Pera Müzesi - İstanbul
Boş vermişlik, akıldan ve bilimden uzaklık köleliğe getirir insanı;
dünya üzerinde hiç bitmeyecek esarete...
KURTULUŞA GİDEN YOL
Her var oluşun, yok
oluşun olduğu gibi hikâyesi vardır. Var oluş hikâyeleri kadar yok oluşlarda
önemlidir. Tarihin muazzam derinliğine gömülen uygarlıklar iyi anlaşılmak
zorundadır.
Büyük ihtişamla
yükselmiş, yüzyıllarca devam etmiş Mısır Uygarlığı, Aztekler, Hititler,
Sümerler, Asurlar, Likyalılar, Roma İmparatorluğu, Truva Uygarlığı, Osmanlı
İmparatorluğu şimdi yoklar; tarihin derinliğinde var oluşa yardım için çığlık
atıyorlar.
Kurtuluş Savaşı, bir
milletin yokluk ile varlık çizgisi arasındayken tekrar doğuş destanıdır. Nutuk
defalarca okunmalı! O ince çizgi, insan denen iradenin, tecrübenin, felsefenin
ve inanmışlığın büyük yolculuğu çok iyi anlaşılmalı.
Uzak tarihleri damla
damla araştıran batı, icatların da, yenilenmenin de patronu oluyor. Öncülüğü
yapanlar, araştırmaya, insan beyninin özgürlüğüne önem vermiş ülkelerdir.
İstanbul Arkeoloji Müzesi tarihe, batık medeniyetlere, yok oluşlara ayna
tutacak muhteşem eserlerle dolu. Bu eserlerin başında; neredeyse bir ömür
geçirmiş insanlara baktığınızda büyük çoğunluğu yabancılar; batının meraklı
insanları.
Şimdi, Zafer
Bayramını tekrar anma zamanı. Sadece şiirler okuyarak, protokol denen yere
oturup halkı ayakta bırakıp büyük eziyetler çektirerek değil; halkı da
önemseyerek, halkın güzel sezgilerine onların sevgisini saygınlık içerisinde
talep ederek.
O büyük eserden küçük
alıntılarla muhteşem zaferin tanıklığını yapmış Mustafa Kemal’den şu sözcükleri
paylaşmak istiyorum;
“ Düşman devletleri Osmanlı devleti ve ülkesine nesnel ve
tinsel yönlerden saldırıya geçmişler. Onu yok etmeye ve bölmeye karar
vermişler. Padişah ve halife olan kişi, hayat ve rahatını kurtarabilecek
çareden başka bir şey düşünmüyor, hükumet de aynı durumda. Farkında olmadığı
halde başsız kalmış millet, karanlık ve belirsizlik içinde ne olacağını
bekliyor. Felaketin korkunçluğunu ve ağırlığını anlamaya başlayanlar,
bulundukları çevre ve hissedebildikleri etkilere göre kurtuluş çaresi
saydıkları önlemlere başvuruyorlar… Ordu, adı var kendi yok durumda. Komutanlar
ve subaylar, Genel Savaşın bunca güçlük ve sıkıntılarından yorgun, vatanın
parçalanmakta olduğunu görmekle yürekleri kan ağlıyor, gözleri önünde
derinleşen karanlık felaket uçurumu kenarında beyinleri çıkar yol, kurtuluş
yolu aramakla meşgul…”
Şimdi Kurtuluş
Savaşını bile küçümseyip yok edip o inanmış kahraman insanların yaptıklarını
yok sayacak bu güzel ülkeyi sanki gökten inmişçesine bedava bulduğumuzu düşünen
insanlar var. Bu insanlar gafletin o büyük sarhoşluğu, kandırılmışlığı,
safdilliği içerisinde okuyup, araştırmadıkları gibi; görürken görmez, duyarken
duymaz olmuşlar.
Son sözleri yine
Mustafa Kemale; önünde ebediyete kadar saygı ile minnet ile durduğum insana
bırakıyorum;
“ Ulus ve ordu,
padişah ve halifenin hainliğinden haberi olmadıkları gibi o makama ve makamda
bulunana karşı yüzyılların kökleştirdiği din ve gelenek bağlarıyla uyumlu ve
bağlı… Ulus ve ordu kurtuluş yolu düşünürken kuşaktan kuşağa geçen bu
alışkanlıklarla kendinden önce yüce hilafet ve padişahsız kurtulmanın anlamını
kavrama yeteneği yok… Bu inanca aykırı görüş ve düşünceleri açığa vuracakların
vay haline. Hemen dinsiz, vatansız, hain ve istenmeyen kişi...”
Bayramlarımıza dört
elle sarılmanın yanında, beyinlerimizin her hücresine bilginin zerrelerini
sunmak zorundayız. Yaşam, sadece yiyip, içmek, sevişmekten ibaret değildir.
Yaşam, tarih, felsefe, sanat, müzik; her şey demek! Bütün bu her şey; vatan
olunca anlam kazanır dostlar…
2 yorum:
Duyarlı bir insansın.. yüreğinde insanlık ve vatan sevgisi ile kaleme aldığın yazını okudum sevgili Güven.. Dilerim, ZAFER bayramımız ve diğer tüm bayramlarımız ilelebet kutlansın..
Bir yılı aşkın bir süredir balkonumda asılı olduğu için güneşte solan bayrağımı değiştirmek istedim yenisini almak için Kadıköy'e gittim... ve bayrak satan bir tek kişi göremedim. Pasajların içinde açıkta değil kutular içinde gizli saklı satılan TÜRK BAYRAĞI için (50x100) 30.Tl istendi. Aldım!. Dükkanın kapısından çıkarken "neden bu kadar fahiş fiyata satıyorsunuz?" diye sordum.. Pis bir sırıtışla "eee... her şeyin bi bedeli var" dedi..
Ağlaya ağlaya eve geldim. Bayrağımı astım...
Günaydın;günün aydınlık olsun öğretmenim. Kurtuluşumuzun, varoluşumuzun bayramı KUTLU OLSUN. Yüreğini serin tut lütfen; köhne bedenler kandırılmaya muhtaçtırlar; bir yudum ekmek, kabarık banka hesapları ve ağızlarını sulandıran unvanlar için kim bilir kaç vatan satarlar; vatan onlara kalsaydı...
Yorum Gönder