AMERİCA–1
1987 yılında Neşe
Karaböcek Amerika–1 isimli albümünü çıkartmış, herkesin kulağına ayrı bir
tat-nefes, ezgi sunmuştu. Amerika Albümü, sanatçının Amerika’da ki yaşamından
esinlenerek doğmuştu. Daha sonra Amerika–2 diye devam etmiş, tüm dünyayı saran
Amerika sevdası onu da kucaklamış, kendi özünde arayıp bulamadığı neşeyi,
özgürlüğü, ilgiyi Amerika Kıtasında bulmuştu.
Amerika, nice
zamandır tüm dünyanın vazgeçilmezi, bir kez oraya ulaştın mı, kurtuluşun en
hakiki adresiydi. Oraya gitmek için ne çok çaba harcayanlar, hatta çocuğunu
sırf Amerika’da doğmuş diye kayıtlara geçirmek için Amerika’da doğurma
serüvenleri yaşayanların haddi hesabı yoktur…
Son birkaç aydır
farklı kesimlerde; anne ve babalardan duyduğum ortak ses; “Oğlum veya kızım
Amerika’da yaşıyor ama işler çok kötüymüş! Onları oradan yollayacaklar. Ölüleri
bile yol üstlerinde yatıyormuş. Çocukların ruhsal durumları bile bozuldu.”
Ne oldu da bu
Amerikan rüyası birden sona geldi. Uzaya öncülük yapan, Mars ve dış uzayda
yerleşme hayalleri kurup büyük çabalar, paralar harcayan, müziğin, sinemanın,
bilimin, ticaretin adresi olan Amerika, oraya büyük umutlarla gitmiş insanlar (
Öğrenciler ) için birden, kaçılacak ve korkulacak bir yere geldi. Ne oldu? Covid–19
denen minik yaratığın boyun eğdiremediği ülke yok ama Amerikan rüyasının bir kâbus
olduğunu hatırlattı…
Amerikan rüyasının içinde,
Sümer, Babil, Asur,Hitit, Roma, Selçuklu, Osmanlı, Likya kalıntıları, öyküleri,
süzülmüş vicdani değerleri olmadığı için, sadece “ Zengin ol da, nasıl olursan
ol! “ yüce mantığının evrende bir karşılığı olmadığının rüyanın kâbusa dönüşmüş
halidir.
Doğayı, doğallığı,
evrensel yasaları bir kenara bıraktığın an; her yerde bu tür rüyalar kâbusa
dönüşmek için sıra bekliyor. Yol yakınken, büyük sevdaları, korkunç tuzaklarla
dolu “Köşe dönme” serüvenlerini bir kenara bırakıp, bir yudumluk dünya
zamanında bize ait bir yudumluk yaşamın hakkını verebilmek; en güzel serüven,
kazanım ve rüya değil de nedir?
Sanatçının America-1
Albümünde yer alan bir şarkısı var;
“ Bırak beni, bırak hislerimi
Bırak beni ah, bırak düşlerimi
Başka bir dünya, başka dünyalara geçtim been
Bırak kaderi, bırak dokunma bana
Beni bana veer…
Beni bana veer…
Bırak beni, bırak hislerimiiii…”
İnsan denen canlının
özgürlüğü bir kez gitmesin elden; en zenginken dahi sürgündeymiş hissi boğar,en
canlı,en neşeli anları; birden,insan ararsın; filozofun gündüz; güpegündüz
elinde fenerle aradığı insanı…
2 yorum:
Coronavirüs illeti doğru bildiğimiz pek çok şeyin üstüne hayretler içinde bırakarak çizik attırdı, sormayın. Amerika'ymış, İngiltere'ymiş hepsi faso fiso çıktı. Bilim, ilim, hiçbiri işe yaramadığı gibi, o büyük büyük devletlerin başkanları olsun, halkı olsun akıl almaz salaklıklar yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Minicik bir virüsü bir türlü alt edemedik, akıllara zarar. Neyse, bir gün gelecek hepsi sona erecek, diyelim ve bir Neşe Karaböcek dinleyelim o zaman. Kaleminize sağlık Güven Bey...
Teşekkür ederim Zeugma:)) en güzeli evet özlediğimiz bir ses Neşe Karaböcek dinleyelim; ve yaşadığımız yerin,yerlerin binlerce yıllık hamurunda neler olduğunu anımsayarak; en az gerçekler kadar masallar,mitler,öyküler; bu topraklarda hepsi bolca bulunur; ilk önce kendi kabuğunu çatlatan,sonra kendi toprağında beslenip,diğer dünyaları merak eden için dünya bir tane; biricik,kaçarak,korkarak değil,onararak,üreterek yaşamın erdemi tam da burada gizli...
Yorum Gönder