Kamera; Güven
Bu kitabın geliri Görme Özürlüler Kitaplığına katkı sağlamak
amaçlıdır.
Yaşama dair her şeyi bulacaksınız; kadına,insana dair...
İMZA BEN
Daha güzel bir dünyaya ümitleriyle bir araya gelmişler. Bir
değil, beş değil onlarca kadın; edebiyatın yazım diliyle seslenmişler. Büyük
bir orman, ormanın içinde vadiler, uçurumlar, oldukça dik zirveler yükselmiş…
İlk kitapları; İmza;
Kızım olmuş. İkinci kitapları, imza; Karın ve son çalışmaları ise; imza; Ben…
Bu kadar emeği, hüzünlü coşkuları bir araya getiren yine iki kadın; Banu Özkan
Tozluyurt ve Esra Aylin Akalın.
Bu güzel kitapta ne
bulacaksınız? Kadın kokularını, hislerini, zafiyetlerini, sezgilerini,
zarafetlerini; her şeyden önce yaşama muhteşem güzellik ve duyarlılık katan
insanların ormanını bulacaksınız.
Kitapta çok güzel ve içten çalışmalar var.
Duyguların ahengi zirveye de çıkıyor, dibe, en derine de iniyor. Kısacası
yaşamın kendisi var bu eserde. Öne çıkanlar, notlarım arasına aldığım bazı
çalışmaları paylaşmak istiyorum.
Kitabın 33.
Sayfasında benim de yakından tanıdığım bir öğretmen, öğretici, adanmışlık
içinde dimdik duran bir Ege insanı var; Arzu Baydur Sarıyer. En yakın dostu
Aynur’a seslenmiş. On yıl önce yaşamın bir başka boyutuna göç eden sevgi dolu
insana. Datça’nın rüzgarlı topraklarında, servilerin esintileri altında,
dünyevi bedenini toprağa emanet etmiş Aynur’a…
Arzu öğretmen şöyle
diyor;
“ Hani sevdiğimiz bir
şarkı vardı; Mevsimler yas tutsun, güller ağlasın. Mevsimler yas tutuyor canım
kardeşim; sonbaharın turuncusunda, kara kışın karasında, ilkbahar çiçek
beyazında, yazın sarı sıcağında…”
Kitabın 48.
Sayfasında Aydan Ermiş, kendisine seslenmiş;
“ Göz alabildiğine
parlak ve beyaz bir ışığın içinde ilerliyorlardı. Bu ışık sonsuzluk hissi
uyandırıyor, etraftaki sessizlik ise huzur ve dinginlik yayıyordu. Bir süre
sonra durdular ve aynı anda da karşılarına bir kapı belirdi. Daha yaşlı ve
bilge olan sordu; hazır mısın?”
59. Sayfada ise Ayşe Erbulak dokunmuş yazının diline. O da
kendisine seslenmiş;
“ Seni seviyorum…
Neden mi?
Her zaman ayakta
kaldığın,
Her yıkıldığında
küllerinden yeniden doğduğun,
Parayla satın
alınmadığın için…”
Kitabın 69.
Sayfasında Ayşen Peren annesi Dürdane Ermiş için damıtmış duygularını;
“ Biliyor musun
gittikçe sana benziyorum. Ablam da benimle aynı fikirde! Tip olarak babama
benziyorum ama ruh olarak sana benziyorum anne. Sende sevdiğim ve bazen
kızdığım ne varsa bil ki bende. Belki yıllar sonra ben de bir emanet gibi
kızlarıma devredeceğim bu ruhu kim bilir…”
89. Sayfada ise
kitaba can veren yazarlardan Banu Özkan Tozluyurt var. Selime Özkan’a,
babaannesine el uzatmış;
“ Burnunun direği
sızlamak diye bir şey varmış, bu sabah anladım. Hayatımda artık bir kişi eksik,
üstelik her gün uğramaya çalıştığım babaanne artık yok! Öldüğünde 90
yaşındaydın; ama biliyor musun babaanne; her ölüm erken ölümdür.”
161. Sayfada ise Elgiz Henden dokunmuş kendi ruhunun
tellerine;
“ Aklımdan ben
geçiyor. Hatırlar mısın, bir arkadaşın şöyle demişti sana; sen sormadan
yazamıyorsun. Yazmak, sormak, anlamak çabası… Sana bu yaşımda bir nasihat;
korksan da vazgeçme yürü. Antonio Machado benden iyi söylemişti: Ey yolcu, yol
yoktur, yürüdükçe çizilir.”
180. Sayfada Emine
Gönel, Öylesine Bir Hikaye anlatmış;
“ Kadın, Kabataş’tan ada vapuruna tahta iskelenin ara
çıtaları na basmadan ve düşünmeden bindi. Kenara oturdu, elindeki haşlanmış
mısır tanelerini iskeleye pike yapan martılara serpmeye başladı. Gözlerini
kapadı; vapur sesi, biraz motor gürültüsü, martı çığlıkları, deniz kokusu…
195. Sayfada Esra
Aylin Akalın, Hıyarın birine tükürmüş. O güzel tükürüğü, o muhteşem kamçıyı
şöyle izah ediyor;
“ Sevgili Hıyar, aslında sen ve senin gibiler ne sevgili
siniz, ne de hıyar! İnsan olduğunuz bile tartışılır. Küçük vücutları, ne olup
bittiğinin farkında olmayan yavruları istismar etmek insanlık olamaz çünkü.
Hadi insafın yoktu
zerre kadarcık/ Bu ne uçkur sevdası, bu mu insanlık?/ Son nefesinde eğer
istersen helallik/Hakkım helal değil, var git yoluna/Dilerim huzur bulma, ne bu
hayatta, ne öte yanda!”
487 sayfalık yolculuk, onlarca, yüzlerce yaşam kokusu; kimi
imbikten ağır ağır geçmiş; kimi nazlı nazlı süzülmüş; bazıları ise evrenin
mucizevî hızıyla sapan etkisi gibi çok ileri hız almış. Hepsi burada; yaşamdan
yaşama akan nehirler…
NOT: Bu kitaptan elde
edilecek gelirler Görme Özürlüler Kitaplığına destek amaçlıdır.
2 yorum:
İmza-Kızın ve İmza-Ben de var olmanın mutluluğu ile çok teşekkürler Güven Dost...Kadın emeğine kutsayan ,kadın dayanışmasını yücelten yüreğine sağlık...
Teşekkür ederim öğretmenim; güzel çalışmalarınızın devamıyla...
Yorum Gönder