19 Haziran 2012 Salı

TENİS ŞÖLENİ SONA ERDİ

Kamera; Güven Tekirdağ

Bir şölen daha sona erdi. Çim ve gül kokuları, disipline
edilmiş insan kokuları ve ruhları ile buluştu.


TEKİRDAĞ TENİS KORTLARI

Ayaktakiler; soldan sağa;
İsmail Kaptan, Barış Ergüden(milli tenisçi), Raif Karaca,
Barkın Yalçın kale(milli tenisçi)
ve Güven Serin
Oturan; Haluk Akkoyun(milli tenisçi)


TEKİRDAĞ CUP

On günlük tenis serüveni sona erdi.
Spor; yani hareket evrenin bir parçasıdır; ne,
insanın insanlığı kovalaması, ne de insanın
sporu bırakması son bulur; daima bir heycan
bir ter ve bir ses olacaktır güzel dengelerin
adaleti adına...
Bu şölenin şampiyonu;
Avusturalya'dan Brydan Klein ile bir
hatıra anı. Klein, ben ve Tamer Kaptan.


Kamera; Güven   Tekirdağ

Tamer Kaptan ve Bülent erik ağacı gölgesi altında
sporun insan ruhuna yaptığı güzel katkı hatırına
gülümsüyorlar.


Kamera; Bülent    Tekirdağ
Milil Tenisçi Barış Ergüden ile spor hatırına
küçük bir sohbet.


Kamera; Güven    Tekirdağ

Tekirdağ Tenis Turnuvasına Fransa'dan katılan
Jankovıts yarı finalde elendi. Dünya
sıralamasında 516.


Kamera; Bülent     Tekirdağ

Bir dinlence anı; yani bildiğiniz tavla zamanı.
Kırgızistan'dan Daniar ile hareket vakti.
Daniar dünya sıralamısında 847. sırada.


Kamera; Bülent    Tekirdağ

Maç sonrası Daniar ile koyu gölgede
koyu bir sohbet yapacağız güya!




Kamera; İsmail Kaptan   Tekirdağ

Brydan Klein ile final oynayan
İtalya'dan Gıustıno, bu şölende ikinci
olarak dünya sıralamasında olan 644.
sıralamasına önemli katkı sağladı.


Kamera; Güven Tekirdağ Tenis Kortları

Şampiyon Klein final mücadelesinden iki
gün önce; belki arkadaşına veya sevgilisine
; "az kaldı bu işi bitirip geleceğim" diyordur...

TENİS ŞÖLENİ SONA ERDİ


 Tekirdağ Tenis kortları uluslar arası güzel ve anlamlı bir şölene tanıklık etti. Avustralya’dan tutun da Amerika Birleşik Devletlerine, Rusya’ya, Fransa, İtalya’ya kadar birçok ülkeden katılan tenisçilerin spor anlayışı içinde dökmeden, kırmadan yaptıkları muhteşem savaşları izledik.

 Diğer ülkelerin sporcularını, spora verdikleri önemi kendi sporcularımız ile karşılaştırma ve aynı sahalarda görme onurunu da bu organizasyon sayesinde çok boyutlu görmüş olduk. Sanırım, gülerin güzelliği, renklerinin tonları bu tesislere ayrı bir koku ve görsellik sundular. Ama iki ağaç vardı ki gelen bütün sporculara küçük tatlar sunmanın almaktan çok vermenin güzelliğini yaşadılar. Kiraz ve erik ağacı; belki de üzerlerinde taşıdıkları vitaminleri, insan kanına ayrı bir güzellik veren enerjilerini bir insanlık köprüsü gibi diğer ülkelere, diğer kıtalara yine insan bedenleri ile yolladılar.

