İlla toplum... Evde eşyalar değişecek,toplum için.
Üst baş yenilenecek toplum için. Namus ve ar
kontrol edilecek toplum için. Maneviyat
sağlamlaştırılıp sırat köprüsünden
geçilecek, toplum için...
NE DÜŞÜNÜYORSUN?
İki adam yan yana
yürüyorlar. Birinin elleri ceplerinde, diğerinin elinde bir dosya var. Ellerin
ceplerinde olan düşünceler içindeki arkadaşına soruyor;
Ne düşünüyorsun?
Arkadaşı düşüncesini
bir düşünür felsefesiyle açıklıyor;
Toplum fikrinin olmadığı bir toplumda TOPLUM için ölmek acı
olmalı!
Birden beyin nöronlarım sallanıverdi. Sanki bu sorunun
cevabı içinde dondum kaldım. Toplum diye diye yaşanan ölümler, öldürmeler ve
acizlik içindeki güzel insanlarımızı, insancıkları ve bir de ruhumla baktığım
kendimi düşündüm. Düşünce böyledir işte, akıl, mizah ve iradeyle buluşmaya
görsün; bütün beyin hücrelerinizi sıraya dizer, büyük temizliğin çan sesini
duyarsınız.
Bir cümleyle bir,
hatta bin yıllık toplumu özetlemek, anlatmak kimin elindedir acaba? Olsa olsa
böyle derin ve böyle açık gerçeği bir sanatçı dile getirir. Acaba hangi sanat
dalına inanmış bir sanat insanı bunu yapar? Bir arabesk sanatçısı mı? Her gün
reklâm peşinde koşan muhteşem pop sanatçıları mı? Reklâmın iyisi kötüsü olmaz
diyen zavallı sanatçılar mı? Birkaç şarkı seslendirip gündemde kalmak için
yapmadığını bırakmayan garip sanatçılar mı? Biraz ünlendi diye televizyon
reklâmlarından trilyonları alıp da fukara kılıklı sanatçılarımız mı?
Değil dostlarım
hiçbirisi değil. Evrenin değişim rüzgârları her şeyi değiştirir ama milyarlarca
insanın içinde insan kalabilme becerilerine doğuştan sahip olanlar vardır.
Erdemli yaşamı, tüm canlı hayatına saygılı olmayı yaşam biçimi kabul etmiş
insanlar hep vardır ve var olacaktır. Sanırım bu insanların var olması da
insanlık yarışında yorulanları, pes etmek isteyenleri coşkuya, huzura insan
olmaya davet edecektir.
Ne düşünüyorsun
sorusuna verilen cevap da böyle insanlar, böyle sanatçılar tarafından insanlık
mirası gibi ortaya bırakılır. Bu cevap üniversitelerde ders niteliği taşıyacak
kadar önemli;
TOPLUM FİKRİNİN OLMADIĞI BİR TOPLUMDA “TOPLUM” İÇİN ÖLMEK NA
ACI!
Zavallı
nöronlarımızı biraz hırpaladığımızda azcık harekete davet ettiğimizde toplum
için ne büyük acılar çektiğimizi ve çekeceğimizi anlarız. Ya toplum! Bu durumda
“toplum” fikri yoksa! Toplum senin çektiğin acıların, senin ölürken gözlerinin
kapanmadığının, senin öldürürken gözünü bile kırpmadığın olayları anlayabilme
becerisini sahiplendi mi? Böyle bir derdi var mı benim soylu ve miskin
toplumumun?
Toplumun tek derdi
var gibi görünüyor; kendi poposunu; yani kıçını kurtarmak! Pek kurtaracağı da
yok sayılır. Çünkü için için devam eden yangın, bazı yerlerde rüzgârın
etkisiyle büyük alevlere dönüşmüş durumda. Ne silahlar, ne kinler-nefretler ne
de gösterişler, talanlar bitecek gibi görünmüyor. Bir de Ak düşünce, ak adalet,
ak apak yönetim dediler adına; ne acı…
Bu sorgulamayı yapan
bir sanatçı; bir karikatür sanatçısı! Zaten bu kadar kısa ve öz bir anlatımı ya
bir şair, ya bir filozof, ya da bir karikatür sanatçısı yapabilirdi. Bu
beceriyi, bu duyarlılığı gösteren sanatçı da Behiç Ak’dır.
Sahi sevgili
toplumum sizler ne düşünüyorsunuz? Toplum için değiştirdiğiniz arabalar,
aldığınız krediler, yaptığınız evler, hanlar-hamamlar; toplum için giriştiğiniz
kavgalar, toplum için yapılan o muhteşem düğünler; toplumun umurunda değilse ne
olacak?
Ya idealizmin soylu
hastalığına tutulmuş güzel beyinli dostlarım; sizlerin okuduğu bunca kitap,
yaptığı bunca hoş tartışma, ülke elden gidiyor, ne olacak bu milletin hali diye
ettiğiniz feryatlar için harcadığınız büyük enerjiler; toplumun bütün bu
olanlardan haberi olmayacak kadar toplum dışı yaşam tarzı oluşturması sizlere
bir şey ifade ediyor mu?
Dünya ormanlarını düşünelim;
evet! Dünya derelerini düşünelim; evet! Dünya çocuklarını düşünelim; evet!
Dünya yaşlılarını düşünelim; evet! Dünya toplumlarını düşünelim; evet! İyi
güzel ve faydalı her şeye evet!
Bir tek ağaç ekmeye
de evet. Yakınımızdaki derenin birkaç metresini temiz tutmaya da evet.
Sokağımızdaki bir çocuğun elinden tutmaya da evet. Bir yaşlının gönlünü almaya
da evet. Kendi iç güzelliğimizi hiçbir yere adamadan yol almaya, coşku, ışık,
huzur yaymaya da KARŞILIKSIZ evet!
Güven Serin
1 yorum:
Muhteşem bir yazı yazmışsın. Önce kutlamalıyım seni sevgili Güven.. sonra da ne düşündüğümü daha doğrusu artık neyi düşünmediğimi yazmalıyım..
Biraz önce aynı olmasa bile cevabımı aynı kılan bir yazı okudum Mehmet Osmanın sayfasında.. "KİM/LER" başlıklı..
Senin sayfandaki Karikatürdeki cevap aslında benim ve benim gibi düşünen çoğunluğun cevabı diye düşünüyorum..
Ben bu toplum için değil, ÜLKEM için vatanım için beşpara etmeyen canımı bile verebileceğimi düşünürken, bugün faceBOKta (maalesef) arkadaş listemde olan birisinin paylaştığı bir yazıyı okudum.. "BARIŞ" la ilgili. tülbentlerle ilişkili ..Bakarsan göreceksin.
ilgilendim .. bana son derece ters cevaplar verildi.. bir de baktım ki istenen barış APO için!!!
Şimdi sevgili Güven, ben bu toplum için (ömür olarak, giderayak olsam da) artık popomu bile kımıldatmam.
Bilmem anlatabildim mi?
Yorum Gönder