Kamera; Güven
BİZİM SİLO (YILLAR ÖNCE...)
Kamera; Güven BİZİM SİLO
TEKİRDAĞ
İNSANCILLIK RUHU
Hümanizma için
dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in o günün imkânlarıyla Türkçeye
çevirdikleri dünya klasiklerinin ilk yaprağında, Bakan Hasan Ali Yücel’in şu
sözleri bulunur;
“ Hümanizma ruhunun ilk
anlayışı ve duyuş merhalesi, insanın varlığının en somut (müşahhas ) şekilde
ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar.”
Fransa edebiyatından o
günün şartlarında günümüze aktarılan yazarlardan birisi de Honore De
Balzac’dır. Balzac’ın Mutlak Peşinde eseri de bir başka insancıllık örneğinin
karşılığı olarak, Madam Delannoy’a adanmıştır. Günümüzden 180 yıl önce bu
eserin başlığında Balzac’ın şu satırlarını paylaşmak isterim;
“ Madam, umarım Tanrı bu yapıtı benden uzun ömürlü kılar.
Böylece size karşı duyduğum-ve bana gösterdiğiniz o,”Ana “sevgisine benzer
sevgiden aşağı kalmayacağını umduğum-gönül borcu, duygularımız içinde önceden
biçilen vadenin ötesinde ve varlığını sürdürür. Eğer yüreğin ömrünün,
yapıtlarımızın yaşamıyla uzadığını kesin olarak bilseydik, bu yüce ayrıcalık,
ona erişme tutkusuna kapılmış insanların bu uğurdu çektiği tüm sıkıntıları
unutturmaya yeterdi. Öyleyse yeniliyorum: Umarım dileğimi yerine getirir Tanrı!
“
Bir esere dâhil
olmak ve bir sanatçının sevgisini kazanmış olmak; edebi anlatma bir başka yolun
yolcusu olmaya koyulmak anlamını da taşıyor. Bizim varlığımızı oluşturan ömrün
sonu gelse bile, eseri oluşturan sanatçının yakarışı, ebedi bir sevgi ve
hatırlayıştan başka bir şey değildir… Eğer ruhlar diyarı diye bir yer varsa,
tekrarlanan bu yakarış, bizlerin eliyle de evrene bırakılmaya devam etmesinin
en güzel karşılığı, bu canlıların yaşamlarındaki sevginin ödülü olarak evrene
bırakılmaya devam ediliyor.
Zamanlar arası
gezimi bugüne taşımak istiyorum. Bir başka insancıllık-hümanizma peşinde koşan,
icatlarda bulunan bir kadından; Canan Dağdeviren’den söz etmek istiyorum. Fizik
okumak istediğinde “ Bu işi yapapazsın; fizik erkek işi diyenlerin karşısında durup,
yoluna devam etmiş bir insan Canan Dağdeviren…
Canan Dağdeviren;
Türk bilim insanı olmanın yanında, ABD’deki Harvard Üniversitesi’nin Genç
Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanıdır. Kendisinden söz edilmesinin
sebebi ise icatlarıdır.
Ruhunu ve bedenini
kaplayan hümanizma ve bilim sevgisi;28 yaşında hiç bitmeyen kalp pilini icat
etmesiyle dikkatleri çekti. Kalp pili icat etmesinin ana sebebi; hiç tanımadığı
dedesinin kalp krizinden ölmesi ve onda oluşmuş dinmeyen dede sevgisinin de bir
parçası ve aynı zamanda başka insanların dedelerinin, babalarının, ninelerinin,
annelerinin de erken yaşlarda ölmemesi üzerine mayalanmıştır. ALS hastası
Stephen Hawking ile tanıştıktan sonra Parkinson hastalarının hayatını
kolaylaştıracak bir beyin iğnesi yaptı.(Parkinson’la mücadelede kullanılan
ilaçların direkt olarak beyne enjekte edilmesini sağlayan bu iğne, hastaların
koordinasyon bozukluklarının tedavisinde kullanılacak. Teyzesini meme
kanserinden kaybetmeden önce teyzesine bir söz verdi; “Elektronik sutyen
yapacağım” En ufak hücre bozulması gözlemlendiğinde sutyen uyarı verebilecek…
İnsancıllık böyle
bir şey! Hangi dalda-meslekte yer bulursa bulsun, almak istediği yol;
ticaretten çok öte giden, uçsuz bucaksızlığa uzanan bir yoldur. Bazen avukat,
bazen doktor, kimi zaman; yazar ve şair olarak karşımıza çıkar… Her mesleğe sızmış,
evrimin ve evrenin bir parçası olmuştur. Çok cahil, çok geri kalmış insanlar
veya topluluklar dediğimiz yerlerde bile fazlasıyla bulunur; hümanizma…
Hele bir de,
bilimle, edebiyatla, sanatla, felsefeyle beslenmeye görsün; zamanlar, kıtalar,
diller, dinler, milletler arasına kök salmanın yüksek onurunu, şanlı neşesini
yaşar ve yaşatır…
Güven SERİN
6 yorum:
Bazen düşünürüm; bilmemiz gereken ne çok ismi bilmiyoruz. Adsız kahramanları tanımıyor, öğrenmek için de bir çaba harcamıyoruz. Örneğin Canan Dağdeviren gibi. Toplumsal bir ayıbımız tabii.
İnsanlık örneği sergileyen onca güzel insanın adını bile bilmiyoruz. Avustralya yangınında kurtarılabilen canlıların fotoğrafları sergileniyor. Kurtarıcıları kameralara poz vermiyorlar, kendilerini sergilemiyorlar. Doğallar, yaptıkları işin dışında dünya umurlarında değil.
Güzel bir yazıydı.-Düşündürdü, duygulandırdı her zamanki gibi-
Emeğinize sağlık.
Makbule Öğretmenim;teşekkürler...Sürekli takdire,alkışa ihtiyaç duymak;ne büyük bir felaket;keşke ,yoksulluk diyebilseydim,hiç olmazsa başkalarını alkışlarken başka duygular içinde olur gülümserdiler...
Kötülükle beslenenlerin günbegün çoğaldığı bir dünyada insan olmak ayrı bir sanat vesselam. ''İnsaniyet'' duygusu ilimle, sanatla yoğrulduğunda dertlere deva, ruhlara şifa. Zihninize sağlık Güven Bey.
Teşekkür ederim Zeugma;sözcükler insan bünyesi gibi yaşayan organlara dönüşüyor;sözcükler,bizlerin;insanlığın sığınakları ve yaşam kanalları...
dağdeviren, bilmiyordum, ne güzeel :) balzak, tolstoyla birlikte en sevdiğim iki klaik yazardan biri :) bu eserini bilmiyodum. not aldım. thanx :)
Teşekkürler Deep;edebi dünya,sonsuza meyilli;galaksiler ve evren gibi;hiç durmuyor a bire genişliyor...
Yorum Gönder