İnternet
MODERN TIP
OLMASAYDI!
Modern Tıp, yani “ Bilime dayalı, araştıran
ve gözetleyen çağa ayak uyup sağlık ile insan arasındaki iletişimi sağlayan
bilim dalı.”
Modern Tıp olmasaydı neler olurdu?1600’lü
veya 1700’lü yıllarda Gut hastalığı, modern tıp olmadığı için nasıl çözülüyor olabilir?
Sıradan bitki karışımları bir yana, yengeç gözlerinden yapılan ilaçlar, kurbağa
yumurtaları ve ölmüş insanların kafatası kemiğinin törpülenmesi sonucu yapılan
uydurma ilaçlar…
İnsanlık modern tıbbı keşfetmediği zamanlar,
akla hayale gelmeyecek çözümler aradılar. Muhtaçlık böyle bir şey; her söze inanmak,
denize düşen gibi sarılmak zorundasınız…
17.yüzyılda İngiltere’de bitkisel ağırlıklı
ilaçlar kullanılıyordu. Zararsız gibi görünüyorlardı. Bazı bitkiler; yüksükotu,
güzçiğdemi gibi zehirleyici ve kalbi durduran etkilere sahiptiler.
Hastalıklar için aradıkları devaları
bitkilerde bulamayan insanlar birçok insanın bin yıl yaşasa aklına gelmeyecek
arayışlar içine girdiklerini görüyoruz.
Kedi merhemi, insan teri, insan plasentası,
insan dışkısı, oruç tutan adamın salyası, örümcek yağı, akrep yağı,
yersolucanlarıyla kaynatılan eniklerin yağı, tilki akciğeri ve daha bir sürü
şüpheli veya iğrenç seçenekler, deneyler…
Ama daha da ilginç ve iğrençleri de var.
Üstelik günümüzden 200–300 yıl önce insanların, insanlık yolculuğunda seçmiş
oldukları veya hastalıklardan kurtulmak için aradıkları çözüm yolları, normal
insanların kanını donduracak kadar soğuk.
Ölmüş insan vücut parçalarından yapılan
karışımların yanında özellikle Mısır mumya parçaları tercih ediliyordu. İnfaz
edilmiş insan bedeni parçaları, kötü kokmasınlar diye tütsülenerek, üstlerine
çeşitli baharatlar serpilerek şifa-ilaç diye satılıyor, hastaların içmesi
sağlanıyordu.
Modern Tıp ortaya çıkana kadar akla hayale
gelmeyecek yöntemler denendi. Bilerek, bilmeyerek ama hiçbir bilimselliği
olmayan arayışlar…
Sorunları çözdüler mi? Hayır… Bugün tıbbın
ulaştığı noktada sıradan, çok basit görünen, zararsız sanılan ilacı bile alsanız,
reçetesi her türlü olasılığı, deneyi, insan yapısını göz önünde bulundurarak
ilacın yan etkilerini yazıyorlar. Tıp ve bilimsellik yan yana gelince böyle bir
doğruluk sonumu da doğuyor.
Yine de henüz tıbbın çözemediği veya birçok
insana pahalı gelen tedavi yöntemleri yerine insanlığın arayışlarının sonu
gelmiyor.
Bazı günler, baharatçıların dükkânları
eczacılardan daha kalabalık. Baharatçılar ise sanırsınız bu alanda doktora yapmışlar.
Her baharatın nasıl mucizeler yaratacağını denemişler, bilimsel kanıtı
sunmuşlar gibi övgüler düzüyor sattığı her ürüne…
İnsanın arayışı, karanlık, kapalı, sorgusuz
ve bilimden uzaksa; inanın bana 17.yüzyıl insanlığı gibi hastalandığı zaman
başvurmayacağı yol, yöntem kalmayacaktır.
İşin garibi bazı insanlar tıbba sığınmadan
önce bir sürü kulaktan duyma ürün kullanıyor. Ya böbrekleri, ya kalbi, ya da
başka organını mahvediyorlar… Ya sonra? Kıyıcığından veya doğrudan Modern Tıbba
; “ Bizi kurtar” demiyorlar mı? Nerede kaldı onca baharat, kurtarıcı diye
yutulan bir sürü uyduruk, yutulan şeyler…
Sözün özü, ölçüyü kaçırmadan yapılacak her
şey zarif ve zararsız kalabilir…
Bilime, sanata, felsefeye, edebiyata ne
kadar yakınsak, başımıza gelen her neyse, bir o kadar eğitici, yaşamla ölüm
arasındaki o muazzam ince derin ve manidar incecik çizgi ve buluşa dönüşebilir…
Güven SERİN
2 yorum:
Ben bilimden yanayım:) Eskiden insanların antibiyotikle kurtulabilecekken basit sebeplerle öldüklerini bilmek korkutucu geliyor doğrusu.
Deneme yanılma ve çaresizlik insana insanlık yolunda öyle uygulamalar,tedavi yöntemleri denemiş,kullanmış ki insanın kanı donuyor.Bende öyle; teşekkürler Sezer Hanım..
Yorum Gönder