20 Ekim 2018 Cumartesi

DOĞMUŞLUĞUN AZİZ HATIRINA


Kamera; Güven Hoşköy Tarihi Hora Feneri

O da,bir kez daha doğacak küllerinden...


Kamera, Güven

Tarihi Hora Feneri

Yakında,paslarından,yalnızlığından kurtulacak
diye ümit ediyorum...

Kamera; Bülent



                    DOĞMUŞLUĞUN AZİZ HATIRINA


  Kim istemez ki şölenleri,törenleri ve hatırlanıp onanmaları? Yaşa,başa bakmadan ve şımarma korkusu yaşamadan…

  Doğmuşluğun aziz hatırına,evrende yol alan dünyamızın saatte ki hızının 110 Bin km olduğunu bir kenara bırakıp,mucizevi bir canlı olduğumuz halde,bıkkınlığa,uyuşukluğa,ölüm duraklarına zorunlu yönlendirme korkuları ve telaşları yaşamadan;

Doğmuşluğun aziz hatırına;yaşamın içerisinde,kraldan fazla kral olmadan,kralın çıplaklığının önemi kalmadığını bilerek;doğmuşluğun aziz hatırına…

 Büyük çırpınışları,battıkça batak olan tepindiğimiz yeri,hürmetle selamlayıp,hareketin,edebi ve felsefi dünyanın en kıymetli biçimlerini en halkçı,sade anlayış içinde kabullenerek;sevinç ve coşkunun,yıldız tozları gibi her an var olduğunu bilmenin kutsiyeti içinde SELAMLIYORUM sizleri.

 Yakın zaman önce müjdeli bir haber verildi;Kıyı Emniyet Müdürlüğü tarafından gazetemizin köşesinde ki Hora Feneri çalışmalarımın karşılığı olarak. Paşa Dedemden kalacak mirasın düşlerinden daha gerçekçi ve manevi etki yaptı yüreğimde.

 175 yaşında viran,175 bin hikayesi olan bu fenerle bütünleşmiş olan ruhumun titreşimlerini bir kez daha hissettim;doğmuşluğun aziz hatırına…

 İşte böyle;İlimsel bir araştırma;ölüm döşeğinde ki insanlara sorulan bir tek soru;şu sonuçları verdi.

 “ Bir daha dünyaya sağlıklı bir şekilde gelseniz ne yapardınız?” Verilen iki önemli cevap;

“ Daha fazla seyahat eder,insanları,şehirleri,doğayı daha fazla fark etmek isterdik.” İkinci cevap; “ Daha az titiz olurduk;kırılanı döküleni hesaplamadan!”

 Ne çok kayıplarla uğraşıp durduk;bizden öncesi,bizden sonrası;bizim elimizde olanlar ve olmayanlar adına…Sınırlar,mülkler için;hapsolmuş olduğumuz bu güzel dünyanın en ufak kıymetini bilmeden;oysa uçsuz evren,bize hep güldü;varın beni keşfedin,sınırım yok,diyerek…

 Sözüm;kaprislerden kurtulamayanlara,kini,nefreti besleyenlere hiç değil.Vardır onların kendi yolu;daha tepinecekleri,bataklık hale getirecekleri yerleri…

 Doğmuşluğun aziz hatırına;harekete,edebi dünya ve sanata tutunan ülkelere olan muhtaçlığımızı hiç unutmayın. Sadece tüketen ülkelerin efeliği,masallarda saklanır ancak. Gerçeğin efendisi her daim,bütün ilimlere,sanat dallarına sahip olanlardır;küçük sandığımız Yunanistan bile Homeros’a,Sokrates’e,Aristo’ya nice dünyalar borçludur.

 Bu yüzden,doğmuşluğun aziz hatırına;bilin ki;Mevlana,Yunus,Pir Sultan,Mustafa Kemal,Yaşar Kemal,Orhan Kemal,Aziz Nesin ve daha niceleri;doğmuşlun aziz hatırına bizden çok ötelerde biliniyor,inceleniyor,anlaşılıyor.

 Ayran içmenin vazgeçilmezliğine saygı duyarım;hayran gönüllü olup,abartılı ve soytarıca sevgilerden korkarım hep…Bir olan akıl ve ortak olan dünya ihtiyaçları;doğmuşluğun aziz hatırına iyi anlaşılır diye ümit etmekten başka bir de yazıyorum;gazetemizin insanlığa uzanmak isteyen köşesinde;nice yazan,çizen,okuyan,kendi işinde ter döken,düşünceli,erdemli insanlar gibi…

 Selam ve sevgilerimle;selamlıyorum sizleri;Doğmuşluğun aziz hatırına…

Güven serin

    






8 yorum:

Esin Bozdemir dedi ki...


İnsanlık harcına katkılar sunarak, emekle ürettiğin yazılarına, yenilerini ekleyeceğin ve sevdiklerinle birlikte güzel hatıralar biriktireceğin; sağlıkla ve esenlikle, sanatla ve keşiflerle dolu... daha nice güzel yaşlara Güven.

*Bu arada tarihi Hora Feneri'nin yenilenecek olması ümit verici! kim bilir gün yüzüne çıkmayı bekleyen ne çok hikâye barındırıyordur bünyesinde ve ne çok hatıraları vardır kim bilir!. taşların dili olsa da konuşsa.

deeptone dedi ki...

ay ne güzel bir yer yaaa. filmlerdeki gibii :)

GÜVEN SERİN dedi ki...



Haklısın Esin;hikayeleri,onları anlatacak yazar ve şairleri bekliyor. Şimdi,onun bekçisine uzanma vakti;biraz da antik zamana;sanırım,fırtınalı,gecelerde Homeros bile gelip bir şeyler anlatmıştır ona..Teşekkürler...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Deep;her daim esintili bir tepe;Marmara ve adalar tam karşısında;yani bütün yönlerden gelen rüzgara,hava akımlarına açık;arkasında,yanı başında zeytin ağaçları,üzümler ve incirler;sanki,tabiat kendi film sahnesini yüzyıllar boyunca hiç üşenmeden hazırlamış;eveeet çekim başllıyooor:))

Beyda'nın Kitaplığı dedi ki...

Fenerleri çok severim. Onun dibine oturacaksın. Denize karşı. Offf.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Hele hele onların sükutu,doğa,tarih ve mitoloji ile olan birlikteliği;velhasıl onların gizemli hikayelerini de düşleyerek bakam o esintili tepeleri...

Beyaz Yakalı dedi ki...

Yaşamın akışında düştüğümüzü hissetsek de tekrar dirilmeliyiz tüm heybetimizle. Vazgeçmek yok yaşamın akışında. Bir fener yerniden var olma savaşı veriyorsa sen insanoğlu vazgeçmek niye ilk zorluklarda.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Bir fenerin izinden gitmek,ışığından,hikayelerinden faydalanmak;o kadar büyük zenginlik iken;Teşekkürler Beyaz Yakalı...