DÜNDE KALANLAR
KALBİM YARALI PARAM
PARÇA
Dünya hızla büyüyor,
iç içe geçiyor, teknoloji ve turizm insanları yakınlaştırıyor derken, hiç
kimseyi şaşırtmayan vahşi öldürme biçimleri devam ediyor. ABD’de acısı çok taze
bir vahşet yaşandı. Üstelik vahşeti işleyenler bildik kimseler; üniformalı polisler.
Kim sorarsa; görev başında, işlerini yapıyorlar. Yerde yatan; yani
yakaladıkları insan dolandırıcılıktan aranan bir zenci; George Floyd! Yere yatırılmış,
aracının altına kadar itilmiş bedeni, dışarıda kalan başı ve boynuna baskı yapan,
ağır bir adam; öfkeli bir polis! Sadece öfkeli mi; belli ki zencilere karşı kin
de duyuyor. Yerde yatan zenci, yazgısının bu olduğunu anlıyor ve son yakarışını
yapıyor; “ Soluk alamıyorum!” Ağır öfke, dehşet derece kin nöbetine tutulmuş
polis; duymuyor…
Tam da burada
insanlar; yani zenciler çok ötelerden gelen ezilmişliklerini, dışlanmalarını,
zincirlere vurulmalarını; sığındıkları müziklerle dengelemeye çalıştılar. Blues
müziği de böyle sığınma alanlarından birisidir. Bu hissiyatı taşıyan Blues
müzik sanatçısından bir şarkı dinlerseniz; bütün yakarışlardan geriye kalan o
muazzam acılı, sancılı, korku dolu kültürü pekâlâ anlar ve hissedersiniz…
Melih Cevdet Anday
Amerikalı zenci şairlerden çevirdiği bir şiiri 1949 yılında Yaprak Dergisi
birinci sayısında yayınlar;
“ Kalbim yaralı param parça
Asmışlar karabiberimi
Dört yol ağzına bir ağaca
Yaralı vücudu havada
Soruyorum beyaz İsa’dan
Söyle, ne fayda var dua’da?
Kalbim yaralı param parça
Sevda çırçıplak bir gölgedir
Budaklı, çıplak bir ağaçta.”
Çalışmam biterken, B.B.King
anısına onun bir şarkısını dinliyordum; pırıltılı mavi ceketiyle, siyah papyonu,
parmaklarında büyük altın yüzükleri, beyaz gömleği, gri pantolonu ve şarkı ile
iç içe geçmiş acılı terli yüzü, gitarın tellerline can ve ruh katmış
parmaklarıyla; haykırıyordu; öldürmek yerine, yaşamı öven, yaşamı daha güzel
yapacak müziğin ritmi ve sözcüklerin yüceliği içinde…
Bu küçük,bu basit
çalışma; George Floyd ve B.B.King anısına kaleme alınmıştır…
4 yorum:
Bir şiir bu kadar uygun olabilir yaşanan o insanlık dışı olaya. Gözlerim doldu yine. Kalbim benim de paramparça oldu dün sabah gördüğümde o videoyu. Görmez olaydım :(( ''Adamı zaten yakaladın. Bırak da en azından nefes alsın'' diyor başındakiler. Fakat zerre dinlemiyor başındaki psikopat. Bastıkça bastırıyor boynuna. Yok böyle bir acımasızlık. Rosa Parks'ın zaferi boşuna mıydı şimdi? Bence o polisin yeri elektrikli sandalyedir. En kısa zamanda umarım...
B. B. King'in gitarıyla bütünleşme vakti. Kaleminize sağlık Güven Bey.
Teşekkür ederim Zeugma; insanlığa bırakılan en kötü miras; belki de bu kötülükler,evrim gibi ağır ağır iyiye,yaşama ait olacaklar; bizlerin görmediği zamanlarda.Tek tesellimiz,umut,gayret,vicdan dolu blues şarkıları...Bazen,yüz binlerce insan ölür,suç işlenir; taşmayan bardak,belki de bir insan sayesinde görkemli adalete kavuşur.O insan son sözlerini kainata bir miras gibi söyledi; ya nefretin yanı başında duranlar,ne kadar korkunç öfke,kin gösterirlerse göstersinler,eğer varsa sonsuzun karşılığı olan başka yaşamlar; Dante'nin cehennemine düşenlerin korkunç eziyetleri içinde çığlıklarını kimselere duyuramayacaklar.
hiçbir şey kâr etmiyor bu insanlık dışı vahşet görüntüleri yok etmeye!. İnsanoğlu, sevgiyi besleyip çoğaltmak yerine, nasıl böyle kötücül duygulara tutunur. Bu duyguların esiri olur. O polis memuru, yere yatırdığı adamı boğazlarken kendinden geçmiş adeta!. İçinde biriken öfkeyi artık kontrol edemez halde!. Diğer yandan bize de ne yazık ki hiç yabancı değil bu görüntüler!.Kindarlığı besleyen, insanları birbirinden ayrıştıran...
Ülkemizde de bu hafta Türkiye'nin dört bir yanında, ne çok polis şiddetine maruz hareketler yaşandı! Sanki bir şeyler yeniden palazlandırılmak isteniyor gibi. Dün tv. de gördüğümde benim de tüylerim diken diken oldu. Üzüntümü tarif edecek bir kelime bulamadım.
Acılardan, sancılardan sessiz isyanlardan doğan blues müziği ve yazınla örtüşen şiirin sözleri çok anlamlı. Adil olmayan bu yaşamın, sert yüzünü yumuşatan 'sanat' iyi ki var. Yüreğine, kalemine sağlık Değerli Güven.
Çok haklısın Esin; bizlere; kendime düşen bir şey olarak görüyorum,toplumsal yaşamın sert yüzünü yumuşatan sanat kalkanlarına sığınmayı...Mısır'ın kadim zamanlarında Rahipler seçecekleri rahip adayını binbir türlü sınavdan geçirirlermiş.Birisi para,birisi ün,birisi kadın ,yiyecek derken; birisi de; kendi cinsini kullanarak canlıları kandırmamalısın! Mesela,bazı avcılar ördek avlamak için ördek besler ve onu av sahasına uygun bir yere bağlarlar.Bağlı ördek vak vak-ladıkça,çırpındıkça yabanıl ördeklerin dikkatini çeker ve onların tuzağa düşmesine neden olur..İşte,insanlığın durumunun ayrı bir özeti,yoksul,alt kesimden seçilen veya tercih edilen polislerin,kendi cinsine karşı bilendiği zaman ne büyük ölümcül tuzakların da ortaya çıktığını en son ABD de gördük; belki de tüm zamanların bütün kurbanlarının çığlığı idi; NEFES ALAMIYORUM... Yani,yaşamak istiyorum; BENİ ÖLDÜRME! Ölüm mangaları hep vardı hep olacak; ne hazin bir yorum ve kabul ediş bu ama; evrimin acımasız törenlerinden birisi de bu olmalı...Teşekkürler Esin; sağlıkla,güzel günler...
Yorum Gönder