Yalnız gerçeği saf gerçeği aramak için yola çıkmış
onu doğanın kollarında bulmuş bir genç. Yaşama
yedi milyarlık sürü içinden insan elleri,iradesiyle
sarılmış. O bilinen unvanları reddetmiş;ilk önce
gerçeğe yürüdü ve doğanın içinde buldu gerçeği;
o muhteşem süreci ve süzülmeyi...
Sihirli Otobüs
Kendi fotoğraf makinesi ile çektiği son anlar;
doğanın içinde Alaska'da iyi bir eğitim gördükten
sonra bir mevsim gerçeği arayıp bulduğu eski bir otobüs
yanında,yaşama gülümseyen,gerçek bir yüz...
ÖZGÜRLÜK YOLU (YABANA DOĞRU)
Alabildiğine koşan insanlık teknolojinin zirve
yaptığı bu dönemde insan çığlıklarıyla dolup taşıyor. Akdeniz, göçmenlerin
mezar anıtlarıyla dolup taşıyor. Hiç kimsenin adını bile hatırlamadığı, çocuk,
kadın erkekler; iç savaştan, yoksulluktan kurtulma hayaliyle Avrupa'nın yolunu
tutmuş…
Yaşadığımız ülkemiz
de öyle. İstanbul'a yolunuz düşerse, bir adres sormak isterseniz; size yardımcı
olacak birisi; orada karpuz, simit satan veya boşta iş bekleyen Suriyeli esmer
bir çocuk olacaktır. Her an yaşamın içinde, yaşam koklayan esmer, siyah
bakışlar…
Yaşamı sadece
kitaplarda, televizyon kanallarında, sosyal medyadan takip ederek anlayamayız.
Dokunmalı, koklamalı, yaşamın içindeki insanları, onların hüzünlü terleriyle
terlerimizi birleştirerek anlamalıyız. Bir gün anlaşılmamak kuşkusu, bir gün
yokluğun hiçliğine düşmek korkusu kendiliğinden yok olur. Esas olan anlamaya,
iradenin o yüksek erdemiyle bu geçiş töreninde, her canlının bir hakkı olduğunu
kabul etmeliyiz…
Sinema sanatı anlatma
yollarından sadece birisidir. Sinemanın büyülü beyaz perdesi ve rahat
koltuklarımız, daha sonra kendi seçimini yapıp, güne ve geceye, insan ve diğer
canlı seslerine karışma cesareti verdiyse; yolunuz aydınlıktır artık. Ay
ışığında, hatta yıldızsız gecelerde bile açıktır; yön bulma, koku alma, ses
algılama kanalları; yüce bir hissiyata dönüşür…
Özgürlük Yolu
(Yabana Doğru) 23 yaşında üniversiteyi başarılı bir şekilde bitiren genç bir
adamın gerçek hikâyesidir. Bu zamana yakın bu zamanın ritmi, anlayışı ve
karşıtlığı ile doğan, sonlanan kendi izini romana, sinemaya ve oradan da tekrar
bizlere aktaran bir yaşam iksiri…
Genç adam, birçok
ailenin istediği gibi; başarılı bir öğrenci… Ve imkânı olan ebeveynlerin
yapacağı gibi ona da okul biter bitmez pahalı bir araba hediye edilmek
isteniyor. Araç reddediliyor elbet. Elinde bulunan eski arabasıyla yetinmeyi
biliyor. Üstelik onun aradığı başka bir şey var! Gerçek… Her dönem, kendi
boyutunu yaratan, insan ruhunun açlığına göre değişecek gerçek…
Onun aradığı ve
seslendiği gibi; “ Bana aşk, para, inanç, şöhret yerine gerçeği verin.”
Bu inançla üniversiteden sonra babasının hesabına yatırdığı
yüklüce miktardan oluşan parayı yoksullara dağıtıyor. Bütün kartlarını kesip
atıyor. Farklı yerlerde çalışarak diğer insanları, toplumun içinde bulunan
yaşam çeşitliliğini fark ediyor. Tek hedefi vardır; Alaska’ya gitmek… Bütün
çabası, çalışması bunun içindir…
Böyle de oluyor.
Sonunda gerçeği bulacağı Alaska’ya gidiyor. 23 yaşında bir genç adam. Gerçek
bir din adamının aradığı, filozofların bir ömür peşinden koştuğu, Astronomi
Biliminin şaşkınlıkla içine dalıp, bir türlü yetişemediği derin evrenin
gerçeği.
Tüketim her alanda
kendi çığını, büyük çığlıklarla büyütürken, birçok insanın üniversite ve bize
aşılanan güzel bir gelecek kurma hayaliyle yanıp tutuşurken, Cristopher MacCandlesss’in,
yani genç bir adamın seçtiği yol ise gerçeği bulmak. Bir mevsim de olsa
Alaska’nın derin yalnızlığında, kendi gerçeğine dokunmak… Aradığı şey; muhteşem
bir şey… Paradan, aşktan, şöhretten önce olan şey; yani yaşamın nadide bir şey
olduğudur. Bu nadide şeye hangi zarafet, bilgi, görgü ile yaklaşılacağını; bir
gün, şöhreti mi, alın teriyle yaşayacağı mütavazı bir hayatı mı seçeceğinin
gerçeğini. Önüne çıkan ilk kızla gönül eğlendirmek mi, yoksa son ana kadar
bekleyip büyük bir aşk yaşayacağı, ona aşkı verecek kızı mı aramak! Alaska’da
bulmak istediği bütün gerçek bunlardır. Yaşamı, küserek, kinlenerek,
hilebazlığın sınırsız kurnazlığıyla mı yönlendirmek, yoksa bilginin, fikirlere
dönüşen hoşgörünün o muazzam dengesi olan irade, öz denedim ile mi
ödüllendirmek…
Özgürlük Yolu aynı
zamanda gerçeği ararken gerçek bir yaşamın hikâyesidir. Bu yolculukta kendi
ismini bir kenara bırakan Christopher, Alaska yolculuğuna, kendi özüne giden
yolda Alexander Supertremp ismin alıyor. Yani, SÜPERBERDUŞ…
Berduşluktan,
gerçekten, değişimden, hatta kendi bedenimiz içinde saklanan evrenden
korkuyorsanız bu filmi izlemeyin. Bu gerçek hikâyenin sonu; bildiğimiz
sonlardan değil. Devreye doğa giriyor. Ve bu doğanın doğallığı içinde kendi
kamerasıyla kayıt altına aldığı son sözler şunlar oluyor;
“ Ya yüzümde bir gülümsemeyle kollarınıza koşuyor olsaydım,
o zaman siz de benim şu anda gördüklerimi görür müydünüz?”
Güven Serin
2 yorum:
merhaba :)
severek izlemiştim ben de bu filmi,
aynı konuyu ele alan yaban 2014 filmi de güzeldi.
Teşekkür ederim;insanı etkileyen,sinema sanatıyla,genç bir insanın irade ve hissiyat ile yaptığı tercih;oldukça etkileyici...
Yorum Gönder