On gün önce başlayan Tekirdağ Cup Tenis Şöleni yine on gün önce buraya gelen tenisçiler arasında uluslar arası derecesi en iyi olan Avustralyalı Brydan Klein şampiyon olması ile son buldu. Tekirdağ Tenis Şölenine katılan oyunculardan yedinci sıradaki İtalyan Lorenzo Gıustına ise Brydan Klein ile yarı final oynamayı hak ederek bu güzel yarışı ikinci sırada tamamladı.

 Tenis Şölenini seyreden herkes böyle bir sonu bekliyordu zaten. Her iki sporcu da, beden hareketlerini muhteşem bir dansçı ahengi ile buluşturmanın yanında akıl, beceri ve insaniyet ile yüklüydüler.

Türk sporcularımız Barış Ergüden, Haluk Akkoyun’da gelecek vaat eden tenisçilerimizden. Bir şölen böyle başladı ve kendi izlerini sporun en güzel destekçisi olan akıl ve beden becerileri ile ektiler ve gittiler. Bir şehir değişecekse sadece kendi kısır döngüsü ile değişemez. Mimarisi, müziği, arkeolojisi, eğlence merkezleri, dinlence yerleri ve spor şölenleri ile değişir. Burayı bu şehri ne haritalarda, ne de bulunduğu ülkede bilmeyen yüzlerce insan bilmiş olur, tanımış olur…

 Tenis şöleni başlar başlamaz bulduğum her fırsatı değerlendirip bazen bir saatliğine, bazen üç saatliğine Tekirdağ Tenis Kortlarına koşarcasına gittim. Amatör ruhumla ve orta halli algılarımla oraya yayılmış sportif enerjileri kendi bedenimle hissettim ve bedenime terden çok değen güzelliklere minnet ile teşekkür ettim/ediyorum…

 Şüphesiz bir güzellik bir tek insanın isteği ile ortaya çıkmaz. Ama insanı insana yaklaştıran insanların insanlık heyecanı tetiklenmeye görsün; işte o zaman güzellikler ardı ardına serpilmeye, ilkbaharın sıcağını, nemini görmüş tohumlar gibi yaşama; yeryüzüne fışkırmaya başlar.

 Diliyor ve istiyorum; bu şehrin yarım kalmış yüz yıllık rüyasını yine spora, sanata yapılan yatırımlar değiştirecek. Bu şehrin suskunluğu cehaletinden değil; suya sabuna dokunmayı unutmuş olmasındandır. Bu büyük uyku, bu güzel suskunluk belki çok güzel, çok içten dokunuşu/dokunuşları bekliyor.

 Şimdi, burada yaşayan ve burayı büyük acılar, özlemler ile terk eden bu toprakları sevmiş, bu topraklarda diz izleri, gönül aşkları yaşamış, bırakmış insanlar; aristokratlar, entelektüeller; bu şehre ödenesi bir borcunuz var!


Bu şehrin lokomotifi, bu şehrin öncüsü ve patika açısı sizler olun; bir yaşam nedir ki geriye kuru yaşanmışlıklar bırakırsa insan! …

İnsan mucizenin adıdır. İnsan sadece insanlığı arayan bu arayışta hayata küsen, kendi yeşilliğini kendi solduran bir canlı değildir. Yok, oluşları bile var oluşa, küçük nem tanelerini yaşama döndüren, cehennem çukurlarını hayat suları ile dolduran da insanın ta kendisidir…

 Tekirdağ Tenis Kortları bu şehir için bir spor heyecanı, bir güzelliğe aynı zamanda bir tarihin suskunluğunun uyanışına belki de tarihi bir başlangıç yaptı. Şimdi şölenleri kaçırdım diye üzülmek, hayatları sadece filmlerde, romanlarda, düşlerde arayarak kendi hayatını biçare vaziyetlere teslim etmek zamanı değil; inadına, yaşama su ve güneş taşımak bizim vazifemizdir diyorum; iliklerimde kalan son kırıntının son nefesi ve son aşkına kadar…


  Güven Serin























Hiç yorum yok: