Kamera; Güven Hoşköy Tarihi Hora Feneri
O da,bir kez daha doğacak küllerinden...
Kamera, Güven
Tarihi Hora Feneri
Yakında,paslarından,yalnızlığından kurtulacak
diye ümit ediyorum...
Kamera; Bülent
DOĞMUŞLUĞUN
AZİZ HATIRINA
Kim istemez ki
şölenleri,törenleri ve hatırlanıp onanmaları? Yaşa,başa bakmadan ve şımarma
korkusu yaşamadan…
Doğmuşluğun aziz
hatırına,evrende yol alan dünyamızın saatte ki hızının 110 Bin km olduğunu bir
kenara bırakıp,mucizevi bir canlı olduğumuz halde,bıkkınlığa,uyuşukluğa,ölüm
duraklarına zorunlu yönlendirme korkuları ve telaşları yaşamadan;
Doğmuşluğun aziz hatırına;yaşamın içerisinde,kraldan fazla
kral olmadan,kralın çıplaklığının önemi kalmadığını bilerek;doğmuşluğun aziz
hatırına…
Büyük
çırpınışları,battıkça batak olan tepindiğimiz yeri,hürmetle
selamlayıp,hareketin,edebi ve felsefi dünyanın en kıymetli biçimlerini en
halkçı,sade anlayış içinde kabullenerek;sevinç ve coşkunun,yıldız tozları gibi
her an var olduğunu bilmenin kutsiyeti içinde SELAMLIYORUM sizleri.
Yakın zaman önce
müjdeli bir haber verildi;Kıyı Emniyet Müdürlüğü tarafından gazetemizin
köşesinde ki Hora Feneri çalışmalarımın karşılığı olarak. Paşa Dedemden kalacak
mirasın düşlerinden daha gerçekçi ve manevi etki yaptı yüreğimde.
175 yaşında viran,175
bin hikayesi olan bu fenerle bütünleşmiş olan ruhumun titreşimlerini bir kez
daha hissettim;doğmuşluğun aziz hatırına…
İşte böyle;İlimsel
bir araştırma;ölüm döşeğinde ki insanlara sorulan bir tek soru;şu sonuçları
verdi.
“ Bir daha dünyaya
sağlıklı bir şekilde gelseniz ne yapardınız?” Verilen iki önemli cevap;
“ Daha fazla seyahat eder,insanları,şehirleri,doğayı daha
fazla fark etmek isterdik.” İkinci cevap; “ Daha az titiz olurduk;kırılanı
döküleni hesaplamadan!”
Ne çok kayıplarla uğraşıp
durduk;bizden öncesi,bizden sonrası;bizim elimizde olanlar ve olmayanlar adına…Sınırlar,mülkler
için;hapsolmuş olduğumuz bu güzel dünyanın en ufak kıymetini bilmeden;oysa
uçsuz evren,bize hep güldü;varın beni keşfedin,sınırım yok,diyerek…
Sözüm;kaprislerden
kurtulamayanlara,kini,nefreti besleyenlere hiç değil.Vardır onların kendi
yolu;daha tepinecekleri,bataklık hale getirecekleri yerleri…
Doğmuşluğun aziz
hatırına;harekete,edebi dünya ve sanata tutunan ülkelere olan muhtaçlığımızı hiç
unutmayın. Sadece tüketen ülkelerin efeliği,masallarda saklanır ancak. Gerçeğin
efendisi her daim,bütün ilimlere,sanat dallarına sahip olanlardır;küçük
sandığımız Yunanistan bile Homeros’a,Sokrates’e,Aristo’ya nice dünyalar
borçludur.
Bu yüzden,doğmuşluğun
aziz hatırına;bilin ki;Mevlana,Yunus,Pir Sultan,Mustafa Kemal,Yaşar Kemal,Orhan
Kemal,Aziz Nesin ve daha niceleri;doğmuşlun aziz hatırına bizden çok ötelerde
biliniyor,inceleniyor,anlaşılıyor.
Ayran içmenin
vazgeçilmezliğine saygı duyarım;hayran gönüllü olup,abartılı ve soytarıca
sevgilerden korkarım hep…Bir olan akıl ve ortak olan dünya
ihtiyaçları;doğmuşluğun aziz hatırına iyi anlaşılır diye ümit etmekten başka
bir de yazıyorum;gazetemizin insanlığa uzanmak isteyen köşesinde;nice
yazan,çizen,okuyan,kendi işinde ter döken,düşünceli,erdemli insanlar gibi…
Selam ve
sevgilerimle;selamlıyorum sizleri;Doğmuşluğun aziz hatırına…
Güven serin
8 yorum:
İnsanlık harcına katkılar sunarak, emekle ürettiğin yazılarına, yenilerini ekleyeceğin ve sevdiklerinle birlikte güzel hatıralar biriktireceğin; sağlıkla ve esenlikle, sanatla ve keşiflerle dolu... daha nice güzel yaşlara Güven.
*Bu arada tarihi Hora Feneri'nin yenilenecek olması ümit verici! kim bilir gün yüzüne çıkmayı bekleyen ne çok hikâye barındırıyordur bünyesinde ve ne çok hatıraları vardır kim bilir!. taşların dili olsa da konuşsa.
ay ne güzel bir yer yaaa. filmlerdeki gibii :)
Haklısın Esin;hikayeleri,onları anlatacak yazar ve şairleri bekliyor. Şimdi,onun bekçisine uzanma vakti;biraz da antik zamana;sanırım,fırtınalı,gecelerde Homeros bile gelip bir şeyler anlatmıştır ona..Teşekkürler...
Deep;her daim esintili bir tepe;Marmara ve adalar tam karşısında;yani bütün yönlerden gelen rüzgara,hava akımlarına açık;arkasında,yanı başında zeytin ağaçları,üzümler ve incirler;sanki,tabiat kendi film sahnesini yüzyıllar boyunca hiç üşenmeden hazırlamış;eveeet çekim başllıyooor:))
Fenerleri çok severim. Onun dibine oturacaksın. Denize karşı. Offf.
Hele hele onların sükutu,doğa,tarih ve mitoloji ile olan birlikteliği;velhasıl onların gizemli hikayelerini de düşleyerek bakam o esintili tepeleri...
Yaşamın akışında düştüğümüzü hissetsek de tekrar dirilmeliyiz tüm heybetimizle. Vazgeçmek yok yaşamın akışında. Bir fener yerniden var olma savaşı veriyorsa sen insanoğlu vazgeçmek niye ilk zorluklarda.
Bir fenerin izinden gitmek,ışığından,hikayelerinden faydalanmak;o kadar büyük zenginlik iken;Teşekkürler Beyaz Yakalı...
Yorum Gönder