19 Haziran 2013 Çarşamba

BEDELİ NE OLURSA OLSUN


SALVADOR DALİ-İLAHİ KOMEDYA

BEDELİ NE OLURSA OLSUN

“ Burayı, ben boşaldın” dedim… , “Bedeli ne olursa olsun… Şimdi bu parkı millete teslim ettim…” Ülkeyi yöneten, bunun adına demokrasi ile yönetim diyen başbakan böyle sesleniyor büyük gurur içinde baktığı, büyük çabalar, belediye imkânlarıyla topladığı mitingin büyük insan topluluğuna.

 Sormak isterim başbakana; peki, oradan dışarı gazlar, sular ile kimyasallar ile attığın, böcekten bile daha önemsiz gördüğün insanlar “HALK” değil mi başbakan?

 Ağzından düşürmediği en değerli sözcük; “ HESAP SORMA” Nasıl bir iştir bu? Neyin hesabı? Vicdanın, merhametin, yaralıların, nefes alamayanların yanında olan, onlara yardım eden doktorların, avukatların, esnafın, işletmecilerin hesabını düreceğim, diyor; düreceğim; tıpkı subayların, gazetecilerin hesabını gördüğüm gibi…

  Büyük mitinginin büyük insan topluluğu karşısında bütün aslanları parçalamış, bütün savaşçıları yenmiş bir canlı edasıyla kükrüyor başbakan;

“ POLİS BİBER GAZI KULLANMAYACAK MI? Elbet kullanacak…” Delirmiş insan mantığıyla, sonsuzluğa yola çıkmış, sonsuzluğun ödülü, ölümsüzlüğü edinmiş ve bu ölümsüzlüğü var etmek için sürekli taze insan ruhuyla beslenen kötü tanrıça gibi yabancı medyaya da sesleniyor;

 Ey, BBS, CNN, RUTHER bunu da gizleyin! Bunu da göstermeyin! Çatallı sesiyle, sevgiden ve insandan yoksun donuk bakışlarıyla bir insan; tüm dünyaya büyük gösteri, büyük ders verdiğini sanıyor…

  BE EY GAFİL, EY CAHİL; Türk Baharı Kasım 2002’de oldu zaten, diyor çatallaşmış sesin yorgun yüzün bedeni…

  Sorulacak hesap; bir başbakan hesap ile yatıyor ve hesap ile kalkıyor… Yargı, Yasama ve Yürütme; kim bilir ne rüyalar görüyordur büyük kral olup bütün hepsini tamamıyla eline geçirip, gafil dediği, cibilliyetsiz dediği insanları yokluğun içinde yok etmek adına…

   Güven Serin


  

2 yorum:

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Çok sıkı, güzel bir yazı, kutlarım.
İçinden geçtiğimiz sisli, karanlık günlerin aydınlığa evrilmesi dileklerimle...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Günaydın Mehmet Osman Bey; teşekkür ederim.