28 Ocak 2012 Cumartesi

FUTBOL DİYE BİR ŞEY...

Kamera; Güven  İnönü Stadı-İstanbul

Ya Ya Ya, Şa Şa Şa; bizim takım çok yaşa :))
Tanrım; ben bütün sporcuları alkışlıyorum,alkışlamak
isityorum. Sanırım ıslah olmaz bir taraftarım ben. :))

Kamera; Güven İnönü Stadı

Saha güzel, seyirci mükemmel,
hava şartları soğuk önemli değil; futbol
için her şey müsait :))


Kamera; Güven İnönü Stadı

Her şey burada başlar ve burada biter; krallar ve
halk geçici olarak yer değiştirir 90 dakikalığına ve
gecenin içinde kaybolur bütün geçici
yer değişimler...


Kamera; Güven  Dolmabahçe Saat Kulesi

Burada her şey yolunda görünüyor; sıfırın altında bile...

FUTBOL DİYE BİR ŞEY



 Futbol, büyülü uğraş… 22 kişinin ter döktüğü, binlerce insanın coşku ile seslenip desteklediği büyük oyun…

 Yeğenim Cem aradığında böyle bir büyük oyun seyri için ricada bulundu; “ amca Beşiktaş’ın İnönü stadında Gaziantep ile oynayacağı maça gidebilir miyiz?” deyince Kırk altı yılık Beşiktaşlı ben; hiçbir zaman Beşiktaş’ın maçlarına gitmediğimi de düşündüm.

 46 yıllık Beşiktaş taraftarı ben; kırk altı kez İnönü Stadının yanından geçtiğim halde; bir kez olsun içeriye; o büyülü dünyaya süzülmemiştim. Yeğen Cem bu geleneği ricası ile bozduğunda karar verilmişti. İnönü Stadına büyük oyunun oynandığı, binlerce gözün izleyip, binlerce elin alkış tuttuğu, binlerce ağzın türküler söyleyip, küfürler de savurduğu dünya…

 Futbol denen şeyi, hiçbir zaman tam anlamı ile benimsemediğim de bir gerçektir. Sporu sadece futbolla eş tutmak ve sadece spor deyince futbolu anmak bana göre bir şey değil. Futbol, biz ne dersek diyelim, tüm dünyada ardında milyonlarca insanı, milyarlarca doları sürüklüyor.

 Bir takım doğduğunda, binlerce seyirce de doğuyor. Sonra, başarıya aç, ödüle doymayan, gol ile dünyaların erişilmezliğine yola çıkmış gibi coşku bulan seyirci ile birlikte inanılmaz kazanç kapıları da doğuyor. Köftecisinden, sucusu, taksicisi, çekirdekçisi, çaycısı, tost satıcısı; hediyelik eşya satıcıları bu kazancın coşkulu bedenleri sayesinde dünyevi geçimlerini sağlayıp mutlu oluyorlar.

 Maça gitmeden önce, maç kararını vermiş ben; havanın yağışlı oluşu, hava sıcaklığının düşük oluşu nedeniyle çekincelerim vardı. Bu konuyu bir arkadaşıma açtığımda aldığım en güzel cevap; “ maça gitmen değişiklik olur.” Dedi. Çok haklıydı, dünyanın güzel ve özel kalması; hâla büyülü yaşamı barındırması hareketi sayesinde oluyor. O zaman insana da hareket halinde olmak, değişime kulaç atmak iyi gelecektir heyecanı ile İstanbul’a; büyük oyunların çok büyük olarak oynandığı ve sahnelendiği diyara gittik.

 İnönü Stadı İstanbul’un en güzel semtlerinden Beşiktaş’ta bulunuyor. Beşiktaş deyince bu stat olmazsa bir şeyler eksik kalır. Hemen ardında uzanan boğaz ve yanında boğaza bakan muhteşem Dolmabahçe Sarayı; işçiliğin, emeğin en güzellerinden birini sergiliyor.

 Dolmabahçe’nin mimari bütünlüğü muhteşem bir panorama oluşturmuştu. Hemen girişteki saat kulesi tarihi esere yakışır bir aydınlatma ile Valide Sultan (Dolmabahçe) Camii ile karşılıklı bakışıyorlardı. Orada bulunan yapılar, taş ve mermerin batı akımı etkisi altında kalan ustaların hüneri ile buluşmasının sanatsal töreni gibiydiler.

 Yeğen Cem ile deniz kenarı görsel beslenmemizi bitirdikten sonra yavaş yavaş büyük bir ibadethaneye girer gibi; kutsanmış taşların, mekânın insan üzerinde uyandırdığı manevi bir ürperti duyar ve hissedercesine stada girdik. Neredeyse ilk girenlerdendik. Yeşil çim ve otuz bin kişilik stat birazdan farklı bir coşkuyu, uğultuyu defalarca gördüğü gibi tekrar görecek…

 Stadın gün gibi aydınlık devasa ışık direklerinin tanıklığında yağmur yağıyordu. Böyle bir yağmur sanki hiç görülmemiş gibiydi. Adı, bildiğimiz o meşhur sağanak yağmur. Sağanak ama sanki daha havada buharlaşıyordu incecik dilimler halinde yere düşmeye çalışan ıslaklıklar. Işığın sihirli gücü, incecik yağmur damlalarını şölene katkı sağlayacak, insanlara zarar vermeyecekmiş gibi gösteriyordu.

 Sağanak yağmur için; “ahmakıslatan” derler, bizim diyarımızdaki eski insanlar. Gerçekten de ıslandığını sanmadığın halde hissetmeden ıslanır, incecik yağmurun oyununa gelirsiniz. Zaten oturacağımız yerlerde ıslaktı. Silmeye kalksak da ıslaklık çözülmeyecek gibiydi.

 Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş. Sırt çantamızda bulunan bir poşeti ikiye böldük. Oturacağımız yere; ıslaklığın üstüne serdik. Ama oturunca ıslaklığın soğuğunu hissediyordunuz. Sırt çantamıza bir daha baktık; otelde kalırız diye yanımızda getirdiğimiz iki eşofman vardı. İkisini de ayrı ayrı altımıza serdik. Böyle bir uygulamaya İnönü Stadı ilk kez tanıklık ediyor olabilir. Tüm seyirce ayakta; bir hafta boyunca biriktirdiği naraları atmak, şarj olmuş bedenlerini deşarj etmek için hazır bulunuyordu. Biz ise Cem ile birlikte altımıza serdiğimiz sıcak ve yumuşak minderlerimize oturduk.

 Büyük oyunun başlangıç düdüğü çalındığında, nereden geldiğini görmediğimiz insanlar gelmiş; stadın büyük bölümü dolmuştu. Sanki görünmez diyarlardan gelmişler; bir anda binlerce insan olmuştu. Daha yarım saat önce kimseler yok gibi görünüyordu.

 Deniz tarafındaki kalenin tam karşısındaki kalenin arkasındaki seyirci ve yerleri antik çağlardaki büyük stadyumlar gibiydi. Krallar, tanrılar ve gözünü coşkulu bir kan bürümüş büyük halk oradaydı. Savaşçılar ise sahanın ortasında; gün gibi aydınlanmış yeşilliğin hemen üstündeydiler.

 Büyük oyun başladığında oyuncuların çalımları ve gollerinden çok insan topluluklarının bir arada ne kadar büyük güç olacağının sihirli gösterisini izledim. Ne goller, ne yapılan hatalar, nede o korkunç uğultulu küfürler benim stadımın duyulanları ve görülenleriydi.

 Ben, büyük oyunun, büyük sahnesinde insan denen canlının, sanata, sanatsallığa ve büyük toplulukların iyi bir güce dönüşebileceğinin hayali peşinde; belki de o ruhu gördüğümü sandığım gecedeydim; her atılan gülde coşan ve coşmayan seyircinin tek bir vücuda dönüştüğü ıslak ve taş zeminde…

 Güven Serin








4 yorum:

Marco Crupi dedi ki...

Very nice blog, congratulations! I'd like to exchange links with you. I have already added to my blogroll.

The link of my blog is photographymc.blogspot.com

Photography Blog: news, photographic techniques, digital cameras, photoshop tutorial, photography course, image editing, photomontage.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Hello Marco. Thank you.

Hamiyet Akan dedi ki...

Senin için soğuk ama güzel bir günmüş :) Dilerim her günün güzel geçsin. Selamlar ve mutlu pazarlar Güven

GÜVEN SERİN dedi ki...

Günaydın Hamiyet; güzel dileklerin için teşekkür ederim. Selamlar sana da.