Kamera; Yunus Ganos Dağları (Işıklar)
Nedir insanın gayesi? Bitmeyen çileler mi sarmak!
Gururu,katman katman mı yapmak? Beden denen
büyük eseri bir parça anlayamamış olmanın
büyük korkusu ile, ilk ana dönerken en büyük
korkuyu yaşayıp,büyük pas geçişe mi
kurban gitmek; nedir?
İNSANIN GAYESİ
İnsanın gayesi
nedir? Hiç bitecek gibi değil! Bir taraftan uzayın derinliklerini öğrenme ve
oralara gitme isteği, diğer taraftan daha tam olarak tanıyamadığımız dünyayı
tanıma merakı… Her şeyde önce insan, yani bizler kendimizi bile tanımıyoruz.
Ruh ile bedenimizin ayrılışını birbiriyle çelişkiye düştüğünü tama olarak
bilmek bile istemiyoruz.
Eksik veya yanlış
bir şey yapınca soylu mazeretlerimiz hazır; “ şeytana uydum”, “ nasıl yaptım
anlayamadım!” Bu ve bunun benzeri açıklamaların ardı arkası kesilmiyor. Ve
sonunda adına da “kader böyleymiş” dedik mi, akan sular, aklın sorgulaması ve
bizi yok etmek isteyen saldırılar duruverir. Tıpkı insanın kalbinin durup,
hiçbir şey anlamadan çekip gitmesi, varken yok olması gibi…
İnsana göre hayvanların
gayeleri bitmişe benziyor. Onların iç huzuru, eriştikleri gaye ile ve o gayeye
hizmet etmekle son buluyor. Milyon yıllık yaşam, belki binlerce yıldır
tekrarlanan göçlerle çok şeyleri anlatıyor bize.
Leyleklerin,
kırlangıçların, turnaların, kartalların ve daha yüzlerce hayvanın göçleri,
izlenmeye değer bir gösteridir. Gayelerinin biricik uğraşıdır; güneyden kuzeye,
doğudan batıya veya tam tersi; sulak ve yiyeceğin bol olduğu yerlere ve o
yerler arasında yaşamın içine en hakiki anlamlar katıp, gayelerini
sonlandırırlar. Esas gayeleri karınlarını doyurmak, yuva kurup yavrularını
büyütmektir. Bu işi de en iyi bir şekilde yaparlar.
Fillerin göçleri de,
öküz başlı antilopların göçleri de, deniz altındaki yengeçlerin, yılan balıklarının balinaların göçleri de hep bu gayenin hakikati içindir. Ve
bu gayede en ufak riya, şaşkınlık, kararsızlık, uyuşukluk yaşanmaz.
Bir kurt, sürüsü
içindeki düzene ayak uydurur ve tek gayesi sürüsünün devamını sağlamak olan
yaşamın gayesine adanır. Bir aslan da öyle… Dişi ayı, sürü olmaktan öte,
gayesini tek başına yerine getirir. Yavrusunu büyütmek için her şeyi göze alır;
onun gayesi, ayı neslini en iyi şekilde devam ettirmektir; tek başına bile
olsa, bu gaye en iyi şekilde yerine getirilir.
Kargaların birlikteliği
bilimin, karga biliminin konusu haline geldi. Artık onların aptal hayvanlar
olmadığını, sosyal ve zeki bir kuş türü olduğunu biliyoruz. Onlar, gayeleri
için her türlü fırsatı değerlendiren en özel kuş türlerinden birisidir. Yoksa
insanın olduğu yerde, bu kadar başarılı olmak her canlının gayesi olamaz…
Kırlangıcın yuva
kurması, hangi mühendis ve mimarın dikkatini çekmez? Arıların muhteşem
buluşları, kimyacıları kıskandıracak derecededir. Karıncalar gayelerine en iyi
adanmış böcek türlerindendir; hiçbir şey onları asıl amaçlarından vazgeçiremez.
Öldükçe çoğalırlar ve gaye, yaşam içinde var olmaktır…
Velhasıl hayvanın
gayesi tamamdır. Tamam, olmayan insandır. Yolculuğu hiç bitmeyecek, merakı,
araştırmaları ve istekleri son bulmayacaktır. İnsanın asıl gayesi, evrenin
büyük döngüsü gibidir; sonsuza uzanır. Bu sonsuzluğu, insanın bugünkü yaşam
arzularında, beklentilerinde de görebilirsiniz.
Ne zengin olma
hayali, düşü biter, ne güç ve gururlanma isteği… Eğer bu gayeler ve yaşananlar
bir önem taşısaydı, bugünkü savaşlar, büyük katliamlar çoktan son bulurdu. Ve
adına dengesizlik, adaletsizlik dediğimiz düzenlerde kendiliğinden dengeye
otururdu. İşte, bu düzensizlik, bu oturmayışı insanın gayeleriyle, son bulmamış
amaçlarıyla, gururlarıyla ilgilidir…
Esas sorun, gayeleri
bir türlü son bulmayacak insanı, artık yaşanmaz hale gelen araç, ses ve beton
kirliliğinin içine hapsetmektir. Bu hapsedişi en akıllı canlının, canından
bezdirmeye, kendi kendini yok edişe, yani gayelerinin bazılarına bile erişememeyi
de çıkartıyor ortaya.
Özellikle adları
sosyal demokrat ve sol olan belediyecilik anlayışı, insanın gayesini en iyi
şekilde anlayıp, yapabileceği en iyi insanca düzenlerin öncülüğünü yapmalı.
Eskişehir, İzmir Büyük şehir bu gayelere hizmet etme yarışındalar.
Ya Tekirdağ!
Tekirdağ şehrim, işçisini, emekçisini taşeronun elinden kurtarmadığı gibi, daha
sürekli ekmeye çalıştığı yeşilin, çiçeğin yine insanla güzelleşeceğini de
farkında değil; çünkü belediye idarecileri insana yakın olma gayeleri arasında
bir sorun, bir eksik var…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder