TEKİRDAĞ
HOŞÇA KAL YAŞAR ERGENE
Rahmet dilemenin
çeşitli yolları var. Bazen yüreğine baskı yapan yakarışın ulvi maneviyatı
içinde… Bugün ise yazın dünyasının şiire olan erişilmiş sevginin içinde 75 yıl
yaşamış, bu toprakların vahşete dönüşmüş, bir yazgı gibi benimsenmiş araç
trafiği yüzünden yaşamın değerli çığlıklarından erken ayrılmış bir dosta;
Yaşar Ergene’ye tıpkı
onun yazılarına, araştırmalara tutunduğu gibi, edebi, sosyolojik bir saygınlık
içinde; HOŞÇA KAL YAŞAR ERGENE…
En son Rakoczi
Müzesinde yapılan şiir etkinliğinde taş mekânın şairleri, şiirleri etkinliğe
sanatsal katkı yaparken, mekânın dinginliğini paylaştık. Bu paylaşımda Yaşar
Ergene’nin araştırmalarıyla ortaya çıkan bir eser de hediye edildi.
Macar Şairi ve
Özgürlük Kahramanı olarak anılan Sandor Petöfi’nin Hayatı ve Şiirleri isimli
kitabı, düşün, yazın dünyasında olan birisi için hediyelerin en güzelidir. Bir
kitap bir insan gibidir; bazen daha ilk bakışta bakışların kabul töreni
imzalanır; evrensel bir aitlik içinde.
Yaşar Ergene’nin Sandor
Petofi’yi anlatan 65 sayfadan oluşan küçük kitabı da küçük ve incelik, ağırlık
bakımından görünüşünün çok ötesine uzanıyor.
Rüstem Paşa Camiinin
iç, dış havlusu Yaşar Ergene’nin dostlarıyla doluydu. Bu dostların gönülden
suskunluğunu, bir gidiş törenine yakışır ağır duruşu temsil edişlerine içten
bir selam ederken, cenaze törenlerini şamata kulislerine çevirenleri hiç
anlayamayacağım…
Bir cenazenin son
yolculuğu, bazen değerli, saygın bir suskunluk ister. Cami Havlusu, insanın
yaşamı ile ölümü arasında bağ oluşturmuş ve bir uğurlama törenine dönüşmüş
görüntünün yüce anlamı, anlaşılmak istenir.
Şamatalara kurban olan, gurur ve çalıma çoktan teslim olmuş,
gecenin kargaları gibi, gün yetmiyormuş gibi büyük ve çılgın patırtılar,
gevezelikler, katılımımızla şereflendirdiğimiz, şeref sahibine hiçbir şekilde
yakışmıyor…
Yaşar Ergene’yi
elimde tuttuğum, bütün gün ve gece yanımda taşıdığım güzel eseri için şimdi
kutluyorum. Sesin olduğu yerde, sessiz bir şekilde, yazının sihir seslenişi
içinde, kutlama törenine katılmış olan;
Macaristan Cumhuriyeti Tekirdağ Fahri Konsolosu Erdoğan
Erken, Tekirdağ Macar Dostluk Derneği Başkanı Güneş Gürseler gibi, bende
kutluyorum; hoşça kal derken…
Yaşar Ergene
araştırmacılığın sade bir coşkunluk içinde bile en ağır eser ciddiyetine
dönüşecek bir çalışma yapılacağını ispatlıyor. Ömrü yetse, bir başka eserinin
müjdesini de veriyor; “ Anıtlarda Yaşayanlar” diye bir hazırlık içinde olduğunu
da gösteriyor.
Yaşar Ergene 185.yılı
nedeni ile Türk-Macar dostluğunun simgesi olarak, onun aziz hatırasına armağan
edilmiş. Hatıraları bu şekilde onurlandırmış insanlar da onurlu anılırlar;
hatta yaşatılırlar…
Yaşamın türlü türlü
hatırlanışları vardır. Sanırım en yüce olanları da, bilinen dünyevi çıkarların ötesine,
edebi, sosyolojik ve felsefik bir aşamaya gelmiş olmak…
Yaşar Ergene’nin
Petöfi çalışmasında 60. sayfasında sesleniyor zamanlar ötesine;
Hiç bilmezler kadrini senin, ey kutsal şiir!
Soysuzlaştıralım şunu, derler,
Alırlar ayaklar altına seni,
Bir güzel çiğnerler
Şair Petöfi’nin bir
başka şiiri gülümseme üzerine. Tıpkı Yaşar Ergene’nin sıkça yüzünde taşıdığı
gülümseme gibi mısralara dökülüyor;
Gülümse bana, aziz karıcığım! Senin sevimli bir gülümsemenin
yerini tutacak, yerde çiçek ve gökte yıldız yok.
Sanırım, şimdi güzel
bir kavuşum yaşanıyor Yaşar Ergene ile Meliha Ergene, uçsuz bucaksız evrenin
bir köşesinde buluşuyorlar; dünyaya dair güzel şeylerin yorumlarını, şiirsel
bir tatla irdeliyorlar.
HOŞÇA KAL YAŞAR
ERGENE…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder