni tazeler; bu işleri yaratmak ya da izlemek algının ve
tecrübenin özüne kadar damıtıldığı aktif bir süreç gereklidir. Böylece dolaylı
olarak, algısal tecrübenin doğasını tepeden tırnağa yeniden değerlendirmeyi
sağlar. Sonuç olarak, yeni yapıların oluşumu ile bu şekilde elde edilen tecrübe
yaratıcı bir faaliyet olarak ortaya çıkar.”
İşini benimsemiş,
yaşam kaygılarını nazikçe bir kenara atmış insanlar sadece para kazanmaktan
öte, mesleklerini zarif ve faydaya dönük yapmaya çalışırlar. Hele, yaptığınız
iş mimarlık, mühendislikse, şehrinizin ileri gelenleri, yöneticileri şehir
meydanlarına, şehrin yaşam alanlarına önem verip, insan merkezli düşünüyorsa;
üretmek için çılgına dönen hücrelerinizi zor kontrol edersiniz.
Üretimin her çeşidi
doğru sunumlarla şehir insanının refahına dönüşür. Küçük nesnelerden oluşan
hediyelik eşya üretimini bile kkeşfetmeme pratiğe dönüştürmemek bu kadar
zengin kültürleri olan bir ülke insanının ayıbıdır. Çanakkale, Kütahya, Avanos
bu işlerin en yüksek, en geniş zirve yaptığı yerler. Şehrinizin temsil eden
nesneleri, fotoğrafları orada bulunan esnafa, üreticiye aktardığınız zaman
bugünkü teknoloji, imkânlar ile her gün, her hafta istediğiniz her türlü
hediyelik eşya şehrinizde satışa hazır demektir…
İlyas Bey’in Yunus
Usta ile girdikleri soyut düşünce bize bu keşfi sağladı. Düşüncenin harekete,
imkana, beceriye dönüşmesi, en az düşüncenin kendisi kadar yakın olduğunu görüp
heyecanlandık.
Aynı soyut düşünce
şehrin hızla yaşanmaz hale gelişi için Belediye Meclislerinde tartışılıyor
olmalı! Bugüne kadar şehri yağmalayan büyük popüler düşünce, şehrin yaşanmaz
hale gelmesiyle yine ilk önce terk edenlerin öncülüğünü yapıyorlar. Adem Başkan
zamanında başlayan, oldukça ağır işleyen şehir meydanlarının, parklarının,
tarihi alanlarının açılması, bu dönemde gözle görülür bir ilerleme göstermiyor.
Bu halk soyut düşüncenin ardından somut işleri görmek; her gün eziyete dönüşen
yaşamını daha huzurlu, daha kentli, daha uygar ülkelerin standardına taşımak
istiyor.
Acaba Belediye
Meclisimiz, Başkanlarımız bu konuda ne düşünüyorlar. Soyut düşüncenin demi oluşup
artık kendi gösterisine hazır mı?
Daniel Libeskind yüzü
gülen, içinde soyut düşünceler hiç bitmeye bir mimar. Bizim şehrimize,
mimarlarımıza, aydınlarımıza şu şekilde sesleniyor;
“ Kent her şeyi
hatırlatmalıdır.
Mekanın size
söylediklerini dinlemek zorundasınız. Bu seslerden bazılarını gürültü çok
olduğu için duyamazsınız. Size fısıldayan sesleri dinlemelisiniz. Bu sayede
mekanla çok hassas bir şekilde temasa geçebilir ve tarihe yeni bir değer katma
adına sizi özgür bırakan bir bakış açısıyla denge kurabilirsiniz. Bu yüzden
benim için geleneksel olan ve yeni olan arasında bir tezat yok.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder