23 Kasım 2018 Cuma

ENTEL ZONTALAR


ENTEL ZONTALAR
---------------------------------

  Hüsrev Hatemi, böyle seslenir zontaların entellerine. Tıpkı, Cemil Meriç’in nice seslenip, sesini duyuramadığı gibi…

  Şeyh Galip ise, bugün yozlaştırdığımız sözcüğe gönül vermiş, gönüllere seslenmiş; “ Hoşça bak zatına” diyerek, ne büyük hoşluk sunar, çilesine kurban olduğu Mevlevihanelerde.

  Biter mi hiç entel zontolar? Kalıplar, beylik sözcükler, giyim kuşamlar onları korur, kollarken, biter mi onların attıkları voltalar? Gezgin kığlında Paris’in Evyelini arkalarına alırlar. Romanın Pizzasını aldıkları gibi… Kocaman katedrallere sığınmak, bütün ömürleri kurtarmak isterler de; katedrallerin öykülerine, mimarisine, tütsülerine, ilahilerine dokunamadan, anlam veremeden, nice anlamsızlıklara koşarlar.

 Belki de bu yüzden yazmıştır şiirini Hüsrev Hatemi;

Bizim işimiz çok zor, biz ki,
Nazım Hikmet’in, Yahya Kemal’in
Akif ve Hacı Bektaş’ın
Haşim’in ve Pir Sultan’ın
Yüreklerini anlarız.
İslav kederinden ve Tamburi Cemil’den
Ayrı zevkler devşiren dervişleriz ki,
Yaremiz ilaç kabul etmez

  Galata Mevlevi hanesinde çilesi bitmiş büyük bir sükût içinde yatan Şeyh Galip’i yine onun sözüyle anmak isterim; “ Hoşça bak zatına!” Entel zonta olsan, olsak bile…

Güven Serin 
 

6 yorum:

Beyda'nın Kitaplığı dedi ki...

Değişik...

deeptone dedi ki...

ay ben deee kaliteli kalas, medeni kıro derim onlaraaa :)

GÜVEN SERİN dedi ki...

Teşekkür ederim Beyda;edebi dünyanın ve yaşamın ne çok rengi,çilesi ve coşkusu var...

GÜVEN SERİN dedi ki...

Deep,günaydın;laf ettirmem Entel Zontalara;zaten laf edince görüyorsun nasıl da kamburu oluyorlar,bir kenarcıkta dururken,merkeze doğru hortluyorlar:))

Beyaz Yakalı dedi ki...

Zamanla anlam farklılıkları nasıl oluşuyor değil mi?

GÜVEN SERİN dedi ki...


Okumak,anlamak ve dinlemek;o zaman,tadına duyulmayan bir söz sanatı çıkıyor ortaya;teşekkürler Beyaz Yakalı...